Selefiye nedir?
Selefîyye veya Selefîlik, temelleri İbn-i Teymiye tarafından atılan İslam Dini İtikadı mezheplerinden biridir. Selef halefin tersi olup tarihsel olarak önde olanlar anlamına gelmektedir. Selef, önceki demektir. Selef-i salihinin yolunda bulunan Müslümanlara “Ehl-i sünnet” denir.
Selefîyye, dinde selef olarak kabul edilen kişilere hiçbir değişiklik yapmadan tâbi olmayı esas almaktadır.
Eş’ârîlik ve Mâtûridîlik kurulana dek Sünni Müslümanlar itikadı bakımdan Selefîyye’ye bağlı kabul edilmiştir. Müslümanlar arasında mezheplerin kurulduğu 8. ve 9. asırların öncesinde yaşamış olan sahabe ve tabiin gibi Müslümanlar “Selef-i Salihin” kabul edilmiş olup doğru yolda olduklarına inanılmıştır. İslam tarihindeki en eski dini hareketlerden biri olan Selefi gelenek; Ehl-i sünnet-i hassa, Ehl-i Hadis,Ashabu’l-Hadis gibi isimlerle de anılmıştır. Selefi gelenek hadisçilerin temsil etmiş olduğu bir ekol olması, aklı öncelemekten kaçınması, katı nakilci tavrı, kıyas ve re’y gibi metodlara itîbar etmemesi ile farklılaşır. Bu noktada İslam dünyasının önemli şehirlerinden Kûfe’de başlayıp Irak’ta kurumsallaşan rey ekolünden farklılaşmaktadır. Hanbeliliğin de kurucusu imam Ahmed bin Hanbel ile ilk devresini yaşamış olan Selefilik, Harranlı İbn-i Teymiyye ile ikinci aşamasını geçirdi. Günümüzde de devam eden üçüncü kuşağın öncüsü, 18. asrın başlarında doğmuş olan Muhammed bin Abdülvahhab’dır. Selefiyye sözcüğü günümüzde çoğu kez Hanbeli ekolünden Muhammed bin Abdülvahhab’ın öğretilerini benimseyen ve İslam Coğrafyası’nda karşıtları tarafından yaygın olarak Vehhâbîlik olarak tanımlanan inanç sistemine mensup kişileri tanımlamak için kullanılmaktadır.
Ehl-i sünnet itikadından ayrılan bazı din adamları Selefiye adını verdikleri yol tutmuşlardır. Bunun itikadda mezhep olduğunu söyleyip, kitaplarında dahi yazmışlardır. Halbuki İslamiyet’te Selefiye mezhebi diye bir mezhep yoktur. Ehl-i sünnet âlimleri böyle bir şey bildirmemiş olup kitaplarında da yazmamışlardır.
İslamiyet’te Selef-i salihin mezhebi, yani Ehl-i sünnet mezhebi vardır. Selef-i salihin; hadis-i şerif ile methedilen, ilk iki asrın Müslümanlarıdır. Selef-i salihin, Eshab-ı kiram ve Tabiine verilmiş olan isimdir. Bu şerefli insanların itikadına Ehl-i sünnet vel-cemaat mezhebi adı verilmiştir. Bu mezhep, iman, inanç mezhebidir. Eshab-ı kiramın ve Tabiin-i i’zamın imanları hep aynıdır, inançları arasında hiçbir fark bulunmamaktadır.
Selefîyye itîkâdî konulara aklın karıştırılması konusunda Mu’tezile mezhebinin zıttıdır. Mu’tezile mezhebi aklı ilk sıraya koymakla birlikte akıl ile naklin çeliştiği durumlarda aklı kullanmaktadır. Selefiyye mezhebi ise itîkâdî konularda akla yer vermeyip, yalnızca nakil (Kur’an ve Sünnet) ile hareket eder. Selefîyye mezhebi, akıl ve nakil konusunda mutlak nakle inanır ve aklı sahih nakle tâbi görür. İman esasları ile ilgili konularda sadece Kur’an ve Sünnetteki açıklamalar ile yetinip bunları aynen kabul etmektedir.
Bu görüşü benimseyenler kendilerinin haklı yolda olduklarına gençleri inandırmak amacıyla, bir hile ortaya çıkardılar. İbni Teymiye’nin bid’atlerini, yanlış düşüncelerini haklı göstererek, gençleri onun yoluna sürüklemek amacıyla Selef-i salihine Selefiye ismini vermişlerdir. Selef-i salihinin halefleri olan İslam âlimlerine felsefe ve bid’at lekelerini bulaştırmışlardır. İbni Teymiye’yi Selefiyeyi tekrar canlandıran bir kahraman olarak ortaya koymuşlar. Her Müslüman iyi bilmelidir ki, İslamiyet’te Selefiye mezhebi diye bir şey kesinlikle yoktur. İslamiyet’te yalnız Selef-i salihin mezhebi vardır. Selefilik, vehhabiliğin kamufle adıdır. Suudi Arabistan’da başlayıp, özellikle Avrupa ve günümüzde Türkiye’ye kadar gelen Vehhabilik akımı, bu ismin tepki çekmesinden dolayı son yıllarda kendilerini Selefiler olarak tanıtarak, Ehli Sünnet Müslümanları kandırmaya devam ediyorlar.
Zaman gazetesi yazarlarından Ali Bulaç bir yazısında Selefilik’i üç ana gruba ayırmıştır:
a) Usuli Selefilik
b) Davetçi Selefilik
c) Cihadi Selefilik