Tarihi mekan nedir?
Tarihi mekanlar açısından muazzam derece zengin bir coğrafyaya sahip olan ülkemiz, medeniyetlerin beşiği olan Mezopotamya’nın binlerce yıl öncesinde misafiri olmuş onlarca topluma ev sahipliği yapmıştır. Tarihi olayların yaşandığı tüm mekanların bir tarihi mekan olarak kabul edilmesi söz konusu değildir çünkü her insanın yaşadığı olayın kendine göre “tarihi” bir hadise olması mümkündür. Göreceli bir kavrammış gibi görünse de aslında bir bölgenin tarihi bir mekan sayılması için insan topluluklarını ilgilendiren olaylara sahne olması ve belirli bir döneme ait “kültür miraslarına” ev sahipliği yapması gerekir. Binlerce yıl öncesinde bölgede yaşayan insan topluluklarının geride bıraktığı elbiseler, eşyalar, kitabeler ya da mimari yapılar bu bölgenin dönemin kültürüne ışık tutmasını sağlar. Arkeologlar bu kalıntılara bakarak dönemin insanlarının günlük yaşamı, inançları, sosyal davranışları, çalışma şekilleri, mimari becerilerini, moda anlayışlarını, edebiyat sanatındaki gelişmişliklerini ve dil kullanım becerilerini anlayabilirler. Bir döneme ait bu kadar fazla bilgiyi günümüze taşıyan tüm bölgeler, tarihi mekanlar olarak kabul edilir. Ayrıca bölgenin tarihi mekan olması için bu kadar fazla bilgiye ev sahipliği yapması gerekmemekte, sadece tek bir unsur dahi bölgenin tarihi mekan sayılması için yeterli olabilmektedir.
Mezarlıklar dahi tarihi mekanlar olarak tanımlanabilir. Zira mezarların incelenmesiyle birlikte binlerce yıl önce yaşayan bir toplumun ölüm sonrası hayata yani dini inançlarına dair fikir edinilebileceği gibi, kıyafetleri ve bu kıyafetlerin sosyal toplumda ne gibi bir statü ifade ettiğine dair de pek çok bilgiye ulaşılabilir. Mezarlardaki bedenlerin dahi incelenmesiyle onlarca farklı konuda bilgi sahibi olunması söz konusu olduğu için tarihi mekanların en temel özelliğinin “geçmişe bir pencere açmak” olduğu söylenebilir. Geçmişte yaşamış insanların hayatlarının her alanına dair bilgi edinilmesini sağlayabilen tarihi mekanlar, bazen de bir yapının bizzat kendisi olmaktadır. İstanbul’da yer alan günümüzün Ayasofya Müzesi, yakın geçmişin Ayasofya Camisi ve uzak geçmişin de Ayasofya Kilisesi; bugünün metropolü İstanbul’un yüzyıllar içinde ev sahipliği yaptığı toplumlar hakkında pek çok konuda bilgi sahibi olunmasına yardımcı olur. Bu özelliğiyle Ayasofya da tarihi bir mekan olarak kabul edilir.
Tapınak, köprü, saray ve kale gibi mimari yapılar da oldukça önemli tarihi mekanlar olarak kabul edilir. Bu yapılar yüzlerce yıl öncesinde yaşayan insanların günümüze ulaştırdığı kültür mirasları olarak günümüz insanı açısından büyük bir öneme sahip olmakta ve tüm tarihi mekanlar gibi dönem insanına dair pek çok soruya cevap bulunmasını sağlamaktadır. Basit gibi görünen bir mimari yapıda kullanılan harcın dahi incelenmesi, yapının inşa edildiği dönemde bölgede yaşayan insanların mimari konusundaki bilgisi ve kullandığı tekniklere yani dönemin teknolojisine dair fikir edinilmesini sağlayabilmektedir…