Şey Said isyanı nedir?
Elazığ’ ın Palu ilçesinde 1865 yılında doğan Şeyh Said efendi Medrese eğitimi almış olup, babası Şeyh Mahmut’un ölümünden hemen sonra şeyh olmuştur. Nakşibendi tarikatına mensup biriydi. Palu’dan ayrılıp Erzurum’ un Hınıs ilçesine yerleşip, kısmen ticaret uğraşmış ve kısmen de medrese eğitiminde öğrenci yetiştirmekle meşgul olmuştur.
13 Şubat 1925 tarihinde Diyarbakır’ın Eğil ilçesine bağlı olan Piran köyünde başlamış ve Diyarbakır, Bingöl, Elazığ bölgelerine kapsayarak hızla yayılmıştır. Bölgede hemen hemen bir ay boyunca sıkıyönetim ilanına sebep olmuştur.
İsyanın temel iki sebebi üzerinde duruluyor . Bunlardan birincisi , gerek yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti ve onunla birlikte yapılan inkılaplarına karşı ve gerekse hilafetin geri getirilmesine yönelik Vahdettin ve taraftarlarının çabaları ile ortaya konan Kürt milliyetçiliğidir . İkinci sebep ise yine bu döneme denk gelen Musul sorununda başarılı olmak isteyen İngiltere’nin Türkiye içinde isyanlar ve kargaşa çıkararak, Türkiye’yi istikrar bulmamış ve temleri sağlam olmayan bir ülke olarak dünyaya tanıtmak ve böylece Türkiye’nin yakın doğu bölgesinde kendi aleyhine bir durum yaratmasının önüne geçmek için bu isyanı körüklemesi yani kışkırtmasıdır.
İsyanın başlangıcında, Ali Fethi Okyar Hükümeti isyanı tam olarak değerlendirememiş bölgesel ve kolay bastırılacak bir olay olarak görmüştür. Fakat isyanın büyük bir hızla yayılması; Diyarbakır, Elazığ ve Genç vilayetlerini kapsaması ve genişlemeye başlamasından ötürü hükümet hemen bir ay boyunca bölgede sıkıyönetim ilan etmiştir. Bu ayaklanma, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ni tehdit eden, inkılaplara karşı çıkarılmış olan ve ülkenin gelişmesini engellemeye yönelik bir isyandır. O dönemde Bükreş’te toplanmış olan Hilafet Kongresinde Vahdettin taraftarları Türkiye’de gerek suikastlar düzenlemek ve gerekse ve isyan çıkarmaya çalışarak karşı ihtilale teşebbüs kararı almışlardı ve bunu hayata geçirmeye uğraşmışlardır. Bunu yapmakla görevli olan ihtilal komitesi ülke içinde gizli olarak beyannameler dağıtıp, gezici hocalar ve seyyar satıcılar eliyle inkılapları hamlelerini kötülüyorlarmış.
Şeyh Sait olayının İngilizlerle de ilgisi olduğu iddia edilmiştir. Lozan’da çözülemeyen Musul meselesinin 1924 yılında İstanbul’da toplanan İngiliz Konferansının sonuç vermemesi üzerine, Milletler Cemiyeti’ne götürülmesi zorunluluk haline gelmişti. İngiltere bir yandan Musul halkının Türkiye ile birleşmek isteğini önlemeye çalışırken, diğer yandan da Türkiye’nin içinde, isyan ve kargaşalık çıkararak Türkiye’nin siyasal istikrarını bozmaya yönelik çalışmalar yürütüyordu. Bu dönemde kurulmuş olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, kısa bir zaman içinde padişah taraftarı şeriatçı ne kadar muhalif varsa hepsini içine dahil etmişti. Sıkı ve sert tedbirler alınması mecburiyeti ile Ali Fethi Bey (Okyar) Başbakanlık görevinden istifa etmiş yeni hükümet İsmet Paşa tarafından kurulmuştu. Güvenoyu almakta zorlanmayan yeni hükümetin ilk işi, biri Ankara’da diğeri isyan bölgesinde olmak üzere iki tane İstiklal Mahkemesi kurulması hakkındaki kanunu ve isyan karşısında hükümete geniş yetkiler veren Takrir-i Sükun Kanununu TBMM’nden çıkarmak olmuştur.
Botan, Mistan ve Mıhellemiler aşiretlerinin desteğini aldıktan hemen sonra Genç ve Çapakçur (bugünkü Bingöl) üzerinden Diyarbakır’a gitmiştir. Maden, Siverek ve Ergani’yi işgal etmiştir. Başka bir ayaklanma daVarto üzerinden Muş’a doğru hareket etmiştir. Varto’yu ele geçiren isyancılar, Murat Köprüsü yakınlarında yenilgiye uğratıldı ve Varto’ya geri çekilme¬leri sağlandı. 21 Şubat’ta gelişmeler üzerine hükümet doğu vilayetlerinde sıkıyönetim ilan etmesini sağladı.. 23 Şubat’ta ayaklanmacıların üzerine gönderilen kuvvetler Şeyh Sait karşısında direnemeyip Diyarbakır’a çekilmek zorunda kaldılar. Ertesi gün başka bir ayaklanma kolu Elazığ’a girip kısa süre de olsa burayı denetim altına aldı. Elazığ isyancılar tarafından birkaç gün boyunca yağmalandı.
Planlı olarak yapılan askeri harekat neticesinde isyancılar mağlup edilmiş ve elebaşları hemen yakalanmıştır. Sonuç olarak, Şeyh Sait de dahil olmak üzere isyanda rol oynayan bütün elebaşılar idama mahkum edilmiş ve hüküm derhal yerine getirilmiştir.