Safeviler kimdir?
Yaklaşık 400 yıldır parçalanmış durumdaki İran’ı birleştirmiş ve Şiilik’i resmi mezhep yapmışlardır. Safevi adı, hanedanın kurucusu Şah İsmail’in atası Şeyh Safiyeddin’den gelir. Şeyh Safiyeddi’nin kurduğu safeviye tarikatı özellikle Batı İran’da ve Azerbeycan’da yayılmıştı. İran 14.yüzyıl ortalarında İlhanlılar’ın dağılmasından sonra Celayirliler, Muzafferiler ve horosan Serbedarileri arasında parçalanmıştı.14. yüzyıl sonundaki Timur istilası ülkeyi bütünüyle sarsmış,15.yüzyıl boyunca Batı iran Önce Karakoyunlular’ın , sonra Akkoyunlular’ın, Doğu İran ise Timurlular’ın elinde kalmıştı.
Şah İsmail’in Babası Şeyh Haydar Batı İran’daki Akkoyunlu egemenliğine karşı savaşırken ölünce , Safeviye tarikatının ileri gelenleri İsmail’i Ceylan’a götürerek orada yetiştirdiler. Safeviye tarikatına bağlı olanlar bir yandan da Azerbaycan, Batı İran ve Doğu Anadolu’da yoğun bir propaganda etkinliğine girişerek binlerce yandaş topladılar ve bunlardan askeri birlikler oluşturdular. 1501’de ortaya çıkan Şah İsmail, Akkoyunlular’dan Tebriz’i alarak kendini Azerbaycan şahı ilan etti. Akkoyunluların iyice zayıfladığını görerek ertesi yıl da İran şahı sanını aldı. 1502-1510 arasında İran’ın büyük bölümünü denetimi altına alan Şah İsmail, Musul ve Bağdat’ı da ele geçirdi. 1510’da doğudaki Özbekler’i de kuzeye sürerek sınırlarını daha güvenli kıldı.
Öte yandan Safeviler’in Anadolu’da yıllardan beri sürdürdükleri propaganda etkinliği Osmanlı devleti’ni tedirgin ediyordu.1512’de padişah olan Yavuz Sultan Selim bu eylemlere son vermek ve doğu sınırını güvence altına almak amacıyla 1514’te sefere çıktı. İki taraf arasında Çaldıran’da yapılan savaşta Şah İsmail ağır bir yenilgiye uğradı. Yavuz Sultan Selim Safeviler’in başkenti Tebriz’e kadar ilerledi.Safeviler batıdaki topraklarının bir bölümünü Osmanlılara bırakmak zorunda kaldılar. Bu topraklar 200 yıldan fazla süren Osmanlı-İran savaşları boyunca sık sık el değiştirdi.
Tebriz’in Osmalılar’ın eline geçmesi üzerine Isfahan’ı başkent edinen Şah İsmail bundan sonra Gürcistan’a küçük çaplı seferler düzenledi, doğudaki Özbekler’le savaştı. Bir yandan da devlet örgütlenmesini geliştirip güçlendirmeye çalıştı. Şah İsmail’in 1524’te ölmesinden sonra başa geçen oğlu I.Tahmasp döneminde de Safeviler, Osmanlılar ve Özbekler’le savaştılar. Kanuni Sultan Süleyman 1535’te Bağdat’ı Safeviler’den aldı. Irak’ın tümü ve Azerbaycan’ın bir bölümü daha Osmanlılar’ın eline geçti. Ama sınırdaki çatışmalar aralıklarla sürüp gitti.Tahmasp , kendisine baş kaldıran kardeşi Elkas Mirza’nın Osmanlı Devletine sığınması üzerine Doğu Anadoluya girince Kanuni Sultan Süleyman 1548’de yeniden İran’a sefere çıktı. Tahmasp’ın birliklerini yenerek Tebriz’e kadar ilerledi. Elkas Mirza da Osmanlıların desteğiyle Bağdat’tan harekete geçerek Hemedan, Kaşan ve Isfahan’ı yağmaladı. Ama Osmanlı Ordusunun dönmesinden sonra Tahmasp yeniden Doğu Anadolu’ya saldırarak Ahlat’a kadar ilerledi. Bu gelişme üzerine Kanuni Sultan Süleyman 1553’te üçüncü kez İran’a sefere çıktı. Revan, Nahcivan ve Karabağ’ı ele geçirerek geri döndü. Osmanlılar karşısında da birbiri ardınca uğradığı yenilgiler üzerine Tahmasp barış önerisinde bulundu. 1555’te imzalanan Amasya Antlaşması ile Safeviler Azerbaycan ve Irak’taki Osmanlı egemenliğini kabul ettiler. Tahmasp hükümdarlığının sonuna kadar bu anlaşmayı bozmamakla birlikte Avrupa Devletleriyle ilişki kurarak anları Osmanlı Devleti’ne karşı kışkırtmaya çalıştı.
Tahmasp’ın ölmesinden sonra başa geçen hükümdarlar içinde en önemlisi I.Abbastır. Orduyu yeniden düzenleyen I. Abbas 1603’ten başlayarak Osmanlıların eline geçen toprakları geri aldığı gibi Bağdat’ı da ele geçirdi. I. Abbas’tan sonra yönetim eski gücünü kaybetmiştir.
Afganişstan valisi ve Kandehar Gılzaileri lideri Mahmud 1722 yılında İran’ın büyük bir bölümünü ele geçirmiştir. Safevi tahtına göstermelik bir hükümdar çıkarmıştır. Bu gelişmeler üzerine Kuzey Horasan’a yerleşmiş bir Türk hanedanı olan Afşarların lideri Nadir, Afganlıları İran’dan çıkarmış ve 1736 yılınsa Safevi devletini ortadan kaldırmıştır.