Tanık koruma nedir?

Tanık, suçun işlenmesinden ve başlatılmış olan soruşturma aşamasından başlayarak kovuşturma evresinin sonuna kadar, başka bir deyişle yargılamanın kesin hüküm bağlanmasına kadar, her aşamada çok büyük bir öneme sahiptir.
tanık
Yargılamanın başarılı bir şekilde ve hakkaniyete uygun olarak sonuçlandırılarak, cezai uyuşmazlığın çözümlenmesi, genellikle tanıklarla kurulacak olan ilişkinin şekline bağlıdır. Suçsuzluk karinesi, susma hakkı, kendisini ve yakınlarını suçlayıcı beyanda bulunmaya zorlanamama ilkeleri, başka delillerle ispatı mümkün olmayan durumlarda tanıklarla işbirliğini zorunlu hale getirmektedir.

Tanıkların, yalan beyanda bulunmaları genel olarak ceza kanunlarında suç olarak düzenlenmiştir. Mahkeme tarafından delillerin değerlendirilmesi bakımından, tanıkların sayısının değil, verdikleri bilgilerin ve yaptıkları açıklamaların niteliğini bir anlam taşımaktadır. Tanıklar, dava konusu olay hakkındaki bilgilerini doğru ve eksiksiz olarak anlatmakla yükümlü olduklarından dolayı, bunun gerçekleşmesi için tanıkların birbirlerini etkilememeleri ve yönlendirmemeleri amacıyla her tanığın ayrı ayrı ve dinlenmesi gerektiğini hükme bağlamıştır.

Soruşturma aşaması, delillerin toplandığı ve gizliliğin hakim olduğu, kovuşturma aşaması ise, açıklık ilkesi çerçevesinde bütün tarafların yüzlerine karşı delillerin tartışılıp değerlendirilmesinin yapıldığı bir evredir. Tanıkların birbirleri ya da sanıkla yüzleştirilmeleri kovuşturma aşamasında yapılmaktadır.

Soruşturma aşamasında tanıklar ancak gecikmesinde sakınca olan ya da kimlik belirleme zorunluluğu bulunan durumlarda yüzleştirilebilirler. Kural olarak soruşturma aşamasında yüzleştirme yapılması gerekmiyor. Tanıkların dinlenmesi esnasındaki görüntü ya da sesler kayda alınabilir. Tanıkların dinlenmesi sırasında görüntü ve seslerin kayda alınması zorunluluğu yoktur. Ancak, bazı durumlarda sesli ve görüntülü kayıt zorunluluğu bulunmaktadır.

Tanıklık, tanık açısından karşılıksız bir şekilde yerine getirilmesi gereken bir kamu görevi olduğu gibi, verdiği bilgiler nedeniyle bir zarara uğramasına karşı gerekli bütün tedbirleri almak da devletin sorumluluğunda bulunmaktadır. Devlet, tanık olarak dinlendikten sonra, sırf bu tanıklığı nedeniyle hayat ya da beden bütünlüğü ile mal varlığı tehlikeye düşebilecek olan kişiyi suçlularla baş başa bırakmamalıdır.

Suç ve suçlulukla mücadelenin etkin yöntemlerinden birisi de tanıkların ve dolayısıyla bunların yakınlarının devlet tarafından çeşitli yöntemlerle korunmasıdır. Tanık Koruma, ilk defa Amerika Birleşik Devletleri’nde mafyayla mücadele için geliştirilmiş bir yöntemdir. 1967 yılında mafya çatışmalarının ülkeyi sardığı bir dönemde Amerika Birleşik Devletleri çözümü, mafya içerisindeki kişilerin, konuşturulmasında bulmuştur.

Tanı¬ğın olay sırasındaki olaya tanık olduğu konumu, anatomik ve eği¬tim durumu dev¬let tarafından değiştirilmesi mümkün değildir. Ancak kimlik ve adres bilgileri gizli tutularak, tanıklık yapan kişi ve yakınlarının korun¬ması devlet tarafın¬dan güvence altına alınmaktadır.

Tanıkların mahkemelerde suçlarla ilgili bildiklerini doğru ve eksiksiz ifade etmeleri maddi gerçekliğe ulaşılması bakımından çok önemlidir. Bundan dolayı 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu 05.01.2008 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak 05.07.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

5271 sayılı CMK’ un 58. Maddesi aynen şöyledir;
“Tanık olarak dinlenecek kişilerin kimliklerinin ortaya çıkması kendileri veya yakınları açısından ağır bir tehlike oluşturacaksa; kimliklerinin saklı tutulması için gerekli önlemler alınır. Kimliği saklı tutulan tanık, tanıklık ettiği olayları hangi sebep ve vesile ile öğrenmiş olduğunu açıklamakla yükümlüdür. Kimliğinin saklı tutulması için, tanığa ait kişisel bilgiler, Cumhuriyet savcısı, hakim veya mahkeme tarafından muhafaza edilir.
Hazır bulunanların huzurunda dinlenmesi, tanık için ağır bir tehlike teşkil edecek ve bu tehlike başka türlü önlenemeyecekse ya da maddi gerçeğin ortaya çıkarılması açısından tehlike oluşturacaksa; hakim, hazır bulunma hakkına sahip bulunanlar olmadan da tanığı dinleyebilir. Tanığın dinlenmesi sırasında ses ve görüntülü aktarma yapılır. Soru sorma hakkı saklıdır.

Tanıklık görevinin yapılmasından sonra, kişinin kimliğinin saklı tutulması veya güvenliğinin sağlanması hususunda alınacak önlemler, ilgili kanunda düzenlenir.
İkinci, üçüncü ve dördüncü fıkra hükümleri, ancak bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak uygulanabilir.”

Tehlikenin ağırlığı ve ciddiliği her somut olayın içeriği ve niteliğine göre, yetkili makam ve merciler tarafından özle olarak değerlendirilecektir. Tanık koruma kararının alınmasında, korunan kişi ya da yakınlarının karşı karşıya kaldığı tehlikenin ağırlığı ve ciddiliği, suçun önemi, tanığın yapacağı açıklamalar, alınacak tedbirin maliyeti, tanığın psikolojik durumu ve benzer nitelikteki diğer özellikler de göz önünde bulundurulmaktadır.

5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu aşağıdaki suçlarda uygulanmaktadır:
1. Ağırlaştırılmış müebbet hapis,
2. Müebbet hapis ve
3. Alt sınırı on yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar.
4. Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan
5. Bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen alt sınırı iki yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar ile
6. Terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar.

Bir Cevap Yazın