Şeyhülislam nedir?
1424 yılından başlayarak 1922 yılına kadar devam eden bir makam olarak Şeyhülislam kısaca, İslam dini ile ilgili konularda en yüksek yetkiye sahip kişidir. İslam dinini ilgilendiren her konuda en bilgili kişi olarak kabul edilen Şeyhülislam, sahip olduğu yetki ile tüm Müslüman alemine İslam diniyle ilgili konularda yol gösterirdi. 1424 yılında Molla Fenari ile başlayan Şeyhülislamlık görevi, son Osmanlı Şeyhülislamı olan Nuri Efendi’ye kadar geçen 498 yıl boyunca toplam 131 farklı kişi tarafından sürdürülmüştür. Günümüzde Türkiye Cumhuriyeti bünyesinde görev yapan Diyanet İşleri Başkanlığı olarak da kabul edilebilecek olan Şeyhülislamlık, gerekli konularda fetva vererek tüm İslam aleminin sorularına cevap bulmasını sağlamıştır.
İslam dünyasında gerekli olduğunda birçok konuda görüş açıklayan Şeyhülislam, İslami konular ile ilgili yorumları sayesinde Müslümanların aydınlanmasına yardımcı olurdu. Osmanlı Devleti bünyesinde bir devlet görevlisi olarak hizmet veren Şeyhülislam, İslam dini konusunda en yetkili merciiydi. Osman Dönemi boyunca görev yapan Şeyhülislamların yaptığı açıklamalar fetva olarak isimlendirilir ve bu fetvalar birer kanun hükmü taşırdı. Cumhuriyet Dönemi öncesinde 1920 yılında kurulan Ankara Meclisi’nde bir bakanlık olarak temsil edilen Şeyhülislamlık, Cumhuriyetin ilan edilmesinin ardından kaldırılmıştır. 1924 yılında laiklik ilkesi kapsamında bir bakanlık olmaktan çıkarılan bu merci daha sonra yerini Diyanet İşleri Başkanlığı’na bırakmıştır.
Neredeyse 500 yıl boyunca görev yapan topla 131 Şeyhülislam arasında sadece 9 tanesi Türk asıllı olmadığı kabul edilir. Ancak bu 9 Şeyhülislam arasında Arnavut, Boşnak, Çerkez ve Gürcü asıllı kişiler olduğundan, bazıları bu etnik kökenlerin de Türk olarak kabul edilebileceğini söylemektedir. Hukukçulardan şairlere, bestekarlardan hattatlara, şairlerden bilim insanlarına oldukça geniş bir yelpazeye yayılan Şeyhülislamlar, farklı bölgelerden ve farklı meslek gruplarından çıkmaktaydı. Osmanlı Devlet Hukuku açısından büyük bir değere sahip olan Şeyhülislamlık makamı, arkasında bıraktığı eserler ile tarih ve İslam dini açısından da yararlı olmuştur.
Osmanlı Devleti bünyesinde görev yapan yüksek makamlı devlet memurları için çoğu zaman bir eğitim kıstası yokken, Şeyhülislamlık için muhakkak yüksek medrese eğitimi gerekirdi. Şeyhülislamlık dışında müderrislik, müftülük ve hatta kadılık yapmak için dahi medrese eğitiminin şart koşulması, Osmanlı tarafından bu konuya büyük özen gösterildiğinin nişanesidir. Şeyhülislamlık makamına büyük önem veren Osmanlı Devleti, bu makamı temsil edecek olan kişilerin en yüksek derecede eğitim almasını şart koşmaktaydı. İlmiye sınıfının başı kabul edilen Şeyhülislam, İslam dini konusunda her konuda üst derecede bilgi sahibi olduğu gibi ilim konusunda da bilgiliydi. Nadir olarak Anadolu kazaskerlerinden de Şeyhülislam çıksa da, genel olarak bu makama Rumeli Kazaskerliğinden sonra terfi edilmekteydi. Ancak Kanuni Sultan Süleyman zamanında Şeyhülislam olmak için bu tür bir şart bulunmamaktaydı.