Stetoskop nedir?

Tıp alanında en çok kullanılan ve birçok insan işin doktorluğun simgesi olan stetoskop, vücut içinde farklı bölümlerde gelişen seslerin dış ortamdan dinlenebilmesini sağlayan tıbbi bir cihazdır. Temel olarak üç ana bölümden oluşan stetoskop; diyafram, kulaklık ve tüp adı verilen parçaların bir araya gelmesiyle oluşur. Bazı stetoskop modellerinde ilave olarak “çan” adı verilen bir parça da bulunur. Çan olarak isimlendirilen bu parça, alçak perdedeki seslerin yükseltilmesini sağladığından daha kapsamlı ses analizi yapılmasını sağlar. Stetoskopların tüp kısmının en uç bölümünde bulunan diyafram parçası ise dinlenmek istenen yere temas eden yassı şekildeki parçadır.

Stetoskoplarda sesin dinleyicinin kulağına ulaşmasında görev alan ilk parça olan diyafram, genellikle hastalarda soğukluğu nedeniyle tedirginlik uyandıran metal bir koni olarak bilinir. Diyafram olarak isimlendirilen metal koni şekilli metal parçanın iç bölümünde, dış ortamdan ses almaması için yalıtılmış bir zar bulunmaktadır. Diyaframın koni şeklinde olmasının nedeni, iç bölümde bulunan yalıtılmış zarın aldığı sesleri titreşimlerle daha kolay biçimde üst bölümlere gönderebilmesidir. Hava basıncının kullanıldığı stetoskop cihazlarında, diyaframın hastanın cildine temas ettirilmesi ile alınan ses, diyaframın iç bölümünde bulunan zarın titremesine neden olur. Titreşim haline geçen zar iç bölümde bulunan havaya basınç uygulayarak, bu basıncın tüp boyunca aktarılmasını ve sonunda da dinleyicinin kulağına ulaşmasını sağlar.

Stetoskopların yapı itibarıyla insan kulağına benzer bir çalışma prensibi olduğu söylenebilir. Kulaklık adı verilen parça ile tüpteki havaya uygulanan basıncı dinleyicinin kulağının algılayabileceği aralıklarda iletir ve böylece hekim hastanın vücudundaki organların ve sistemlerin çalışması hakkında fikir elde eder. Aslında çok basit bir çalışma mantığı olan stetoskopun mekanik bir ses yükseltici olduğu da söylenebilir. İnsan kulağını mekanik olarak taklit eden stetoskop, Fransız doktor Rene Laennec tarafından 1826 yılında icat edilmiştir. Fizik alanında yaptığı çalışmalarla çoğu kaynakta fizikçi olarak da adı geçen Laennec, çocukluk yıllarında oynadığı bir oyundan esinlenerek ilk stetoskop prototipini geliştirmiş ve insanların kalp atışlarını duyabildiğini fark etmiştir.

M.Ö. 4. yüzyıl civarında Eski Yunanın en meşhur hekimlerinden biri olan ve günümüzde anısına saygı göstermek için mesleğe başlayan tüm doktorların yeminini ettiği Hipokrat dahi kalp atışlarını dinlemek üzerine çalışmalar yapmıştır. Batı dünyası 17. yüzyıldan itibaren kalpten gelen seslerin kan atışından kaynaklandığını öğrense de, ünlü Müslüman hekim İbn-i Sina, 10. yüzyılda yaptığı çalışmalar ile kalbin kan akışını sağlayan kaslı yapıya sahip bir organ olduğunu ve dışarıdan duyulan seslerin kan akışı ile kalp kaslarının çalışmasından kaynaklandığını belirlemiştir.

Rahnansaika

 

Bir Cevap Yazın