Şemseddin Sami kimdir?
Şemsettin Sami, birinci dönem tanzimat edebiyatı yazarlarından ve birçok alanda ilklere imza atmış bir yazardır. Arnavut asıllı bir Türk yazar ve edebiyatçısı olan Şemsettin Sami , en cok ansiklopedi ve sözlük alanında yazdığı eserlerle bilinir. Bunlardan ilk olarak Türk alfebesi ile yazılan ilk Türkçe roman olan Taaşşukat-ı Talat ve Fitnat eserini 1872 yılında edebiyatımıza kazandırmıştır. 1889 tarinde ise ilk olarak Türkçe olan Kamus-ı Alam adındaki ansiklopediyi, 1901 yılında ise Türkçe bir sözlük olan Kamus-ı Turki`yi kaleme almıştır. Bunların dışında Fransızca bir eser olan Kamus-ı Fransevi ve Arapça olan Kamus-ı Arabi adlı sözlükleri yazarak Türk edebiyat tarihinde ilkleri yapmıştır.
Arnavut alfebesini ilk geliştirenlerdendir. Bunuda abisi Abdül Fraşeri ile Latin ve Yunan harflerini birleştirerek beraber yapmıştır. Ayrıca 1886 tarihinde Arnavutçabir gramer kitabı yazmışlardır. Ailesinden kardeşi de Naim Fraşeri Arnavut milli şiirinin kurucusu olarak kabul edilmektedir.
Şemsettin Sami, Güney Arnavutlukta Berat’a yakın olan 1850 tarihinde Fraşer kasabasında dünyaya gelmiştir. Babası Tımar sahibi olan Halid Bey’in oğludur. Beş kardeşi olan Şemsettin Sami’nin diğer iki kardeşi de Arnavutluk tarihte önemli şeylere imza atmışlardır.
Şemsettin Sami, eğitiminin ortaöğretim kısmını günümüzde Yunanistan sınırları içerisinde kalan Yanyada bulunan ve aynı zamanda çok ünlü bir okul olan Zosimea lisesinde yapmıştır. Eğitimi sırasında Fransızca, italyanca, eski ve yeni Yunanca dillerini öğrenmesi yanında bunlara ek olarak da Arapça, Farsça ve Türkçe dillerini güzel bir şekilde öğrenmiştir.
Ailesi bektaşi tarikatına üye olduğu için kendisi de adet olarak bu tekkeye devam etmiştir. Daha sonra kısa bir süre Yanya mektubi kaleminde çalışmış ondan sonra 1871 tarihinde istanbula gelerek mabuat kalemin de memur olarak göreve başlamıştır. Bu dönem içerisinde memurluk yaparken yazdığı ilk eser olan Taaşuku Talat ve Fittnat adlı romanını 1872 ve 1873 tarihleri arasında yayınlanmaya başlamıştır. 1874 tarihinde ihtiyar onbaşı isminde fransızca tercüme ettiği trajedi ismindeki iki eseri sahnede oynatarak büyük bir başarı kazanmış ve daha sonra bunun üzerine arnavut soruları ele alan Besa adlı tiyatro oyunu Gedikpaşa tiyatrosunda sahneye koyarak oynamıştır.
Ayrıca Şemsettin Sami, 1876 yılında Mihran Efendi Nakkaşyan’ında beraber Sabah gazetesi ismindeki bir gazeteyi yayınlamaya başlamışlardır. Bu gazete çok kısa bir zaman içerisinde türk basını tarafından çok okunmaya başlamış görülmemiş bir traja kavuşmuştur. 1 yıl sonra kısa bir süre için Rodos valisi mühürdarlığını yapmıştır. Bu görevden döndükten sonra daha yoğun olarak Arnavut konuları ile ilgilenir ve abisi Abdül Feraşin ile birlikte Arnavut ittihadı hareketini destekler. Bu dönem içerisinde ortaya çıkan Arnavutluğun Osmanlı devletinden ayrılması fikrine de karşı çıkar ve bunun üzerine Sultan Abdulhamit Han’ın isteği üzerine saraya Teftiş-i Askeri komisyonunun katipliğine getirilir. Bu göreve getirdikten sonra maddi noktada büyük sıkıntıları giderildiği için yazdığı kitapları üzerinde çalışma imkanı bulur. Böylece bu yazdığı eserlerini daha rahat yayınlama imkanı ortaya çıkar. Görevde bulunduğu yıllar içerisinde Viktor Hugo’nun sefiller adlı romanını, Daniel Defoe’dan Robenson Kruzo adlı romanları türkçeye çevirir. Edebiyatımıza kazandırdığı eserlerinden olan Fransızca-Türkçe Kamus-ı Fransevi yayınlar. bu yazdığını esere çok memnun olan ikinci Abdülhamit Han kendisine iftihar madalyası tevcih eder. Daha sonra tam olarak dokuz yıl süren altı cilt büyüklüğünde dev bir eseri olan ve yayınladığı Kamus-ül A’lam isimli kaleme alması sayesinde ülkede en popüler bir yazar haline gelir.
Bundan sonra bu yaşadığı dönemlerde, 1903 tarihine kadar ortaya çıkardığı diğer eserleri yazdığı yayınları yayımlayarak geçirmiş ciddi çalışmalar ortaya çıkarmış ve önemli araştırmalar yapmıştır. 1904 tarihinde Ortaçağ Kıpçakçası adlı eseri daha bitiremedim 18 haziran 1904 tarihinde Erenköy’deki evinde vefat etmiştir.
Şemsettin Sami en önemli özelliğinden birisi de modern tarzda Türk milliyetçiliğinin ilk bazı yönlerini ortaya çıkarak ve bunun en ilginç tarzı olan Osmanlıcılığın en önemli temsilcilerinden biri olmuştur. Kendisi Arnavut olduğu halde Osmanlı devletinin güçlenmesinin ehemmiyetle üzerinde durmuş ve kendisi Türkçe dilinin incelemesi, geliştirilmesi öğretilmesi alanlarında, bulunduğu asırda en çok emek veren ve çalışma yapan birisi haline gelmiştir.
Roman alanında edebiyatımıza kazandırdığı ünlü eseri, 1873 tarihinde Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat,
Oyun alanında ise, Besa yahut Ahde Vefa (1874), Seydi Yahya (1875)
Gâve (1876), Mezalim-i Endülüs ve Vicdan eserleridir. Fakat son iki eseri basılmamıştır.
Çeviri alanında ise önemli eser bırakmış. Bunlar Florian, Galatée, Dumanoir- d’Ennery, İhtiyar Onbaşı ve Eş’ar-ı Müntehabeleri (Ali bin Ebu Talib’e atfedilen Divan’dan çeviriler)
Dilbilgisi Kitapları üzerinde çalışmaları neticesinde yazdığı eserler; Usul-i Tenkit ve Tertib, modern bir Türkçe gramer olan Nev’usul Sarf-ı Turki, Yeni Usul Elifba-yı Turki, yeni bir usul ile yazdığı Arapça ders kitabı Usul-i Cedid-i Kavaid-i Arabiye ve son olarakta Tatbikat-ı Arabiye adlı eserlerdir.