Taş devri diyeti nedir?

diyetTaş devrinden günümüze kadar insanların genlerinde ufak tefek değişiklikler olmasına rağmen, çevresel etkiler ve yaşam şartları tüketilen besinleri bazı değişimlere uğratmıştır. Bu değişimlerde son yüzyıllarda kendini daha çok belli etmeye başlamıştır. Bunların arasında, doğal ve sağlıklı olmayan katkı maddesi eklenmiş ve bu şekilde işlenmiş yiyecekler, örneğin kimyasal katkı maddesiyle katılaştırılmış margarinler, mısır, ayçiçeği gibi sıcak presleme işleminden geçen sıvıyağların oldukça fazla tüketilmeye başlanmasıyla tencere yemeklerinde, taze meyve ve sebze tüketiminde büyük ölçüde azalma meydana gelmiştir.

Doğal ve sağlıklı olmayan beslenmeyle gen yapısının etkilenmesi ve bu etkilenmeyle kimyasal reaksiyonlar sağlıklı ve doğal içerikli olmayan yiyeceklerin hepsiyle insan vücudunun baş etme etkisi bulunmamaktadır. Besinlerin ve genlerin arasındaki bu farklılık yüzünden hipertansiyon, ülser, felç, şeker hastalığı, obezite, kalp hastalığı, kanser çeşitleri, romatizma ve müzmin yorgunluk gibi rahatsızlıklar ortaya çıkmaktadır. İnsan sağlığını olumsuz şekilde etkileyen bu rahatsızlıklardan korunmak için, mümkün olduğunca bundan çok öncesine dayanan bir diyetle yani taş devri diyetiyle korunmaya çalışılmalıdır.

Taş devri diyetinde temel unsur

Bu diyetin içeriğinde özellikle zararlı kabul edilen üç beyaz denilen un, şeker ve tuz aynı diğer diyetlerde yapıldığı gibi yasaktır ya da çok az tüketilmesine izin verilir. Her yiyecek doğadaki haline uygun şekilde tüketilmelidir. Bunun dışında gıda tüketiminde sınır bulunmaz ve karnınız doyuncaya kadar yemek tüketebilirsiniz. Fakat çiğ besinler bu diyetin yaklaşık yüzde atmışını oluşturmalıdır.

Etler

Bu besinler kesinlikle yağsız olmayacak ve fazla pişirilmeyecek.

Kırmızı Et: Mümkün olursa hazır yemlerle beslenmeyen ve doğal yollarla beslenen hayvan eti tüketmelisiniz. Bu grupta pastırma, sucuk, kavurma ve benzeri etler serbesttir. Ancak içeriğinde katkı maddeleri olan sosis ve salam tüketilmez.

Beyaz Et: Mümkünse köy tavuğu tercih edilmeli ve diğer kümes, örneğin hindi, ördek, kaz ve benzeri küçükbaş hayvanlar tüketilmelidir.

Sakatat: Kokoreç, karaciğer, işkembe, yürek, böbrek ve uykuluk gibi sakatatlar kırmızı etten daha faydalı olur. Fakat sakatatların hastalıklı olmaması gerekir.

Balık: Bu grupta metal zehirlenmesi sorunuyla karşılaşılmaması için ufak balıklar önerilmez ve aynı şekilde çiftlik balıkları önerilmez.

Yumurta

Herkesin de bildiği gibi yumurta bilinen en iyi ve kaliteli protein kaynağıdır. Bu yüzden mümkünse doğal köy yumurtası tüketilmesi tavsiye edilir. Gün içinde en fazla dört adet tüketilebilir. Tercih ederseniz bir adet çiğ tüketebilirsiniz. Kızartma şeklinde kesinlikle tüketilmemeli, ancak tüketilme zorunluluğunda az miktarda tereyağı, fındık yağı ya da zeytinyağında pişirilmelidir.

Yeşil Yapraklı Sebzeler

Her tür sebze tüketilebilir. Bunlar daha çok çiğ olarak tüketilmelidir. Yaprakları koyu yeşil renkte olan sebzeler, özellikle magnezyum, kalsiyum ve K vitamini bakımından zengindir. İçeriğindeki omega-3 olarak bilinen yağ asidi insanlarda kemik erimesini önlemektedir. Bunların dışında doğal  ve yabani şekilde yetişen ısırgan otu, semizotu, ebegümeci, labada ve kuzukulağı gibi otların arasında özellikle semizotu omega-3 zengini bir besin olarak mutlaka tüketilmelidir.

Sarımsak

Antioksidan açısından en iyi besinlerden birisidir ve hücreler açısından faydaları nedeniyle her gün düzenli olarak 1-2 diş tüketmekte yarar vardır.

Patates

İçeriğinde fazla miktarda şeker barındırdığı için kesinlikle tüketilmemelidir.

Meyveler

Meyvelerin içinde özellikle muz, üzüm ve kayısı gibi çeşitler bol miktarda şeker içerdiğinden sınırlı tüketilmeli. İçeriğinde daha az şeker olan meyveler tüketilebilir. Özellikle kızılcık, yaban mersini ve çilek gibi meyvelerde fazla miktarda antioksidan bulunmaktadır.

Süt ve süt ürünleri

Mümkünse mandıra ve köy sütü tüketilmeli. Bu sütler bulunamazsa günlük pastörize şişe sütü tüketimi uygundur. Homojenize şekilde UHT teknolojisiyle üretilen uzun ömürlü sütler kesinlikle tercih edilmemelidir. Pişerken kaymak tutmayan, kesilmeyen ve ekşimeyen sütler ya da yoğurt doğal olmaz.

Baklagiller

Fasulye, mercimek, bezelye, börülce ve nohut gibi baklagil ürünler beslenmede haftada en az 2-3 defa yer almalıdır. Bu kuru baklagiller pişirilmeden önce 48 saat kadar suda ıslatılmalı ve 12 saat arayla suyu değiştirilmelidir. Pişirilirken kısık ateşte ve olanağınız varsa toprak tencerede pişirilmelidir.

Unlu besinler ve tahıllar

Bu gruptaki besinlerin şeker miktarının yüksek olması ve daha hızlı emilmesi nedeniyle insülin direncini yükselttiği bilinir. Bu yüzden besinlerin içinden beyaz ekmek, makarna, pirinç, bulgur, çavdar ve mısır gibi yiyecekler tüketilmemelidir. Bu tahıllarla yapılan yemekler azaltılmalı ya da hiç tercih edilmemelidir. Taş devri diyetini yapmakta zorlanan kişiler az oranda köy ekmeği, buğday ekmeği, çavdar ekmeği, kepek ve yulaf ekmeği ile bulgurla hazırlanmış besinler tüketebilir.

Bir Cevap Yazın