Paradigma nedir?
Günümüzde birçok bilim dalında kullanılan ve beşeri ilimler kadar felsefe bilimiyle de yakından ilişkili olan paradigma, epistemoloji ve bilim disiplinlerine çeşitli mantıksal göndermeler yapılmasını sağlamaktadır. Fransızca kökenli bir kelime olan paradigma, Türkçe de dahil olmak üzere birçok dile benzer şekillerde geçmiş ve günümüzde de tüm toplumlarda kullanılan bir kelimedir. 20. yüzyılın başlarında ilk ortaya çıktığı çıktığında daha çok dilbilimi ile ilgili bir kavram olarak kullanılan paradigma, gramerin teknik kullanımı ve gerek gerçek gerekse de mecazi anlamlar ile ilgili bir tanımdı.
Paradigma sonraki yıllarda gramer ile ilgili anlamsal ifadeleri kapsayan bir kavram olmadan çıkarak bilimin çok daha geniş alanlarında kullanılmaya başladı. Bir sistemin bütünüyle ilgili modellemeleri ve bazı kuramsal düşünceleri tanımlamakta sıkça başvurulan bir kavram haline gelen paradigma, günümüzde “bilimsel paradigma” olarak apayrı bir anlama sahip olmuştur. Avrupalı akademisyenler, toplumlarına köken bulma arayışının bir sonucu olarak tüm insanlık tarihinin kökeni olarak gösterdikleri Antik Yunan diline başvurmuş ve Yunanca “paradeigma” kelimesinin bilim kavramlarıyla ilişkilendirilmesini sağlamıştır.
Günümüzde bilimsel paradigma kavramını inşa eden isim olarak kabul edilen Thomas Samuel Kuhn “Bilimsel Devrimlerin Yapısı” adlı kitabında paradigmayı, düşüncenin ve bilimsel kavramların temel bir bileşeni olarak tanımlamıştır. Kuhn’a göre paradigma; genel bilim çevrelerince “belirli bir dönem için” elde edilen başarıların bilimsel bir model oluşturması için evrensel gerçek olarak kabul edilmesidir. Bir başka değişle paradigma, kabul görme ihtimali bulunan bir düşünce yapısının belirli bir dönem boyunca doğru kabul edilmesidir.
Bu aşamada benzer olduğu için sıkça karıştırılan kuramı, paradigma kavramından ayrılmak gerekir. Paradigma kuramdan farklı olarak, daha önce benzeri olmayan yeni bir düşünceyi ve bu düşüncenin gelecekte yapılacak olan çalışmalara da ışık tutmasını kast eder. Bu nedenle paradigma, yeni düşüncenin gelecek bilimsel çalışmalara kaynak sağlaması durumda geçerli olmaktadır. Modern bilimde kullanılan kuram kavramıysa her sorunun cevabını aramaz ve cevap veremediği soruları çözmek yerine yalnızca bu sorunları kayıt altına alır ki, kuramın geçmişte cevaplamadığı sorunlar gelecekte büyüyerek kuramın şiddetli bir biçimde sarsılmasını da sağlamaktadır.
Bilimsel düşüncenin ortaya attığı kuramlardaki cevapsız kalan sorular gelecekte insanoğlunun karşısına büyük sorunlar olarak çıkabileceğinden, bu aşamada da “olağanüstü paradigma” kavramı devreye girer. Olağan bilim metotların iflas ettiği bu dönemde bilimadamı ortaya yeni bir paradigma atmak zorundadır.