Rasyonalizm nedir?
Akılcılık ya da günümüzde fazla kullanılmasa da usculuk olarak da isimlendirilen rasyonalizm, bilginin temellendirilmesinde düşünceye başvurulması gerektiğini savunan bir felsefe ekolüdür. Rasyonalizm; bir bilginin doğruluğunu değerlendirmek ve en önemlisi de “temellendirmek” için tecrübeye ya da duyumlara değil, düşüncenin kullanılması gerektiğini ileri sürer. Bu nedenle Türkçede rasyonalizm akılcılık olarak kullanılmaktadır. Rasyonalizm bilginin temel kaynağının duyumlardan ziyade aklın kendisi olduğunu savunur. Duyum olarak bahsi geçen kavram ise felsefede duygu manasına gelmemektir. Zira duygu bir etki sonucu oluşurken, duyum araçsız olarak doğrudan bilinç sonucunda oluşan bir olgudur. Bu doğrultuda bilginin temellendirilmesi için rasyonalizmin tutumu da duyumlara değil, zihne ve düşünceye güvenilmesi gerektiği yönündedir. Rasyonal bir düşünceye sahip olan kişi, duyum yolu ile kendisine ulaşan her bilginin kesin olarak doğru olmayacağını ve bilginin doğruluğunun değerlendirilmesi için aklın kullanılması gerektiğini ileri sürer.
Felsefenin binlerce yıllık tartışma konusu olan mutlak doğru veya evrensel bilginin saptanmasının akıl aracılığı ile mümkün olabileceğini söyleyen rasyonalizm, tümdengelim yöntemi ile mutfak doğruya ulaşılabileceğini savunmaktadır. Bu bağlamda rasyonalizmin gerçek hakikat, açık doğrunun varlığını kabul ettiği de söylenebilir. Bazı felsefe okullarında mutlak bilgi diye bir kavramın olmadığı ileri sürülebilirken, rasyonel düşünce bu durumu inkar eder ve evrensel hakikatler olduğunu ve bunlara da ancak akıl yolu ile ulaşılabileceğini söylemektedir. Buraya kadar açıklanmaya çalışılanlar doğrultusunda rasyonalizm hakkında ortaya çıkan sonuç ise bu felsefe görüşünün “deneyciliğin tam karşıtı” olduğudur. Deneyler yolu ile mutlak bilgiye asla ulaşılamayacağını savunan rasyonalizm, bunun tek yolunun aklı kullanmak olduğunu düşünür.
Dünya, evren ve insanoğlunun kendisi ile ilgili gerçeklere ulaşmak için deneylere ve sonuçlarına güvenilemeyeceğini söyleyen geleneksel akılcılık görüşü özellikle 18. yüzyıldan itibaren Kant ile birlikte değişmiştir. Geçen zaman içinde akılcılık kavramı ile ilgili pek çok farklı görüş ileri sürülmüş ve klasik anlamdaki akılcılığın farklı türevleri de ortaya çıkmıştır. Deneyciliği tamamen reddetmeyen ve kişinin aynı anda hem akılcı hem de deneyci olabileceğini savunan felsefe görüşleri de bu dönemden sonra daha fazla dile getirilmiştir. Deneycilik bilginin “deneyimlenmeden” elde edilemeyecek bir unsur olduğunu dile getirirken, rasyonalizm hiçbir deneyimleme olmasa da saf akıl kullanılarak bilgiye erişim sağlamanın mümkün olduğunu iddia eder. Bu bağlamda rasyonalizmin Tanrı algısıyla da ilişkili bir hale geldiği günümüzde, Mutlak Güç ya da Yaratıcı gibi kavramlar ile ilgili yapılan açıklamalarda rasyonalizme de sıkça başvurulmaktadır.