Oruç Reis kimdir?
Elde ettiği zaferlerle olduğu kadar bu zaferleri zeka dolu stratejiler ile elde ediş biçimiyle de adını Akdeniz geneline duyurmayı başaran Oruç Reis, dünya denizcilik tarihine gerçek anlamda damgasını vurmuş bir Türk denizcisidir. Osmanlının en az kendisi kadar meşhur bir diğer denizcisi olan Barbaros Hayrettin Paşa’nın öz abisi olan Oruç Reis, 15. yüzyılda Osmanlı toprağı olan Midilli Adası’nda doğmuştur. 1495 ile 1518 yılları arasında yaşayan Oruç Reis’in sakalları kızıl renkte olduğundan, Avrupalar kendisine Kızılsakal manasına gelen “Barbarossa” ismi takılmıştır. Günümüzde Hollywood filmleriyle dünya çapında başarı kazanan yapımlarda adı geçen ve tüm dünyanın büyük hayranlıkla izlediği denizci karakterlerin esinlenildiği isim olan Oruç Reis, yaşamı süresinde Akdeniz’i deyim yerindeyse arka bahçesi haline getirmiştir.
Osmanlı donanmasına katılmadan önce kendi başına Cezayir’i alan ve burada egemenliğini ilan eden Oruç Reis, 16. yüzyıldan itibaren Osmanlı donanması ile adını dünya tarihine yazdıracak zaferlere imza atmaya başladı. İtalyanca, İspanyolca, Fransızca ve Rumca bilen oldukça iyi eğitimli bir denizci olan Oruç Reis, döneminin ilerisinde bir öngörüye sahipti. Gençlik döneminde deniz ticareti ile uğraşan ve eğitimiyle keskin zekasını birleştiren Oruç Reis, gemi sahibi olmak da pek fazla gecikmedi. Doğduğu yer olan Midilli’den Trablusşam’a mal götürürken “Rodos Şövalyeleri” tarafından yağmalanan Oruç Reis, çıkan muharebede kardeşi olan İlyas Reis’i kaybetti. Rodos Şövalyeleri’nin büyük gemilerine karşı tek başına mücadele verse de kardeşinin ölümüyle birlikte kendisi de esir düşen Oruç Reis, üç yıllık esaretin ardından (büyük uğraşlar vererek ve görüşmeler yaparak)serbest kalmayı başardı.
“Yaşam hakkın verdiğin mücadele kadardır” sözüyle hafızalara kazınan Oruç Reis, esaretin ardından Memluk Devleti’nin amirali oldu ve Akdeniz’den intikamını oldukça şiddetli bir şekilde aldı. Akdeniz’de neredeyse basılmadık yer bırakmadı ancak Rodos açıklarında bir baskın yiyerek emrindeki 18 gemiyi de kaybetti. Gerçekten de oldukça ilginç bir yaşamı olan ve filmlerde görülen olayları bizzat yaşayan Oruç Reis, 1513 yılında hem Osmanlı hem de genel Türk tarihi açısından büyük önemi olan Cerbe Adası’nı almayı başardı. Papa’nın kalyonlarını oldukça küçük ve ince teknelerle “defalarca” ele geçirmesi ve Akdeniz’de deniz trafiğini dilediği gibi yönetmesiyle Avrupalıların gerçek anlamda başını ağrıtan bir sorun haline geldi.
Bir defasında İtalyanlara ait olan bir gemiyi ele geçiren ve daha sonra kendisi de dahil olmak üzere tüm tayfasına İtalyan askerlerinin kıyafetlerini giydiren Oruç Reis, bu taktiği ile oldukça basit ve herkesi şaşırtan bir şekilde “arkasından gelen” İtalyan gemisini dahi ele geçirmeyi dahi başarmıştır. Bu zaferinden sonra Barbarossa olarak tanınmaya başlamıştır. Bu keskin zekalı ve yiğit Türk denizcisi 1518 yılında kuşatmadan çıktığı halde leventleri için geri dönerek, İspanyol donanması tarafından öldürülmüştür. Defalarca Oruç Reis’in öldürüldüğünün iddia edilmesi ve her defasında başka birinin öldüğünün anlaşılması nedeniyle küplere binen İspanya Kralı’na bu sefer gerçek Oruç Reis’in öldüğünü ispatlamak için ölümünün ardından cesedi alınmış ve kafası kesilerek İspanya’ya götürülmüştür…