Necip Fazıl Kısakürek kimdir?
Ünlü bir şair ve yazar olan Necip Fazıl Kısakürek 26 Mayıs 1904’te, Perşembe günü İstanbul’da dünyaya gelmiş ve 23 Mayıs 1983 yılında yine İstanbul’da vefat etmiştir. Maraşlı bir ailenin oğlu olan Necip Fazıl Kısakürek’in annesi Mediha hanım, babası Abdülbaki Fazıl Bey’dir. Bursa’da aza mülazımlığı, Gebze savcılığı ve daha sonra da Kadıköy hakimliği görevlerinde bulunmuş.
Necip Fazıl ilk olarak dini eğitimini Mehmet Hilmi Efendi’den almış daha 5-6 yaşındayken okuma yazmayı öğrenmiştir. Büyükbabasının yanında Çemberlitaş’ta ki konakta kalırken birçok hastalık geçirmiş bu dönemde yaşadığı birçok hastalıklar ile şiirlerinin ruhi kaynağını oluşturan hayal, kuvveti, korku, marazi bir hassasiyet şeklinde özetlediği şiirlerinin bu dönemde temellerini meydana gelmiştir. Şiir yazarlıkta kendisinin ruhi yapısını etkileyen umdelerden büyükannesi Zafer Hanım, bir sürü roman okumaya sebep olan eski Halep valisi ve son olarak da zaptiye nazırı Salim paşanın kızı, onun şair olmasında ve ruhu hissiyatının inkişaf etmesinde büyük rol oynamışlardır.
Necip Fazıl, ilk eğitimini Büyükdere’de buna Emin efendi isimli sarıklı bir hocadan mahalle mektebinden okuyarak başlamış daha sonra Fransız Papaz ve Kumkapıdaki Amerikan Koleji ile Serasker Rıza Paşa, yalısındaki Rehber-i İttihat adında bir okulda eğitime devam etmiştir. Fakat bu okul yatılı olduğu için burada devam edemez ve seferberlik çıkıncaya kadar bir süre Büyük Reşit Paşa numune okunma gitmiş ve seferberlikten sonra da Gebze’nin aydınlı köyünde bulunan Heybeliada Numune Mektebinde bitirmiştir. Hayatımın dönüm noktası olarak kabul ettiği ve (ne oldumsa bu mektepte oldum) ifadesini kullandığı, kişiliğinin şahsiyetinin ve diğer özelliklerini kamil manada oluştuğu 1916 da, Mekteb-i Fünun-u Bahriye-i Sahane’yi imtihanda kazanarak çok ciddi ve titiz muayenelerden geçirilerek alınmıştır. Şair lakabını aldığı bu okulda edebiyat eğitimi noktasında ciddi talimler görmüş ve kendini burada yetiştirmiştir. 1920 üç harp sınıfından ibaret bahriye mektebini bitirerek diplomasını almıştır. 1921 yılında 17 yaşına girdiği zaman istanbul darülfünunu edebiyat medresesi felsefe bölümüne girmiştir.
Yeni harf inkılabı 1928 yılında çıkıncaya kadar, o dönemin ünlü şairlerimizden Ziya Gökalp’in kurduğu ve Yakup Kadri ve arkadaşlarının çıkardıkları yeni mecmua, dergah, milli mecmua, hayat mecmuası ve Anadolu mecmuası gibi birçok mecmua bulunmakta idi. Bu dönemde yazdığı ilk şiirlerini de bu dönemde çıkarılan yeni mecmua’da yayınlamıştır. Cumhuriyet ilan edilmesinden 1 yıl sonra maarif vekaletinin yani Milli Eğitim Bakanlığının açtığı Avrupa’ya gönderilecek talebe gruplarının içinde imtihanı kazanarak üniversiteyi tamamlamış sayıldı ve 1924 yılında Sorbon Üniversitesi felsefe bölümüne girmiştir.
Pariste üniversite okurken hayatı, çok çalkantılı ve sıkıntılar içinde geçmiştir. Manevi noktadan birçok yaralar almış ve gerçekten onun için hayal yıkıcı bir tablo çizmiştir. Bu dönem hayatıyla ilgili 1928-1929 yılları arasında çıkardığı Babıali palamalarına bağlı olan Bohem hayatı adlı eserini çıkarmıştır. En meşur şiiri olan Kaldırımlar adlı şiirini daha 24 yaşındayken çıkarmış ve edebiyat dünyasında büyük takdirlerle karşılanmış ve herkes tarafından beğenilmiş ve bu dönemde herkes tarafından büyük takdirle anlatılmıştır. Yazdığı bu eser hakkında birçok takdir edici sözler söylenmiş ve yazılar yazılmış ve çizilmiştir. Askerliğini İstanbul’da tamamlayarak Ankara’ya dönmüş ve üçüncü şiir kitabı olan Ben ve Ötesi adlı eseri ile şöhretinin zirvesine çıkmıştır.
Ankara’ya gittiği 1929 senesinde 9 yıl çalıştığı ve müfettişliğe kadar yükseldiği iş bankasında, 1934 senesinde bir akşam bankadan Boğaz içinden evine dönerken bindiği Sirkeci Hayriye vapurunda karşısında gözlerini ona diken ve ayırmayan bir zatla karşılaşır. O zat bana kainat çapında bir vaadin Abdulhakim Arvasi hazretlerini gösterecek ve adresini ona vererek oraya gitmesini o zatı ziyaret etmesini ister. Bunun üzerine Necip Fazıl Abidin Dino’yu yanına alarak Eyüp’ün sırtlarına çıkar. Abdulhakim Arvasi ile 3-5 saat sohbetten sonra ondan aldığı tesirle bir daha ondan ayrılmayacasına bu zatın eteklerine yapışır ve bir daha ayrılmaz. Bu döneme kadar yaşadığı buhran hayatı bu büyük zat sayesinde hem atlatır, hemde büyük çapta eser veren devrin ilk eseri olan 1935 senesinde yazdı Tohum’u telif eder.
Bir süre sonra bankacılık işini bırakan Necip Fazıl Kısakürek, zamanını Maarif Vekilli olan Hasan Ali Yücel tarafından Ankara Devlet Yüksek konservatuvarı’na ders vermek amacı ile hoca olarak tayin edilmiştir. Fakat kendisi bunu kabul etmeyerek Güzel Sanatlar Akademisi’nde İstanbul’da görev yapmak istemiş ve atanmıştır. Ayrıca İstanbul’da bulunan robet kolejinde Edebiyat hocalığı da yapmıştır. Bu tarihten sonra en önemli şiirlerinden biri olan Çiley’i bu dönemde yazmıştır. 1941 senesinde köklü bir aileden olan Fatma Neslihan hanım ile evlenir. Bu evliliğinden Mehmet, Ömer, Ayşe, Osman ve Zeynep isminde 5 çocuğu olur.
1942 senesinde Erzurum’da 45 günlüğüne askere gider. Askerde iken yazdığı siyasi bir yazı nedeni ile hapis cezası verilerek sultanahmet cezaevi’ne gönderilir. 1943 senesinde ise Büyük Doğu Mecmuası’nı basmaya başlar. Bu hayatının bir dönüm noktasıdır. Çünkü büyük bir mücadele ruhunun başladığı, fiili olarak gösteren ilk teşebbüsüdür. Bu mecmuanın ilk 30 sayısını çıkardıktan sonra otuzuncu sayısında yayınlanan bir ifadesi yüzünden (Allah’a itaat etmeyene itaat edilmez!) hadisinden dolayı, 1944 mayıs’ında Bakanlar Kurulu tarafından alınan bir kararla kapatılır. Bunun üzerine Necip Fazıl hocalık yaptığı Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Mimari Bölümünden kovularak, Eğridir’de ikinci askerliğini yapmak üzere sürmüştür. Bundan sonraki dönemlerde Büyük Doğu gazetesini, ayrı ayrı zamanlarda yazdığı bazı yazılardan dolayı kapatılmış ve kendisi de tutuklanarak hapiste gönderilmiş, bir süre yatmış fakat neticede beraat etmiştir.
1963 yılından sonraki dönemlerde, konferanslara davet üzerine birçok konferanslar vererek ve Anadolu’nun illerini ve ilçelerini gezerek halkı bilgilendirme çalışmıştır. Hayatını büyük bir mücadele, hapis, sıkıntı ve sürgün şeklinde geçen ömrümde hiç davasından taviz vermeden devam eden, muhtelif gazetelerde yazdığı yazılar, çıkardı mecmualarda, yayınladığı makalelerde ve daha birçok yazılarında yazdığı şiirlerle birçok eser bırakmıştır. Hayatın son döneminde Fas’tan bir heyet gelerek ömrünün sonuna kadar ailesi ile birlikte Fas’ta ikamet etmesi için yapılan teklifi ile karşılaşır. Fakat kendisi bu teklife sıcak bakmaz. 25 Mayıs1983’te yılında vefat etti. Mubarek naaşı Eyüp Sultan Mezarlığı’nda toprağa verilmiştir. Eserleri: Hikayelerim, Bir Adam Yaratmak, Çile, O ve Ben, Yunus Emre, Para, Sahte Kahramanlar, Hazret-i Ali, Tanrı Kulundan Dinlediklerim, Moskof, Tohum, Reis Bey, Batı Tefekkürü ve İslam Tasavvufu, Babıali, Sosyalizm,Komünizm ve İnsanlık, İbrahim Ethem, Tarih Boyunca Büyük Mazlumlar, Çerçeve-I, Nur Harmanı, İman ve İslam Atlası, Müdafaalarım, Benim Gözümde Menderes, Ulu Hakan II.Abdülhamid Han, Doğru Yolun, Namık Kemal eserlerinden birkaçıdır.