Pozitif insan nasıl olunur?
Hayat her zaman insanın istediği yönde akmayabilir. Bu durumlarda insan ister istemez umutsuzluğa kapılır. Bir karamsarlık üzerine çöker. Psikolojik olarak olumsuz şeyler yaşamaya başlarız. Ancak hayatı her şeye rağmen sevmek ve tadını çıkararak yaşamak gerekir. Giden anın bir daha gelmeyeceğinin farkında olur ve kendisini bu doğrultuda bir düşünce içerisine sokarsa insan daha mutlu olacaktır. Her şeye daha iyimser bakmakta bu açıdan fayda vardır.
Çoğu zaman pozitif düşünmek fazla iyimser düşünmek ve hayata toz pembe bakmak ile eşleştirilir. Ancak hiçbir zaman böyle düşünmemek lazım. Pozitif bakmak hayata akılcı bakmak sorunlar karşısında yılmamak ve mücadele etmek demektir.
İnsanların güçlü yönlerini keşfetmesi ve hayatının her anında bu güçlü yönlerini daha çok kullanması gerekiyor. İş hayatında güçlü yönlerini kullanan insanlar yaptıkları işle daha kolay bütünleşiyorlar, zamanın nasıl geçtiğinin farkına bile varmıyorlar. Buda onları hem mutlu ediyor hem iş hayatında başarılı kılıyor.
Hayata pozitif bakarken önemli olan bazı kurallar vardır. Bu kuralları hayatımıza adapte edersek daha mutlu olabiliriz. Bunlardan biri her şeyi olduğu gibi kabullenebilmektir. İnsanlar olarak sürekli etrafımızla bir ilişki içerisindeyiz. B u ilişkileri sürdürürken karşımızdaki insanları istediğimiz gibi görmek yerine onarlı oldukları gibi kabullenmeliyiz. Örneğin iş ortamında beraber olduğumuz kişileri , aile ortamında ailenin fertlerini sahip oldukları özelliklerle kabullenmeliyiz. Bizi rahatsız eden kişi ve durumları kabullenip, bizim mutsuzluğumuza sebep oluyorlar ise onarlı hayatımızdan derhal çıkarmaya çalışmalıyız. Eğer sürekli olarak karşımızdaki insanların biz anlamaları beklersek, yaptıkları hatalar karşısında bizden özür dilemelerini beklersek kendimizi mutsuz ederiz. Bunları beklemek yerine onları bu halleri ile kabullenip, umursamamak daha uygun olur.
İnsanların hayata pozitif bakabilmenin kurallarından biride içindeki kişiyi keşfetmesidir. Bu kişiyi keşfedip onu mutlu etmenin yollarını aramalıdır. İnsanlar genellikle kendilerini çok iyi tanıdıklarını sanırlar. Bu doğal bir düşünce tarzıdır. Aslında kendisini tanıyan insan çok azdır. Tanıdığımızı sandığımız kişi aslında çevresel faktörlerin baskısı altında şekillenmiş olan kişidir. Dolayısıyla huzura mutluluğa erişememektedir.
Sürekli başkalarına yaranmak, insanlar ne düşünecek, ailem ne düşünecek, komşumuz ne düşünecek, sevgilim ne tepki verecek, eşim yanlış anlar mı diyerek yaşamaya çalışıyoruz. Bu durumda bizi sürekli geriyor. Ve strese sokuyor. İnsan strese girdiği anda hayata pozitif bakamaz. Sürekli karşımıza hedefler koyarak kendimizi o çerçevede şekillendirmeye çalışıyoruz Üstelik koyduğumuz hedeflerin çoğu bizim istediğimizden çok toplumun, ailemizin isteklerine göre belirlenmiştir. İçimizdeki kişinin hedefleri değildir bunlar. Bu yüzden sonuca ulaşşak bile mutlu olamayız. Yani bu başarılar ruhumuzu beslemediğinden içimizdeki kişinin hayata bakışını olumsuz etkilemektedir. Bu yüzden içimizdeki kişinin ne istediğini keşfedip ona göre hareket etmeliyiz. Bizi gerçekten mutlu edecek olaylara yönelmeye çalışmalıyız.
Sürekli olarak başarısızlıklar üzerinde durmamalıyız. Hayal kurmaktan asla vazgeçmemeliyiz. Bu da hayata pozitif bakmanın diğer bir kuralıdır. Hayal etmek, umut etmek insanı diri tutar. İnsan bir kere umutsuzluğa kapıldı mı artık kendi içinde hayata yenik düşmeye başlamış demektir. Oysa sürekli hayal kurmalı ve bazen de kurduğumuz hayalleri yenilemeliyiz. Hayallerimiz olduğu müddetçe mutlu olabiliriz.
Pozitif bakmanın bir başak kuralı da sorunlarımı sürekli içimizde yaşamamaktır. Hayatta sorunsuz insan yoktur. Mutlu olan insanlar sürekli sorunlarını beyninde taşımayan, o sorunları kendilerine yük edinmeyen insanlardır. Çoğumuz sorunlarımızı içimizde sürekli büyütürüz. Bu yüzden içinden çıkılmaz bir hale getiririz. Oysa akışına bırakırsak bu sorunlar daha kolay çözüme kavuşacaktır.
Pozitif düşünebilen insanlar;
Her durumda alternatif üretirler. Bize çizilen sınırların ötesine geçerler. Sürekli çözüme odaklı hareket ederler. Çok daha rasyoneldirler. Değişime kolaylıkla ayak uydururlar. Her daim uzlaşmacı olurlar. Hızlı karar verebilirler. Özgür düşünceye önem verirler. Bir başkasının mutsuzluğundan keyif alma yoluna gitmezler. Başkalarının sorunlarına da çözüm üretmeye çalışırlar. Hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmazlar. Mücadele etmekten vazgeçmezler. Engeller karşısında daha bir güçlenirler.