Orhan Veli Kanık kimdir?
“Ağlasam sesimi duyar mısınız mısralarımda,
Dokunabilir misiniz gözyaşlarıma ellerinizle”
Mısraları ile tanıdığımız ve şiirimize yeni bir anlayış getirmiş olan Orhan Veli Kanık, Birinci Yeni, ya da Garip hareketi olarak bilinen şiir akımının öncülüğünü yapmıştır. İstanbul’da 1914 yılında doğan Orhan Veli Kanık, İlkokula Galatasaray Lisesi bünyesinde bulunan ilkokulda başlamış daha sonra öğrenim hayatına Ankara’da devam etmiştir. Melih Cevdet Anday ve OKTAY Rıfat ile bu dönemde tanışmıştır. Orhan Veli 1932 yılında liseden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümüne girmiştir. Ancak Orhan Veli öğrenimini yarıda bırakmıştır. Şiire merak saran ünlü şair, Varlık Dergisi’nde ilk şiirlerini yayımlamıştır. 1936 yılında Ankara’ya yeniden dönmüştür. Burada PTT Genel Müdürlüğünde memur olarak görev yapmış, daha sonra ise Milli Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu’nda çalışmıştır.
Orhan Veli 1947 yılında Milli Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu’ndaki görevinden istifa etmiştir. Şairlik ile memurluğun bağdaşmayacağını düşünen ünlü şair, başka bir işe girmiştir. Ankara’da 1 Ocak 1949 yılında çıkarmaya başladığı 15 günlük “Yaprak” dergisinin yayımını 15 Haziran 1950 tarihine kadar 28 sayı çıkararak sürdürmüştür. Dergiyi çıkarmaya son verdikten sonra İstanbul’da yaşamaya başlamıştır. Kısa bir süreliğine gitmiş olduğu Ankara’da karanlık yüzünden bir gece göremediği çukura düşerek yaralanmıştır. İstanbul’a dönüş yaptıktan sonra da beyin kanamasından vefat etmiştir.
Orhan Veli Kanık2ın 1936 ile 1937 yılları arasında “Mehmet Ali Sel” takma adı ile yazmış olduğu şiirlerinde, Rimbaud, Baudelaire, Verlaine gibi simgeci yazarların etkisi bir hayli görülmüş, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Ahmet Muhip Dranas gibi Türk şiirinin önde gelen isimlerinden de etkilenmiştir.
Hece ölçüsünde ve kafiyeli olarak yazılmış lan bu ilk eserlerinde çocukluk anıları, geçmişe özlem, umutsuzluk, sevgi, gibi duyguların ağır bastığı görülmektedir. Şiirdeki yeteneğini ortaya koyan bu ilk örneklerden sonra Orhan Veli Kanık,geleneksel şiirle, söz sanatları ile, seçkin sözcüklerle, şairanelikle ölçü ve kafiye ile alakası olmayan yeni bir şiir yönelmiştir. Daha sonra Oktay Fırat ve Melih Cevdet Anday ile birlikte 1941 yılında çıkardığı “Garip” adlı kitapta toplanan bu kural tanımayan ve şaşırtıcı şiirlerde yaşamak için çok didinen çoğunluğun beğenisini yakalamayı amaçlamıştır.
Dolambaçsız, süsten uzak son derece yalın bir söyleyişi benimsemiştir. 1945 yılında yayımlanan ”Vazgeçemediğim” adlı ikinci kitabında daha çok garip çizgisini sürdürmekle beraber bazı değişikliklere gitmiştir. 1946 yılındaki “destan gibi” adlı eserinde halk şiirinden yararlanmıştır.1947 yılında yayımladığı “Yenisi” ve 1949 yılında yayılmamış olduğu “karşı” adlı eserinde şiirini daha da olgunlaştırmıştır. Bu dönemdeki şiirlerinde siyasal ve toplumsal düşüncelere de yer vermiştir. Kitap haline getirmediği son şiirlerinde de çizgisini sürdürmüştür. Yaprak dergisinde yer alan yazılarında insan hakları, düşünce özgürlüğü konularını işlemiştir.
Türk şiirinde son derece önemli bir çığırın açılmasına ön ayak olan Orhan Veli Kanık, şiir anlayışını sadece şiirleri ile değil, yazıları ile de ortaya koymaya çalışmıştır. Garip’e Melih Cevdet Anday ve Oktay Rıfat ile birlikte yazdığı ünlü önsöz de şiir hakkındaki düşüncelerini açıkladığı gibi çeşitli gazete ve dergilerde bu konuda yazılar yazmıştır. Nasreddin hoca fıkralarını şiirleştirerek Nasreddin hoca hikayeleri adı altında 1949 yılında yayımlamıştır.