Split neresidir?
Dalmaçya bölgesinde hem idari merkez, hem de en büyük şehir olan Split, burada küçük bir yarımada üzerinde yer almaktadır. Hırvatistan’ın güzel bir şehri olan Split, ülkede Zagreb’den sonra gelen en büyük şehirdir. Doğal ve tarihi yapısıyla 1979 yılında UNESCO Dünya Mirasları içine alınan şehir, Akdeniz kıyılarındaki turistik özelliğiyle bilinmektedir. Şehirde olan 1700 yıllık geçmişi olan Dieklotianus sarayı şehre gelen ziyaretçilerin en fazla rağbet gösterdiği yerlerden birisidir. M.Ö. 7. yüzyılda Grekler tarafından kurulan bu şehrin kaderi Dieklotianus Sarayının yapılmasıyla değişmiştir. Sarayın yapılmasıyla birlikte, Romalıların yaşadığı bu şehir devamlı olarak gelişme içine girmiştir.
Savaş döneminde şehir Yugoslav deniz kuvvetlerinin karargâhı olması yüzünden, ülkedeki iç savaştan çok fazla etkilenmemiştir. Şehrin çevresi surlarla çevrilmiştir. Surlarda yer alan kapılardan içeri girip şehri dolaşma olanağına sahipsiniz. Adriyatik denizi ve Alp dağlarıyla çevrili olan şehrin batısında bulunan Marjan tepesinde olan Kozjak ve Mosor sırtları şehrin kuzey ve kuzeydoğudan gelen esintilere karşı korunmasında etkili olduğundan, şehrin iklimi olumlu olarak etkilenmektedir. Bu nedenle turizm açısından gelişmesi mümkün olmaktadır. Akdeniz’in çiçeği olarak tanımlanan bu şehrin sembolleri Dalmaçyalı cinsi olarak bilinen köpek ve eşektir. Dünyada en sportif şehir unvanına sahip olması da, şehrin yetiştirdiği Hırvat sporcuların elde ettiği başarılardan dolayıdır. Bu şehre gittiğinizde görebileceğiniz yerler arasında;
DİEKLOTİANUS SARAYI: Split şehrinde doğan ve Roma’yı doğu batı diye ilk defa ikiye ayıran, ülkenin yönetimine tetrarşi dönemini getirmiş İmparator Dieklotianus tarafından inşa ettirilen saray, şehre gideceklerin mutlaka görmesi geren önemli tarihi eserler arasındadır. 1700 yıllık geçmişi olan yapının oldukça etkileyici bir görünümü vardır. Şehirde eski şehir denen bölgesinde olan bu saray, şehrin tam ortasında yer almaktadır. Sarayın karşısında kafeler, restoranlar ve marinanın bulunmakta ve sarayın çevresi de evlerle çevrelidir. Eğlence ve dinlenme noktalarının buraya odaklanması sarayın daha çekici hale gelmesine neden olmuştur. 16 kulesiyle, dört giriş kapısının olduğu sarayın imparatorluk daireleri ise güneyde yer almaktadır. Sarayın içini mutlaka gezmenizi tavsiye ederiz. Sarayın en alt bölümleri günümüze kadar değişikliğe uğramadan ulaşmıştır.
ST DOMNİUS KATEDRALİ VE ÇAN KULESİ: Şehirde Dieklotianus sarayının tam karşısında yer alan bu katedralin içindeki çan kulesi şehrin sembolü durumundadır. Özellikle mimari özellikleriyle dikkat çeken yapı, mutlaka ziyaretçiler tarafından gezilmelidir.
ST JEAN KİLİSESİ (JÜPİTER TAPINAĞI): Bu tapınak antik Roma döneminde inşa edilmiş ve St Jean Kilisesi olarak hizmet veriyor. Kare şeklindeki mimarisiyle dikkat çeken bu eser, ihtişamlı görünümüyle ziyaretçilere açıktır. İçinde Mısır’dan getirilmiş olan orijinal sfenksin yer aldığı tapınak oldukça görkemlidir.
ARKEOLOJİK ANITLAR MÜZESİ: 1820 yılında kurulan bu müze, eski şehir denen bölgenin girişinde yer almaktadır. Müzede Yunan, Adriyatik, Roma ve erken Hristiyanlık dönemlerine ait olan çok sayıda eser sergilenmekte ve antik çağa ait olan sikke koleksiyonu da yer almaktadır. Müzenin içinde 30.000 kitabın bulunduğu kütüphane de vardır.
HIRVATİSTAN ARKEOLOJİK ANITLAR MÜZESİ: Bu müzede 7-15. yüzyıllar arasındaki Hırvat kültürü eserleri sergilenmektedir. Bu müze 1893 yılında açılmıştır. 1976 yılında ise bugün bulunduğu yere taşınmıştır. Müzedeki eserler arasında çeşitli silahlar ve mücevher bulunmaktadır. Avrupa’daki kendi kültürünü yansıtabilen en büyük müze olarak tanınan bir müzedir.
SPLİT DENİZ MÜZESİ: Denizcilikle alakalı olan çeşitli ekipmanların, silahların, üniforma ve gemi maketlerinin sergilenmiş olduğu bu müze, bu alana ilgi duyanların ilgi gösterdiği bir yerdir.
MARJAN TEPESİ: Şehri yüksekten seyrederek, kafelerinde güzel saatler geçirebileceğiniz bir yerdir burası. Şehrin batısındaki tepe uzun yürüyüşlerin yapılabildiği, koşu ve bisiklet tutkunu insanların ilgi gösterdiği bir yerdir. 174 metre yüksekliğindeki tepenin güney tarafında Aziz Nicholas kilisesi bulunur. Doğu tarafında ise St Jeronimus kilisesi bulunmaktadır. Bu yapıların dışında buraya inşaat yapı izni verilmez.
HVAR ADASI: Şehirden bu adaya kalkan feribotlarla ulaşım sağlanmaktadır. Ülkede herkesin rağbet ettiği bu ada, doğal güzellikleriyle ve sabahlara kadar süren eğlenceleriyle ilgi çekmektedir. Adadaki balık restoranları ve lavanta kokularıyla sizlerde böyle bir yeri gezdiğinize memnun olacaksınız. Adanın meydanındaki St Stejepan kilisesi 18. yüzyılda tamamlanmıştır. Kilisenin çevresinde restoranlar ve kafeler vardır. Adada en güzel şaraplar üretilmektedir.
BRAC ADASI: Şehrin içinden vapurlarla ulaşacağınız bu ada, oldukça kalabalıktır. Daha çok yaz aylarında çok sayıda ziyaretçi çeken bu adada Bol ve Supetar adlı yerleşim yerlerini görmeniz gerekir. Adadaki taşlar heykeltıraşlara malzeme olarak kullanılmıştır. Taşların yapısal özelliklerinin yumuşak ve parlak olması nedeniyle talep görmektedir. Ayrıca Dieklotianus sarayının yapımı sırasında da bu taşlar kullanılmıştır.