Necâtî kimdir?

Necati on beşinci yüzyıl Klasik Türk Edebiyatının en ünlü üç şairinden birisidir. Asıl adı İsa olan Necati, zamanın koşullarına göre ve diğer şairlere nazaran oldukça güçlü bir eğitim ve öğrenim gördükten sonra büyük bir şöhret kazanmıştır. Fatih Sultan Mehmet zamanında İstanbul’a göç etmiştir. Onun oğlu II. Bayezid döneminde bazı önemli devlet işlerine de atandı. Bu arada padişahın oğullarına da hocalık yapmıştır.

necati

Fakat sonrasında bilinmeyen bir sebepten ötürü padişahın gözünden düşerek yoksulluğa uğramıştır. Fatih ve Bayezid Camiilerinde falcılık yaparak hayatını kazanmaya çabaladığı dönemleri de olmuştur. Gerçek olan ise şairin son yıllarını derin bir elem ve sefalet içerisinde geçirdiğidir. Edirnekapı mezarlığına gömülen Necati’nin mezarından bugün herhangi bir iz yahut eser kalmamıştır.

Bir ara ”Şairlerin Sultanı” ünvanını bile kazanmış olan şair, gazellerinde Necati mahlasını kullandı. Ün ve itibarda Ahmet Paşa ile rakip sayılabilirler. Ancak Necati zamanında alçak gönüllülük göstererek: ”Necati’nin dirisinden ölüsü Ahmet’in yeğdir” demiştir. Bu sözleriyle de Ahmet Paşa’yı ön plana çıkarıp, kendisini ikinci plana atmıştır.

Necati, döneminin diğer şairlerine kıyasla dil açısından son derece mahalli terimleri kullanmış ve yerli kalmıştır. Tamamen dilimizin kendi bünyesinde bulunan ve dilimize has olan yerli ifadelerle şiirlerini yazmıştır. Özellikle Kastamonu ve çevresinden derlemiş olduğu halk deyişlerini ve atasözlerini geniş yelpazede kullanmıştır. Bütünüyle fizik ötesinde yaşayan Klasik Türk Edebiyatını günlük yaşamın canlı renkleriyle renklendirmiştir.

Necati, on beşinci yüzyılın en değerli üç isminden biri olarak edebiyat tarihimize adını yazdırmıştır. Bazı kaynaklarda Gül ü Saba, Mihr ü Mah isminde mesnevileri bulunduğu öne sürülse de bunlardan hiçbiri günümüzde elimize geçebilmiş değildir. Necati’nin günümüze ulaşan eserleri arasında yalnızca şiirlerinin toplanmış olduğu Divan adında bir yazması bulunur.

Bir Cevap Yazın