Osmanlı Devleti nasıl doğdu?
Osmanlılar, 13. asırda devlete ismini verecek olan Osman Bey’in büyük babası olan Süleyman Şah’ın Moğol hükümdarı Cengiz Han’ın istilaları esnasında doğudan batıya doğru yönelen aşiretinin göç etmesinden itibaren tarih sahnesinde yer aldıkları görülmektedir.
Moğol saldırıları neticesinde Oğuz Türklerinin kayı boyundan Kayalap’in oğlu olan Süleyman Şah 1223 yılında Horasan’dan elli bin kişi ile Erzincan ve Ahlat yakınlarına gelerek yerleşmiştir. Bundan yedi yıl kadar sonra Cengiz Han ölmüştür.
Süleyman Şah’ın boyu Fırat yatağını takip ederek Halep üzerinden anayurduna geri dönmek istemiştir. Ancak Caber Kalesi civarlarına vardıkları vakit Süleyman Şah, boyunun başında ırmağı geçerken atı ile beraber dalgalar arasına düşerek ölmüştür. Bu olay onun emri altında birleşmiş olan ailenin dağılmasına yol açmıştır. Bir kısmı Suriye’ye kalmış, bir kısmı da Küçük Asya’ya gitmiştir.
Süleyman Şah’ın dört oğlundan Sungurtekin ve Gündoğdu Horasan’a dönüş yapmıştır. Dündar ve Ertuğrul 400 aile ile Doğuda Erzurum ufkunu sınırlamakta olan yüksek dağların çevirmiş olduğu Sürmeli Çukur havzasına varmışlardır. Bunlardan bir başka grup da Pasinler Ovası’na yerleşmiştir.
Dündar Bey ile Ertuğrul Bey yerleşmek için yurt aramak üzere Batıya yönelmişlerdir. Yolda iki savaşan orduya denk gelmişlerdir. Daha savaş alanına yaklaşmamışken, Ertuğrul Bey, güçsüz olana yardım etmeye karar vermiş ve savaşa katılmıştır. Onun müdahalesi savaşın neticesini değiştirmiştir. Yenilmiş olanlar Tatar Moğolları ve yenen Selçuklu Sultanı Alaeddin idi. Ertuğrul Sultan Alaeddin’in elini öpmüştür. O da teşekkür olarak Ertuğrul Bey’e hilat giydirmiştir. Domaniç ve Ermeni dağlarını Yaylak, Söğüt yakınındaki ovayı da kışlak olarak ona bağışlamıştır.
Ertuğrul Bey Kütahya’nın kuzeyindeki Karacahisar bölgesindeki Rumlar tarafından toprağında rahatsız edilince sultanın müsaadesini alarak buraya yürümüş ve Karacahisar’ı almayı başarmıştır. Üç gün süren son derece zorlu bir savaştan da zafer ile ayrılan Ertuğrul Bey, düşmanı İnegöl’ün diğer tarafından denize kadar kovalamıştır. Kaçanlar, Gelibolu’ya çıkmak üzere gemilere bindiler.
Alaeddin, bu haberi Eskişehir yakınlarında almıştır. Zafer hatırası olmak üzere de Eskişehir kazasının adını “Sultanönü” ye çevirerek ve yurtluk olmak üzere Ertuğrul Bey’e ve çocuklarına vermiştir. Osman’ın kayınbabası Şeyh Edebali burada yaşamış ve burada defne edilmiştir. Kahramanlar kahramanı demek olan Seyyid Battal’ın türbesinin bulunduğu Seyyid Gazi ve Ertuğrul’un eski kışlağı olan Söğüt de bu bölgede yer almaktadır. Karacahisar ve Bilecek’de eskiden Sultanönü Sancağı sınırları içerisindeydi.
Ertuğrul Bey’in üç oğlu bulunmaktaydı: Osman, Gündüzalp, Savcı. Bunlardan Osman 1258 yılında dünyaya gelmiştir. Ertuğrul Bey, Edebali’nin evine konuk olur. İstirahat zamanı gelince ev sahibi Ertuğrul’un önünde bulunduğu dolaptan bir kitap çıkarır ve daha yüksek bir yere koyar. Bu kitabın ne olduğunu sorunca da ev sahibi bunun Kur’an-ı Kerim olduğunu bildirir. Ertuğrul, hürmet ile Kur’an-ı alarak bütün gece ayakta okur; sabaha karşı birazcık uyumak ister. Sabaha doğru uykusunda şöyle bir ses duyar; “ Madem ki sen benim kitabımı o kadar saygı ile okudun; çocukların ve çocuklarının çocukları kuşaktan kuşağa, şan ve şerefe ulaşacaklardır.”
Şeyh Edebali Suriye’de fıkıh öğrenimi gördükten sonra Eskişehir’e yakın İtburnu köyüne gelip yerleşmiştir. Osman, sık sık ziyarete gelir, şeyh ile görüşürmüş. Bir gece, Edebali’nin kızı Mal Hatun’u görerek , aşık olmuştur. Ancak Şeyh, Osman’a tam olarak güvenemediği ve kızı ile arasında olan maddi eşitsizliği düşündüğü için evlenmelerini ilk olarak uygun bulmamıştır. Osman derdini silah arkadaşlarına açmış. Bunlardan Eskişehir beyi, Osman’ın anlatışı üzerine Mal Hatun’a gönül verdi; kızı kendisi için istedi. Edebali onu da geri çevirmiş. Edebali, Osman’dan çok Eskişehir beyinin öç alacağından çekindiği için topraklarını bırakarak Ertuğrul’un bölgesine yerleşmiştir. İşte bu yer değişimi iki bey arasında düşmanlığa sebep olmuştur. Osman Bey fetih hareketlerine girişmiş ve devletin temellerini atmıştır.