Recaizade Mahmut Ekrem kimdir?
Babası Takvimhane Nazırı Mehmet Şakir Recai Efendi”nin oğlu olan Recaizade Mahmut Ekrem, 1 Mart 1847 tarihinde İstanbul’da Vaniköy’de dünyaya gelmiştir. Annesi Adviye Hanımdır. Mahmut Ekrem daha küçük yaşında iken Arapça ve Farsçayı babasından öğrenmiş ve ilk eğitimine Beyazıt Rüştiyesi’nde başlayan Mahmut Ekrem, Mektebi İrfanı 1808 tarihinde bitirmiştir. Bunun ardından Harbiye İdadisine gittiysede hastalandığı için bu okula devam edememiş ve Hariciye Mektubu Kalemine yerleştirmiştir. Bu okulda okurken Fransızca öğrenmiş, edebiyata da burada merak sarmıştır. Bu dönem içerisinde Namık Kemal ile tanışır ve onun yanında Encümen-i Şuara toplantılara katılmıştır. Edebiyat alanında ilk yazılarını o dönemde çıkartılan Tasviri Efkar, Terakki ve Hakaıku’l Vekayi isimli gazetelerde yayınlanmaya başlamıştır. Bulunduğu dönemde isminin edebiyat aleminde duyulması Namık Kemal Avrupa’ya gitmesinin akabinde kendisinin Tasviri Efkar gazetesinin yönetimini üstlendikten sonra olmuştur. 1870 yılında yazdığı ilk kitabı Afife Anjelik kitabını yayınlamasıyla yayın hayatına böylece girmiştir. Daha sonra ilk şiir denemelerinden oluşturduğu ve derlediği, 1871 tarihinde Nağme-i Seher isminde ki kitapta toplayarak bastırmıştır. Bunun arkasından 1873 tarihinde Yadigar-ı Şebab adındaki kitabını çıkarır. 1872 tarihinde Chateaubriand’dan çevirdiği Atala ismindeki romanı 1873 tarihinde piyes haline getirerek tiyatro da oynamıştır. Daha sonraki yıllarda yayınları Vuslat ve çeviri kitabıyla o dönemde edebiyat aleminde büyük bir şöhret kazanmasına sebep olmuştur.
1879 yılında Talimi Edebiyat adı altında yazdığı ve Mekteb-i Mülkiyede hoca olduğu seneler içerisinde, okuttuğu ders notlarını kitap haline getirerek bastırmıştır. 1880 yılından sonraki yıllarda edebiyat alanında birçok eser vermiş ve hayatının en verimli zamanları olmuştur. Bu eserlerden üç cild halinde üst üste yayınladığı Zemzeme adlı eseri, Takdir-i Elhan ve Tefekkür adlı eserleri yayımlamıştır. Bu dönem içerisinde yazdığı eserlerden dolayı edebiyat aleminde tepkiyle karşılanmış ve kendisine karşı ağır tenkidlerde bulunulmuştur.
Bu tarihlerde olan çatışmadan dolayı edebiyat çevresinden uzaklaşmıştır. Devlet tarafından görevlendirilecek Trablusgarb’a gidecek bir komisyonun başında başkan olmuştur. Bu görevden döndüğü sıralarda Maltepe üzerinden Avrupa’ya gitmek istemişse de İstanbul’a getirilerek Büyük Ada’da vazife verilerek ve maaş bağlanarak vazifeli olarak gönderilmiştir. Büyük Ada’da olduğu yıllarda hikaye denemeleri yazmıştır. Namık Kemal’in ölümü ve Abdulhak Hamitin sürekli yurtdışında göreve gitmesinden dolayı edebiyat çevresinden uzaklaşmış olduğu belirtilmektedir.
Recaizade Mahmut Ekrem, kendine tekrar yeni bir edebiyat çevresi oluşturmak için eski öğrencileri Ahmet İhsan ile Tevfik Fikret’i tanıştır ve Ahmet İhsan’ın çıkartmaya hazırlandığı Servet-i Fünun adlı edebiyat dergisi haline getirilmesinde önderlik yapan Tevfik Fikret ile belli bir seviye getirilir. Yeni kurulan bu edebi çevre ile eski şiir geleneğine karşı olarak en ünlü romanı olan Araba Sevdası adlı eserini Serveti Fünun dergisinde 1896 yılında bastırmıştır. Bu tarihten sonra edebi çevrede görünmeyen Recaizade Mahmut Ekrem, Büyük Ada’da oğlu ile yaşarken bir süre sonra oğlunun vefat etmesinden dolayı büyük bir üzüntü içerisine girerek inzivaya çekilmiştir. Bundan sonraki yıllarda devlet kadrosunda bazı makamlara getirilmek istenmişse de kendisi bu makamları reddetmiştir. En sonunda Ayan Azalığı görevini kabul etmiş ve 28 Şubat 1908 yılına kadar bu görevde kalmıştır. Recaizade Mahmut Ekrem, 31 Ocak 1914 tarihinde vefat etmiş ve çok özlemini duyduğu oğlu Nijat’ın yanına yani Küçüksu mezarlığına defnedilmiştir.
Recaizade Mahmut Ekrem, en önemli özelliklerinden birisi olan Türk edebiyatında meydana gelen değişimin ve gelişmenin önemli öncülerinden olan Şinasi ve Namık Kemal den sonra gelir.
Ayrıca ikinci tanzimat dönemi şairlerinden ve yazarlarından olan Recaizade Mahmut Ekrem, önceki dönemlerde ki şair ve yazar olan ustaların edebiyat alanında ilk attığı adımları çok iyi bir şekilde kavramış ve değerlendirmiştir. Özellikle Abdulhak Hamit ile birlikte bulunduğu dönemin ikinci yarısına kadar Türk Edebiyatına yeni edebi zevk ve anlayış getirmiş, ayrı bir çehre ve yön kazandırabilmiştir. Türk edebiyatında, edebiyatçılar içinde en önemli yeri nazaryatçı olmasından kaynaklanmaktadır. İkinci dönem tanzimat şair ve yazarları içinde bulunduğu dönem itibariyle, edebiyat çevreleri tarafından kendisine üstat olarak tanınmış ve bu şekilde kabul edilmiştir. Kendisi yazdığı eserlerinde edebiyat ve şiir alanında yazdığı eserlerinde, batılı yazarlardan büyük bir oranda etkilendiği için yeni yetişen nesli bu minval üzere yetiştirme ve yönlendirmeye çalışmıştır.
Recaizade Mahmut Ekrem’in edebi kişiliği ve bu dönemde oluşan özelliklerini kısaca yazacak olursak, ilk olarak Araba Sevdası ismindeki ilk realist romanı yazmıştır. Tevfik Fikretin akıl hocalığını yapmıştır. Sanat için sanat görüşünü Kabul etmiş ve şiirde ‘’kafiye kulak içindir’’ prensibini benimsemiştir. Şiirde ayrıca ‘’her bir güzel konu şiirin konusudur’’ diyerek bunda şiirin zenginliğini göstermek istemiştir. Muallim Naci ile eski ve yeni kavgasında, edebiyatta yeniyi savunmuştur. Oğlunun ölümünden dolayı belli bir dönem yazdığı eserlerde, bireysel ve hüzünlü konuları işlemiştir.
Türk edebiyatına kazandırdığı eserler ise tiyatro ve oyun alanında Afife Anjelik, Atala Yahut Amerikan Vahşileri, Çok Bilen Çok Yanılır, Vuslat eserleri bulunmaktadır.
Şiirde ise, Zemzeme (3 cilt), Nağme-i Seher, Tefekkür, Pejmürde, Yadigâr-ı Şebap ve Nijad Ekrem (2 cilt, anılarla birlikte)’dir.
Roman alanında ise Araba Sevdası ve Muhsin Bey eserleri bulunmaktadır.
Düzyazı ve İnceleme alanındaki eserleri Talim-i Edebiyat, Takdir-i Elhan, Kudemaden Birkaç Şair ve son olarak da Takrizat adlı eserleri onun edebiyata dair görüşleri içeren en önemli eserleridir.