Sözleşmelerin geçerlilik unsurları nelerdir?
Sözleşmeler belirli bir geçerlilik unsurlarına göre düzenlenmelidir. Bu düzenlemelere uymayan sözleşmeler “mutlak butlan” yani “yok hükmünde” kabul edilir ve hiçbir hak iddia edilemez.
Sözleşmelerde geçerlilik unsurları;
• Sözleşme Ehliyeti; hukuken belirli bir yaşa gelen ve yaşam olgunluğuna ulaşan kişilerin karşılıklı yapmış olduğu sözleşmelerin geçerliliği anlamını taşımaktadır. Sözleşmeler, karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarından doğan bir borç düzenlemeleri olduğuna göre, sözleşmelerinde geçerli olması, hüküm ve sonuç doğurabilmesi için, tarafların belli bir yaş ve yaşam olgunluğuna sahip olmak gerekir.
Her şeyden önce sözleşme ehliyetinin ana şartı ayırtım gücüne sahip olmaktır. İyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı ayırma gücüne sahip ergin ve kısıtlanmamış kişiler tam ehliyete sahiptir. Bu kişiler sözleşme düzenleyebilir. Fakat ayırdım gücüne sahip ancak ergin olmayan kişiler, sınırlı ehliyetsizdir. Bu kişilerin kurduğu sözleşmeler yasal temsilcilerinin onayına kadar tek taraflı bağlamazlık hükümlerince askıda bekler. Tarafların sahip olması gereken ehliyet, sözleşmelerin kurulduğu andaki ehliyettir. Bu sebepten dolayı, sözleşme kurulduğu anda ehliyete sahip olan tarafların, daha sonra ehliyetlerini kaybetmesi sözleşmeleri geçersiz kılmaz.
• Hukuka ve ahlaka aykırı olmama; irade özgürlüğü hükümleri uyarınca, taraflar istedikleri konuda ve diledikleri şekilde sözleşme yapmakta serbesttir. Yalnız buradaki özgürlük, hukuk düzeni tarafından sınırlandırılmıştır. Borçlar kanunumuz bu konuya açıklık getirmiştir. Kanunda “ kanunun emredici hükümlerine, ahlaka ve kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.” İfadesi yer almaktadır. Kanun koyucunun emredici kural koymaktaki amacı, kamu düzenini sağlamak ve hukuk düzeni çerçevesinde doğacak karışıklığı engellemektir.
Kişilik haklarına aykırı, vücut sağlığı, beden bütünlüğü, özel hayat, özgürlük, şeref ve haysiyet gibi haklar, kişilik haklarıdır. İçkimse kendi rızası olsa dahi kişilik haklarından vazgeçemez, hukuka ve ahlaka aykırı olarak sınırlandıramaz. Bu nedenle, kişilik ve fiil ehliyetlerinden kısmen veya tamamen vazgeçmeleri sonucunu doğuran tüm sözleşmeler kesin hükümsüz sayılacaktır. Sözleşmeler hukukuna göre ahlaka aykırılık, sözleşme sonucunun ahlaka aykırı bir olay doğurması veya sözleşmede güdülen amacın ahlaka aykırı olması anlamına gelir. Ancak sözleşmenin genel ahlak kurallarına göre geçersiz olması için, ya sözleşme taraflarının bu amacı gütmesi ya da en azından bir tarafın güttüğü amacı, karşı tarafına bilmesi gerekmektedir.
• İmkânsız olmama; sözleşmeler kanunundaki imkânsızlık, sözleşmelerin kurulduğu andaki yani başlangıçtaki imkânsızlıktır. Sözleşmelerin konusu, imkânsız bir davranışa yönelik olmamalıdır. İmkânları olmayan biri, sözleşme zamanında edimini ifa etmenin mümkün olunmayacağı biliniyorsa, burada baştan imkânsızlık söz konusudur. Burada önemli olan, sözleşme anındaki değil, zamanı geldiğinde mümkün hale geleceği düşüncesine göre yapılan sözleşmeler geçerlidir. Fakat yine de, baştan imkânsız olan bir sözleşme, sonradan şartlar değişse ve mümkün hale gelse bile geçerlilik kazanmaz.
Bir sözleşmenin geçerliliğine etki eden imkânsızlık aynı zamanda, objektif özellikte olmalıdır. Yani, bir kimsenin edimini ifa etmesi mümkün bulunmuyorsa, yani borcunu ödemenin mümkün olmaması durumunda, objektif imkânsızlık söz konudur. Taraflardan birinin objektif olarak imkânsız olduğunu bildiği halde, karşı tarafa bunu belirtmeden imzaladığı sözleşme yüzünden, karşı tarafın bundan dolayı uğrayacağı zararı ödemekle yükümlüdür. Ancak bu durum yine de sözleşmenin geçerli olduğu anlamına gelmez. Borçlar kanununda bu konuda hüküm olmamasına karşın, borçlunun kusuru halinde karşı tarafa uğratılacak zararlar, “culpa in contrahendo” hükümleri çerçevesinde karşılanması gerektiği kabul edilmektedir.