Sürüngenler nedir?
Sudan karaya geçişi tam manası ile başarmış olan ilk omurgalılar sınıfıdır. Günümüzde varlığını sürdüren sürüngenler dört takıma ayrılmaktadır.
1. Alligator, kayman ve gavyalı da içeren timsahlar
2. Sadece Yeni Zelanda’da bulunan ve keleri andıran garip görünüşlü olan tuataralar
3. Kaplumbağalar
4. Kertenkeleleri de içermekte olan kelerler ve yılanlar
Sürüngenler kutup bölgeleri dışında yeryüzünün hemen hemen her yerine bilhassa sıcak ülkelere yayılmış olan canlılardır. Bunlardan bazıları karada, bazıları tatlı sularda ve bazıları da denizlerde yaşamaktadır.
Uzun çağlar boyunca sürüngenler karada yaşayan tek hayvan grubu idi. Ejderhaları andıran, dev yapılı ama çok küçük beyinli dinozorlar bu hayvanlar arasında yer almaktadır. Dinozorların soyu tükenmiş olmak ile birlikte sürüngenler yaklaşık 6 bin türü ile günümüze ulaşabilmiştir.
Günümüz sürüngenlerinin yanı sıra kuşların ve memelilerin de ilk sürüngenlerden türemiş oldukları bilinmektedir. Kuşlar birçok sürüngenler gibi yumurtlayarak üremektedir. Sürüngenlerinki ile büyük benzerlik taşıyan yumurtalarını koruyucu sert bir kabuk sarmaktadır. Ama bazı sürüngenlerin yumurtası deri gibi yumuşak kabukludur. Bazıları ise memeliler gibi doğurarak üremektedir. Alligator ve bayağı su yılanı bazı türler yumurtalarını çürüyen bitki yığınları ya da gübreye bırakırlar. Bazı sürüngenler ise yumurtalarını kuma gömerek güneşin ısıtıcı etkisinden yararlanır. Pitonlar yumurtalarının çevresine çöreklenmek sureti ile kuluçkaya yatarlar.
Timsah ve kaplumbağa gibi sürüngenlerin yavruları sert yumurta kabuğunu kırabilecek boynuzsu bir çıkıntı ile donanmıştır. Sonradan kaybolan bu yapı genel olarak yavruların burun bölgesinden çıkmaktadır. Sürüngenlerin yavruları ister yumurtadan çıksın ister gelişmiş bir canlı olarak doğmuş olsun larva evresinden geçmez ve bunlar renkleri dışında erişkinlere benzemektedirler.
Tatlı su ya da deniz kaplumbağaları gibi zamanlarını büyük ölçüde suda geçiren sürüngenler bile yaşamları boyunca akciğerlerinin yardımı ile solunum yapar; amfibyumlar gibi soğukkanlı omurgalılardır. Bundan dolayı gövdeleri dış çevre ile yaklaşık aynı sıcaklığa sahiptir.
Bu sınıfın bilimsel adı olan Reptilia sözcüğü Latince’de sürünenler anlamına gelmektedir. Bazı sürüngenler kısa bacakları ile yeri geriye doğru itip yavaş yavaş sürünerek ilerler. Ama kertenkeleler gibi bazılarının hareketleri çok hızlıdır. Yılanlar ve Türkiye’de de yaşamakta olan cam keleri gibi bacaksız keleler gövdelerini dalgalandırarak yer değiştirir. Yılanların bacakları olmasa bile bazıları gövdelerinin gerisinde mahmuz biçiminde çıkıntı oluşturan arka bacak kalıntıları taşır. Deniz kaplumbağalarının bacakları ise yüzmelerini kolaylaştıracak ölçüde genişleyip yassılaşmıştır.
Yılanlar dışında çoğu sürüngenin alt ve üst gözkapakları vardır. Birçoğunun güzünü saydam bir zar ya da ince bir deri katmanı örter. Bazılarının göz kapaklarında küçük delikler bulunur.
Timsahlar uzun yapılı, pullar ya da levhalarla kaplı, dört bacaklı hayvanlardır. Alligatoru ilk bakışta diğer timsahlardan ayırt etmek son derece güçtür. Tümünün de altçenelerinde sağ ve soldaki önden dördüncü dişler daha çok uzamıştır. Alligatorlarda bu dişler ağız kapalı iken görülmez ama diğer timsahlarda belirgin biçimde görülebilir. Timsahların sivrilen gözleri, kulak yarıkları ve burun delikleri yassı ve uzun başlarının en yukarıda kalan noktalarını meydana getirir. Bundan dolayı suya daldıklarında sadece başlarının üstten küçük bir bölümünü suyun dışında tutmaları soluk almalarına çevreyi görmelerine ve sesleri duymalarını sağlar. Güçlü kuyruklarının yardımı ile yüzer, bacaklarını sadece yürürken ya da koşarken kullanırlar. Etçil olan bu hayvanlar büyük ölçüde balık ile beslenir. Tümü yumurtlamak sureti ile ürer. Yumurtaları oval ve sert kabukludur.
Kelerler ve yılanlar en geniş sürüngenler takımını meydana getirir. Kelerlerin 3000 yılanların ise 2700 civarında türleri bulunmaktadır. Zehirli ve bocuklu kelerler ve Komodo ejderi gibi bazı dev yapılı türleri dışında kelerler zararsız canlılardır.