Pastörize süt mü, çiğ süt mü içilmeli?
Pastörize süt ve çiğ sütün arasında tercih yapılması gerektiğinde, hangisini tercih etmeli, hangisini tüketmeliyiz? Bu konuda farklı yaklaşımlar bulunmaktadır. Süt çiğ olarak tüketilirse, protein kaynağı olmasına rağmen, içeriğinde yağ olduğundan başka besinlerle karışması zor olur. Ancak yetişkinler sütü diğer besinlerle tüketirler. Mideye giden süt burada hemen kesilir. Burada başka besinlerin olması haline kesilen süt tanecikleri besinlerin çevresinde pıhtılaşır. Bu besinlerin mide özsuyundan ayırarak, sindirimlerini geciktirir. Bu durum çürümeye zemin hazırlar. Bu nedenle sütle ilgili en önemli unsur, sütün ya tek başına içilmesi ya da hiç içilmemesidir.
Günümüzde sütün pastörize edilmesi sayesinde sindirimi daha zor hale gelmiştir. Çünkü çiğ sütün içinde sindirimini sağlayan laktaz ve lipaz aktif enzimler bulunmaktadır. Pastörize sütte ise canlılığını yitiren laktaz ve diğer aktif enzimler bulunmaktadır. Bu nedenle midede yeterince sindirilemez.
Bebeklerin biberonla beslenmesi durumunda yaşadıkları gaz sancısı, karın ağrısı, solunum sorunları gibi rahatsızlıklar bundan kaynaklanır. Ayrıca enzimlerin eksik olması ve proteinlerin değişmesi, sütte olan kalsiyumu ve mineralleri eritmektedir.
Çiğ süt ve pastörize sütle ilgili araştırmalar
Çiğ süt ve pastörize sütle beslenmenin etkilerinin incelenmesi amacıyla kediler üzerinde bir araştırma yapılmış. Kediler on yıl süreyle iki grup halinde çiğ süt ve pastörize sütle beslenmiştir. Kedilerden çiğ sütle beslenenler bu süreçte iyi bir şekilde büyümüş, yaşamını sağlıklı ve canlı sürdürmüşler. Pastörize sütle beslenen gruptaki kediler ise, daha durgun, sersem, solunum sorunları olan, kemikleri zayıf, kalp sorunları olan, böbrek yetmezliği çeken, tiroit bozukluğu bulunan sorunlar yaşamıştır. Pastörize sütle beslenen kedilerin yavrularında zayıf dişler ve güçsüz kemikler dikkat çekmiştir. Çiğ sütle beslenmiş olan kedilerin yavruları ise sağlıklı olmuştur. Üçüncü kuşak yavrularda pastörize sütle beslenenler ölü doğum yapmış ya da kısır yavrular doğurmuştur. Bu araştırma pastörize sütün ne kadar zararlı olduğunu göstermektedir. Ancak ticari alanda bu fazla dikkate alınmamaktadır.
Doğal özelliklerinden uzaklaşmış olan süt, insan yaşamı için faydalı değilken, sütün pastörize edilmesi raf ömrünü uzattığından ticari süt endüstrisi açısından daha karlı bir üretimdir. Pastörize işlemi sütün içindeki zararlı mikropları öldürdüğü için, hasta ineklerin sütünün kullanılmasını sağlar ve maliyetleri azaltır.
Pastörize süt tüketimi fazla olan ülkelerdeki kadınlarda kemik erimesi rahatsızlığı daha yüksektir. Çiğ lahana bile vücuda pastörize süt ürünlerinden daha fazla kalsiyum sağlar. Bazı araştırmalarda boron elementinin kalsiyum emiliminde ve kemik yapımında önemli rolü olduğu belirlenmiştir. Kadınlara yeteri kadar boron elementi verilirse, östrojen seviyesi yükselmekte ve kemik erimesine karşı bir önlem olmaktadır.
Boron nerede bulunur?
Kalsiyumu bulabileceğimiz üzüm, armut, lahana, fındık gibi taze sebze ve meyvelerden boron elde edebiliriz. Doğada ihtiyaç duyulan besin kaynakları yeterince bulunmaktadır. Fakat insanlar besinlerin içindeki kaynakları yok edecek şekilde pişirmekte ve işlemekte ısrarcı olduklarından bunlardan gerektiği gibi yararlanamamaktadır.
Çocuklarımıza güçlü ve sağlıklı olmaları için pastörize sütün içirilmesi bu değerlendirmelere göre yanlıştır. İlk başta sütler kendi içlerinde olan besin maddelerini sindiremez. Bağırsakları balçık gibi çamurla tıkamakta ve organik besinlerin emilimine engel olmaktadır. Bu nedenle diyette bulunan pastörize süt ürünleri beslenme listesinden çıkarılmalıdır.
Bebekler için anne sütü, buzağılar için inek sütü vardır. Doğadaki bu sütler ve sindirim sistemi bu beslenmeye göre oluşmuştur. İnek sütünün pastörize edilmiş haliyle buzağılar beslenirse, bunların çoğunlukla altı hafta içinde öldüğü bilimsel olarak tespit edilmiştir. Bu pastörize sütün insan sağlığına ne kadar zararlı olduğunu da göstermektedir. Fakat toplumda insanlar hem bebeklerine bu sütü içirir, hem de kendileri tüketirler. Pastörizasyon yöntemi inek sütünün içindeki yoğun proteinin sindirilmesine yardımcı olan doğal enzimleri yok etmektedir. Fazla gelen süt proteini ise, bağırsakların çamurla tıkanmasını sağlar ve sindirim yolunda çürür. Çamurun bir bölümü vücutta kana sızar. Bu birikim arttıkça ciltte lekeler, sivilce oluşumları, ciğerlerde iltihaplanma, enfeksiyona neden olan muköz, alerjik etkiler, eklemlerin kalsiyum tortusuyla sertleşmesi görülür. Kulak enfeksiyonları, kronik astım, ciltteki sivilceler genellikle süt ürünlerinin beslenmeden çıkarılmasıyla iyileşebilir.
İnek sütü kadınlar için zararlı kabul edilir. Süt kadınlarda vücuttan dışarıya akmalıdır. Uzmanlar kadınların süt ve süt ürünleri tüketmesiyle yumurtalık tümörü, kisti, vajinal enfeksiyon ve vajinal akıntı gibi rahatsızlıkların bağlantılı olduğunu belirtmişlerdir. Süt ürünleri tüketimine son verilmesi halinde, bu sorunların azaldığı görülmüştür.