Paraşüt nasıl icat edildi?
Havadaki bir cismin yere düşerken yerçekiminin etkisi ile giderek hızlandığı bilinmektedir. Ancak cismin hızı artıkça havanın direncide artmaktadır. Ve bu durum havanın direnci cismi etkileyen yerçekimi kuvvetine eşit olana kadar devam etmektedir. Düşen cismi etkileyen bu zıt yönlü iki kuvvet eşit olunca birbirini dengeler ve artık düşüş hızında değişme olmaz.
Cisim sabit bir hız ile düşüşünü devam ettirir. Bir cismin yoğunluğu ne kadar büyükse son hızı da o kadar büyük olmaktadır. Son derece yoğun olan insan vücudunun son hızı yaklaşık olarak saate 190 km’dir. Ama bir insan kütlesini fazlaca artırmadan karşılaşacağı hava direncini büyük ölçüde artıracak bir donanım kullanarak son hızını düşürebilir ve yere güven içinde yumuşak iniş yapabileceği atlayışlar gerçekleştirebilir.
İşte bu amaca yönelik olarak yapılmış olan donanımlara paraşüt adı verilmektedir. İlk paraşüt tasarımını İtalyan sanatçı Leonardo da Vinci yapmıştır. Leonardo da Vinci’nin bu konuda çizmiş olduğu taslakta bir adanın piramit şeklindeki keten bir çadırın altına dört ip ile bağlanmış olduğu görülmektedir. Ancak sonraki 250 yıl boyunca paraşüt ile ilgili herhangi bir gelişme görülmemiştir. Paraşütü bulanlar güneş şemsiyesinden esinlenerek, bunu başarmışlardır.
1770’lerce Fransız baloncu Joseph Montgolfier paraşüte bağlamış olduğu canlı bir koyunu yüksek bir kuleden aşağı atmıştır. Montgolfier ‘nin olan jean-Pierre Blanchard 1785 yılında benzer bir denemeyi, köpeği paraşüte bağlayıp balondan aşağı atmak sureti ile yapmıştır. Louis-Sebastien Lenormand 1783 yılında bir kuleden paraşüt kullanarak atlamıştır. İlk düzenli ve başarılı atlayışları yapan kişi yine Fransız olan Andre-Jacgues Garnerin olmuştur. Garnerin 1792 yılının Ekim ayında Paris’in üzerinde bir balondan paraşütle atlamıştır.
İlk başarılı paraşütlerin tamamı şemsiye şeklindeydi. Kubbe adı verilen ve şemsiyelere benzemekte olan bu yapılar sert gergi çubuklarının üzerinin ipek dokuma ya da çadır bezi ile kaplanması ile yapılmıştır. Yumuşak kubbeli ilk paraşütler 1880’li yıllarda ortaya çıkmıştır. Basık bir disk şeklindeki bu paraşütlerde diskin çevresine bir dizi askı ipi bağlanmış bulunuyordu. Daha öncekiler gibi bu paraşütlerde atlayıştan önce ya açık durumda olurdu ya da paraşütçünün atlamasıyla çekilerek balonda bulunan kutusundan çıkılıp açılırdı. 1908 yılında ABD’li A. L. Stevens paraşütçünün bir torba içinde yanında taşıdığı ve balondan atlayıp göze alabildiği sürece paraşüt olarak serbestçe düştükten sonra ipini çekerek açmış olduğu bir paraşüt türü geliştirmiştir.
1912 yılında ABD’li yüzbaşı Albert berry uçaktan paraşütle ilk atlayışı gerçekleştirmiştir. Birinci Dünya savaşı’nda balon mürettebatına ve pek nadir olarak da pilotlara paraşüt verilmekteydi. Paraşütlerin dünya çapındaki gelişmesini ABD’li Leslie Irvin sağlamıştır.
Günümüzde kullanılan paraşütler genel olarak naylondan yapılmaktadır. Ve açıldığı vakit kubbe çapı yaklaşık olarak 5-6 metredir. Paraşütün kubbesi askı ipleri ile kuşam donanımına bağlıdır. Paraşütü kullanacak kişi yelek ya da kemer şeklindeki kuşam tertibatını donanımını uçuş elbisesinin üzerine takar. Bir paraşütün ağırlığı yaklaşık olarak 9-15 kg arasındadır.
II. Dünya Savaşı’nda binlerce kişi paraşüt ile atlayarak hayatlarını kurtarmışlardır. Uçak hızları çok artıkça uçaktan atlamak ciddi bir sorun olmuş ancak pilot koltuklarının fırlatılması düzeneğinin geliştirilmesi ile bu sorun çözülmüştür.
Paraşütçülük son derece sevilen bir spor dalıdır. Verilen bir hedefin tam üzerine inebilmeyi sağlayan özel paraşütler geliştirilmiştir.