Neden gıdıklanırız?
Gıdıklanmak oldukça ilginç bir olgudur. Bunun hakkında çok değişik görüşler bulunmaktadır. İnsanların neden gıdıklandığı, herkesin gıdıklanıp gıdıklanmadığı, bunun önlenmesinin mümkün olup olmadığı konusunda değişik fikirler öne sürülmektedir. Bu konu hakkında biraz araştırma yaptık, umarız faydalı olur.
Cildin altında, dokunma, sıcak ve soğuk gibi bazı etkenlere maruz kalınması halinde, beyni uyaran milyonlarca küçük sinir uçları bulunmaktadır. Bu sinir uçları başka birinin parmakları tarafından ya da bir tüy gibi nesnelerle hafifçe uyarılırsa, sinir sistemi aracılığıyla beyne mesaj gönderir ve beyinde iletiyi değerlendirir. Beyinde bulunan iki bölgenin bunu değerlendirmesi sonucunda gıdıklanırsınız. Bu bölgelerin biri dokunmayı analiz eder, diğeri de hoşlanma duygularını yönetir. Bu iki bölge birlikte gıdıklanma hissini oluşturur. Ancak bu hafif dokunuşlarda oluşur. Eğer biri sizi çok sert şekilde gıdıklamaya çalışırsa, bu aşırı baskı sonucunda gıdıklanma değil, aksine canınızın acıması sonucu doğar.
Aynı zamanda kendi kendinizi gıdıklayamadığınızı söyleyebiliriz. Sadece dilinizi kullanarak damağınızı gıdıklayabilirsiniz. Fakat bu tam olarak kastedilen gıdıklama değildir. Kendinizi gıdıklayamamanızın sebebi ise, kendi beyninizi şaşırtamamanızdır. Beyniniz her halde elinizin hareket edeceğini ve kendi kendinizi gıdıklamaya çalışacağınızı daha önceden bilir. Bu yüzden beyin bu tahmini gıdıklamaya engel olur.
Gıdıklama dozu iyi ayarlandığında herkesin hoşuna gidebilir. İlişkilere de oldukça faydası olabilir. Darwin gıdıklamanın bir sosyal bağlama mekanizması olduğunu ileri sürmüştür. Bir anne bebeğini gıdıkladığı zaman, bebek kahkahayı basar, bu anne ve bebek arasındaki iletişimi sağlar.
Gıdıklanma hakkında bilimsel yaklaşımlar
Alman bilim adamları insanların gıdıklandığında neden histerik bir şekilde güldüğünü araştırmıştır. Elde edilen sonuç gülmenin sebebinin bu durumun komik olmasıyla alakası olmadığını göstermiştir. Bu konuda 30 gönüllüyle bir çalışma yapılmış ve gıdıklanmadan dolayı oluşan gülmeyle bir espriye gülmenin aynı olup olmadığına cevap aranmıştır. Elde edilen sonuçlara göre her ikisinin de beynin yüz hareketlerini ve duygusal reaksiyonlarını kontrol eden bölümünü aktive ettiğini göstermiştir. Fakat gıdıklanmanın bunun dışında hipotalamusu da uyardığı belirlenmiştir. Hipotalamus vücut ısısını, açlık ve yorgunluğu, cinsel davranışı kontrol eder. Beyindeki bu bölge durumlara karşı içgüdüsel reaksiyonları kontrol eder. Yani gıdıklandığınızda gülersiniz, fakat bu bunun hoşunuza gittiğini göstermez. Bu gülüşün sebebi içgüdüsel bir reaksiyondur.
İngiliz bilim adamları da, bu dokunuşların acıyı da hissetmenize yarayan hipotalamusu uyardığını belirtirler. Buna göre ise gıdıklanma sonucu gülmek, bir çeşit savunma mekanizmasıdır.
Gıdıklanmak vücudunuzun alarm sistemi gibidir
Gıdıklanmanın başka bir boyutu da bulunur. Aynen kaşıntıda olduğu gibi, sizin bazı şeylere dikkat etmenize destek olabilir. Bu gıdıklanmaya knismesis denir. Bu bir sinek ya da böceğin cildinizde gezindiğinde yaşadığınız hisse benzer. Bunun sayesinde cildinizde gezinen canlıyı fark eder ve sizi ısırmadan onu uzaklaştırmaya çalışırsınız. Bu durumda gıdıklanma hissi size yardımcı olur.
Vücudunuzda en fazla gıdıklanan alanlar
Özellikle koltuk altları ve ayak tabanları en fazla gıdıklanan yerler arasındadır. Bazı görüşlere göre, vücudunuzda bulunan duyarlı bölgeler aynı zamanda en fazla gıdıklanan bölgelerdir.
Başkasının sizi gıdıklamasını önleyebilirsiniz
Eğer yeteri kadar hızlı hareket ederek elinizi sizi gıdıklayacak olan kişinin elinin üzerine koyarsanız, gıdıklanmaya engel olabilirsiniz. Çünkü bu sayede beyniniz gıdıklamaya çalışanın siz olduğunu düşünür.
Gıdıklanma hakkında önemli detaylar
Gıdıklandığınızda kahkaha atmanız yaşamınızın ilk aylarında öğrenilen bir şeydir.
Herkesin gıdıklanmaya karşı farklı tepkisi olur. Kimisi hiç gıdıklanmazken, kimi aşırı hassas olduğundan kolayca gıdıklanır.
Eğer biri sizi gıdıkladığında gözlerinizi kapatarak, konsantre olursanız gıdıklanmamayı sağlayabilirsiniz.
Hafif şekilde gıdıklanmak hoşunuza gidebilir. Fakat sert hareketlerle yapılırsa ya da çok uzatıldığında korku, panik ve rahatsızlığa sebep olabilir.
Gıdıklama tarihte bir işkence yöntemi olarak da kullanılmış. Söylenen göre Naziler bu uygulamayı işkence amaçlı yapmış.
Gıdıklanma olgusu kendi içinde ikiye ayrılmaktadır. Bunlardan ilki daha önce belirtiğimiz Knismesis, diğer gıdıklanma ise Gargalesis’tir. Yani cildinizde bir böcek ya da sineğin gezinmesiyle gıdıklanmanız mümkün oluyorsa bu knismesistir. Fakat biri vücudunuzda belli bölgelere dokunuyor ve siz de bunun neticesinde kahkaha atıp, kıpırdanıyorsanız bu da gargalesistir. Çoğu bilim adamı da size dokunulduğu zaman böyle tepkiler vermenizin, kendinizi korumak için geliştirdiğiniz evrimsel bir mekanizma olduğunu söyler. Yani gıdıklanma konusunda değişik fikirler ortaya atılmıştır. Aşırı gıdıklanmanın bayılma, hatta ölüm gibi sonuçlara varabileceğini de belirtirler.