Pragmatizm nedir?
Felsefede “faydacılık” olarak da bilinen bir akım olan pragmatizm, doğru üzerine olduğu kadar iyilik üzerine de felsefi düşünceyi odak alır. En fazla fayda sağlayan olarak tanımlanan iyinin teorisi, pragmatizmde refahçılık olarak isimlendirilir. İyi üzerine geliştirilen düşüncelerde faydanın sağlandığı olgunun yarattığı tatmin, zevk ya da nesnel çıkarlar belirleyici etkendir. Pragmatizmde iyilik teorisinin refahcılık tutumu ışığında geliştirildiği gibi, doğruluk teorisi de faydacılık neticesinde gelişen ve incelenen bir kavramdır. Doğru olarak nitelendirilen kavramın uygulanabilirlik ölçüsünde gerçek ve tutarlı olduğunu savunan pragmatizm, doğrunun ancak işlevsel olduğu zaman kabul edilebileceğini ileri sürer.
Pragmatizmde el edilen herhangi bir bilginin doğrulu olup olmadığı, o bilginin günlük hayatta işe yarayıp yaramadığı ile ölçülür. Doğruluk teorisi olarak tanımlanan bu düşüncede kişi edindiği bilgiyi günlük hayatında kullanabiliyor ve bu bilgi işine yarıyorsa, bilginin doğru olduğu varsayımı yapılır. Ampirizm(empirizm, deneycilik) ile de yakın ilişki içinde bulunan bir felsefe akımı olan pragmatizm, teoriye dayalı düşünce sisteminin tam tersi olarak da nitelendirilebilir. Modern felsefede pragmatizm akımının ilk olarak 18. yüzyılda Jeremy Bentham tarafından öne sürülen bir düşünce olduğu kabul görür. Ancak felsefe tarihi detaylı bir biçimde incelendiğinde pragmatik düşünce temellerinin Antik Yunan filozofları tarafından da farklı biçimlerde dile getirildiği sonucuna varılabilir.
18. yüzyıldan itibaren faydacılık odaklı felsefe görüşleri ağır eleştirilere maruz kalmış ve insanın çıkarı doğrultusunda yürütülen düşünce tutumlarının yanlış olduğu ifade edilmiştir. Ancak pragmatizmin eleştirilmesinde karşılaşılan temel sorun, fayda kavramının belirli bir kıstası olmaması ve kişiden kişiye fayda oranının farklılık gösterebilmesidir. Ayrıca faydacılık akımını benimseyen düşünürler ilk dönemlerde fayda sağlayan kişinin elde ettiği mutluluğun sayısal bir değer olarak hesaplanabileceğini düşünmüştir. Ancak takip eden süreçte mutluluğun veya faydanın sayısal olarak hesaplanmasının mümkün olmadığının anlaşılması, pramatizm karşıtı düşüncelerin eleştirdiği tutumların da el ile tutulur bir dayanak bulamamasına sebep olmuştur.
Farklı insanların fayda sağlayarak ne kadar mutlu olduğunun sayısal bir değer olarak hesaplanamayacağının ileri sürülmesi, prensipte de mutluluğun belirli bir oran ile ifade edilemeyeceğine dair düşüncelerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Ancak pragmatizmin en baştan beri cevap veremediği soru ise, bir insanın fayda sağlaması ile birçok insanın zarar görmesi arasındaki ilişkidir. Zira bir insana fayda sağlayan bir olay sonucunda binlerce insan hayatını kaybediyorsa, pragmatizm akımı benimsendiğinde dahi bu durumun “kötü olmadığını söylemek” mümkün değildir. Sağduyu konusunda temelden sarsılan bir düşünce biçimi olduğu için pragmatizm çoğu düşünür tarafından şiddetli bir biçimde eleştirilmiştir.