Özel hayat nedir?
Hayat diğer adıyla yaşam ölümün karşıtı olarak tanımlanmaktadır. Biyolojik açıdan canlıların etkinlik süreçlerine verilen addır. Doğumdan ölüme kadar geçen zaman dilimini ifade eder. Bizi burada ilgilendiren konu sürekli duyduğumuz “özel hayat” konusudur. Özel hayat net bir tanımlaması olmayan bir şeydir. Özel hayat kavramının bütün bireylerin özgür bir biçimde kişiliğini meydana getirebildiği ve gerek diğer insanlarla ve gerekse dış dünya ile alakalı olan alanı ihtiva eden mahremiyetten daha kapsamlı bir manayı ihtiva etmektedir.
Özel hayat sözcüğü, isim taşıma, bireyin bütün görüntüleri ve itibarının korunması, aile kökeni hakkındaki her türlü bilgi, manevi ve fiziksel bütünlük, toplumsal ve cinsel kimliği, cinsel hayatı ve eğilimleri, sağlıklı bir çevre, kişisel özerklik, kendi kaderini belirleme hakkı, her türlü aranma ve el koymadan korunma hakkı, telefon dinlemelerinin gizliliği hakkı gibi temel hakları kapsayan geniş bir kavramdır.
Her bireyin kendisine özle bir hayatı vardır. Her insan ayrı bir dünya gibidir.
Her insanın kendine göre değer yargıları, düşünceleri ve kendisine has bir dünya görüşü vardır. Ve bütün bireyler kendi özeline saygı duymasını istediği gibi başkasının hayatına da saygı göstermek zorundadır. Başkasının haklarına saygıyı bir yaşam felsefesi haline getirmeliyiz. Her insanın düşüncesini, yaşam biçimini uygun bulmayabiliriz. Ancak saygı duymak zorundayız.
“Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.” İfadesi Anayasamızın 20. maddesin de yer almaktadır. Bu madde ile özel hayatımız korunma altına alınmıştır. Bunun çiğnenmesi durumunda her türlü yargı yoluna başvurulabilir. İnsanların bu konuda bilinçlendirilmesi gerekir.
Bireylerin özel hayatının ile ilgili gizliliğini ihlal eden kişileri altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile ve aynı zamanda adli para cezası ile cezalandırılır. Böylece yasal anlamda da özel hayatın gizliliği garanti altına alınmıştır.
Özel hayat yalnızca hayat şartları ile ilgili değildir. Örneğin din konusundaki tercihte, çevrenin, ailenin değil bireyin tercihi çok önemlidir. Bireyin bu tercihi özel hayat kapsamında değerlendirilmelidir. İnsanlar istediği gibi düşünmekte ve inanmakta özgürdür. Bu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile olsun ya da diğer uluslar arası sözleşmeler ile olsun özel olarak ifade edilmiştir.
Özellikle son dönemlerdeki ses kayıtlarına baktığımızda özel hayata dair izinsiz dinlemelerin olduğunu görmekteyiz. Bu özel hayatla ilgili yasal düzenlemelerin çiğnendiğini göstermektedir. Özel hayata dair olan ses veya görüntü kayıtlarının, savcılığa veya mahkemeye verilmesi, duruşma esnasında bu görüntülerin izlenmesi veya seslerin dinlenmesi durumları suç teşkil etmez. İfşanın, yayın yoluyla yapılması, özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun nitelikli unsurudur.
Eğer kişinin bilgisi dahilinde bir görüntülenme ya da dinleme varsa bu suç unsuru sayılmamaktadır. Dolayısı ile bir ceza gerektirmemektedir. TCK’nin 134 üncü maddesinde özel hayatın gizliliğine dair suç ve cezalardan bahsedilmiştir. Özel hayatına bir şekilde müdahale edilen kişi, özel yaşamı ifşa olmuş olmasına rağmen şikayetçi olmadığı müddetçe savcı kendiliğinden soruşturma açamaz.
Özellikle televizyon ve gazeteler özel hayatın gizliliğine özen göstermemektedirler. Başkalarının hayatlarına dair açıklar aramaktadırlar. Bu anayasamıza aykırı bir durumdur. Herkesin başkasının hayatına saygı göstermesi gerekir.