Penisilin nedir?
İskandinav toplumlar tarafından iyileştirici etkisi olduğu bilinen ve uzun süre boyunca kullanılan penisilinin kimyasal yapısı 20. yüzyılın başlarında incelenmeye başlanmış ve 1928 yılından itibaren tıbbi bir madde olarak üretilmeye başlanmıştır. İskoç asıllı bir bakteriyolog olan Alexander Fleming tarafından keşfedilen penisilin, 1924 ile 1928 yılları arasında süren bir araştırmanın sonunda tam olarak anlaşılmıştır. 1945 yılında kendisine Nobel Tıp Ödülü’nü kazandıracak icadı için uzun yıllar boyunca çalışmalarını büyük bir kararlılık ile sürdüren Fleming, küf üzerinde yaptığı deneylerde “Penicillium Notatum” adı verilen ilk antibiyotik yapısını bulmayı başardı.
Çıbanlara neden olan bakterilerin üremesini esnasında havadan gelen bazı sporların saf küf kültürünü öldürdüğünü fark eden Fleming, küf içindeki bakteriler üzerindeki çalışmalarını geliştirdi. Doğal olarak Penisilin G ve V olmak üzere iki tipi bulunan penisilin, daha sonraki yıllarda sentetik olarak da üretilmeye başlandı. Amino penisilin olarak bilinen bu sentetik penisilin türleri; Bakampisilin, Amoksisilin, Episilin, Divampsilin ve Hetapisilin olarak sıralanabilir. Penisilin G’ye karşı dirençli olan mikro organizmaların neden olduğu rahatsızlıklarda kullanılan sentetik penisilin türleri, enfeksiyonların kısa süre içinde iyileşmesini sağlamaktadır.
Penisilinin Alexander Fleming tarafından icat edilmesinin ardından bu antibiyotik üzerinde birçok çalışma yapılmış ve insan vücudunun bu yeni maddeye verdiği tepkiler araştırılmıştır. Araştırmaların ortak görüşü, hastalıkların tedavisinde kullanılacak penisilin miktarının çok iyi şekilde ayarlanması gerektiğidir. Penisilinlerin hastalıkları iyileştirirken yanlış dozlarda verilmesi vücuttaki mikro organizmaların ilaca karşı direnç kazanmasına neden olmaktadır. Bu tür durumlarda penisilin türlerine karşı direnç kazanan mikro organizmaların neden olduğu hastalığın tedavi edilebilmesi için çok yüksek dozlarda ilaç uygulanması gerekir.
Menenjit, Tonsilit ve Pnömi gibi Streptokok grubu hastalıkların tedavisi üzerine yapılan araştırmalar, bu tür hastalıkların tedavisinde kullanılan ilk antibiyotiğin penisilin olması gerektiğini ortaya çıkartmıştır. Eklem romatizması, Nefrit türü böbrek rahatsızlıkları ve romatizmal kalp sorunlarının tedavisinde penisilinden daha etkili bir antibiyotik türü henüz bulunulamamıştır. Penisilin her ne kadar stretokok grubu bakterilerin neden olduğu hastalıkların tedavisinde en etkili ilaç seçimi olsa da, yine de belirli yan etkilerin görülmesine de neden olabilir. Bu nedenle gerek hastalığın belirlenmesi gerekse de tedavi edilmesi aşamasında muhakkak uzman bir hekim kontrolünde penisilin kullanılması gerekir. Alerjik reaksiyonlara karşı hassas bir bünyeye sahip olan kişilerin penisilin enjeksiyonlarına karşı dikkat etmesi de unutulmaması gereken bir konudur. İnsanların penisilin kullanmaya başlamadan önce gerekli alerji testlerini yaptırması kritik derecede önemlidir.
Rahnansaika