Su kirliliği nedir?
Genel olarak dünya üzerindeki neredeyse tüm havzalarda görülen su kirliliği, suyun kirlenmesi ile zarar gören su havzası etrafındaki doğal yaşamı da etkilemektedir. Okyanuslardan göllere, derelerden denizler ve nehirlere kadar her çeşit su havzasındaki kirlenme, su içerisindeki ekosistemi ve insan hayatını olumsuz yönde etkilemektedir. Her ne kadar günümüz insanı için su kirliliği nedeniyle su havzalarında yaşayan türlerin ardı ardına tamamen yok olması bir sorun olmasa da, ekolojik denge her geçen gün biraz daha bozulmaktadır.
İstisnasız tüm su kirlilikleri su içerisinde yaşayan canlıları olumsuz yönde etkilediği gibi, bu havzaların etrafında yaşayan canlıların ve şüphesiz insanların da büyük oranda etkilenmesine neden olur. Birçok biyolojik topluluğun yok olma nedeni olan su kirliliğinin en büyük nedeni de yine insanlardır. Sanayi devrimi ile birlikte endüstriyel üretimin katlanarak artması insanoğlunun üretim atıklarını daha da hızlı bir şekilde doğaya bırakmasına neden olarak, artan bir hızla dünya sularının kirlenmesini sağlamaktadır.
Sanayi tesislerinde üretim için kullanılan birçok zararlı kimyasal madde üretim ardından hiçbir işlemden geçirilmeden doğrudan su kaynaklarına boşaltılarak, su havzalarının kimyasal içeriğinin biyolojik türler için tehlikeli seviyeye gelmesine neden olur. Aslında insan tüm bu su kirliliğine neden olurken kendisinin de ekolojik denge içinde bir canlı olduğunu gözden kaçırarak, yaşamak için güneş kadar bağımlı olduğu suyu bizzat kendi elleriyle yok etmektedir. Dünyanın farklı bölgelerinde görülen ölüm ve hastalıkların en büyük nedenlerinden biri olan su kirliliği, global ölçekli bir sorun olarak her gün daha da büyümektedir.
Larry West tarafından kaleme alınan “Dünya Su Günü” makalesinde dünya genelinde “her gün 14 bin insanın”, doğrudan ya da dolaylı olarak su kirliliğine bağlı olarak gelişen hastalıklar nedeniyle yaşamını yitirdiği söylenmiştir. Dünyanın en büyük ekonomisi ve bu nedenle en gelişmiş sanayi ülkesi olarak gösterilen Amerika Birleşik Devletleri, yüzde olarak hesaplandığında dünyadaki en geniş kirli su havzasına sahip ülkedir. Buradan karşımıza çıkan tablo, ülkelerin sanayi açısından gelişmesiyle su kirliliğinin daha da arttığıdır. Sonuç olarak bir ülkenin endüstriyel üretiminin ölçeği değil, doğaya gösterdiği özen medeniyet ve gelişmişlik seviyesini göstermektedir.