Tefekkür nedir?

Tefekkür, Arapçada ‘fkr’ mastarından türemiş olan bir sözcüktür. Derin düşünme, işin şuuruna varma, zihni yorma anlamlarına sahiptir.Karşıtı ise, fikirsizlik ve düşüncesizlik demektir. Mısır’ın ünlü alimlerinden Ragıb el-İsfehanî’ye göre; bilinenden ilme varma kuvvetine fikr, bu kuvvetin faaliyetine de tefekkür adı verilir. Tefekkür, İslam dininde son derece önemli bir ibadettir. Tefekkür, günahlarını, mahlukları ve kendini düşünmek Allahü teâlânın yarattığı şeylerden ibret almaktır.
tefekkür
İslam düşüncesi sisteminde tefekkür, zihni bir süreç olarak insanın nasıl bildiğini temellendirmeye yönelik olarak düşünülüyor. Tasavvufta ise iki türlü tefekkürden söz edilmektedir. Biri iman ve tasdikten doğmuş olan istidlal sahiplerinin tefekkürü, diğeri ise Hakk’ı Hakk vasıtası ile gören ashab-ı şuhuda mahsus olan tefekkür. Ebu İsmail Abdullah Muhammed Ensarî, “Bil ki tefekkür, istenileni idrak etmek için basirete dokunulmasıdır.” demiştir. Dolayısıyla tefekkür en değerli ibadet ve Cenab-ı Hakk’a kulu yaklaştırıcı bir araç olarak kabul edilir.

Birçok insanın tefekkür denildiği zaman aklına, “Bir saat tefekkür bir sene nafile ibadetten hayırlıdır.” hadis-i şerifi gelir. ‘Ne kârlı bir ibadet’ düşüncesi ile, yalnızca gökyüzüne bakıp, yıldızları, denizi, ağaçları seyrederek tefekkür etmeye koyulur. Ancak durum bilinen şeklinden çok daha farklılık arzetmektedir
Kâinat, muazzam manaların ifade edildiği muhteşem bir kitap; insan ise, bu kitabın en anlayışlı bir muhatabıdır. Bir arının çiçekten çiçeğe konup bal yapması gibi, insan dahi kâinat kitabının sayfalarında yolculuk ederek, tefekkür balı yapabilir.

Tefekkür, varlıklara Allah adına bakmaktır. Şüphesiz, pencereye bakmakla pencereden bakmak arasında büyük farklılıklar vardır. Pencereye bakanlar sadece lekeleri görür, pencereden bakanlar ise, dünyadaki bütün güzellikleri görür. Tefekkür, mevcudat pencerelerinden Allah’ın isim (Esmaül Hüsna) ve sıfatlarına nazar etmektir. Nasıl bir bayrak, bir bez olmanın ötesinde devletin bağımsızlığını ifade ediyor ve dalgalandığı yerlerin, o devlete ait olduğunu gösteriyorsa,her bir varlık da, Allah’ın varlığını ifade etmektedir.

Tefekkür, dört şekilde gerçekleştirilir:
1- Allahü teâlânın yarattıklarındaki güzellik ve faydaları düşünmek, ona inanıp onu sevmeye neden olur.

2- Onun vaat ettiği sevapları düşünmek, ibadet yapmaya neden olur.

3- Onun bildirdiği azapları düşünmek, ondan korkmaya, kötülük etmemeye, günahtan kaçmayı sağlar.

4- Onun nimetlerine, bütün ihsanlarına karşılık, nefsine uyarak günah işlediğini, gaflet içinde yaşadığını düşünmek, Allah’tan utanmaya neden olur. Allahü teâlâ, yerlerde ve göklerde bulunan yaratıkalrı düşünerek ibret alanları sever.

Âl-i İmran Suresi’nde şöyle buyrulmaktadır: “Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece gündüzün peş peşe gelişinde, akıl sahipleri için ayetler (deliller, ibretler) vardır. Onlar, ayakta iken, otururken ve yanlarına uzandıklarında Allah’ı anarlar ve göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler. ‘Ya Rabbena, Sen bunları boşuna yaratmadın, Seni tenzih ederiz. Bizi cehennem azabından koru.”

Yine Mülk Suresi’nde bu konuyla ilgili şöyle buyrulmaktadır: “Hilkatte abes yoktur. Her şey yerli yerinde yaratılmıştır. Bütün ilimler, yaratılıştaki mükemmelliğin şahididirler. “Çevir gözünü, bir çatlak (kusur) görebilir misin? Sonra, bir daha, bir daha çevir. Sonunda göz, yorgun argın sana geri dönecektir.”

Bazı ünlü alimler tefekkür hakkında şunları ifade etmişlerdir:
1- Beyheki: “Allahü teâlânın yarattıkları üzerinde düşünün, zatı hakkında düşünmeyin!”
2- Deylemi: “Sükûtu tefekkür, bakışı ibret olup çok istiğfar eden kurtuldu.”
3- Vehb bin Münebbih: “Tefekkür, insanı bilgili eder. Bilgili olan da amel eder.”
4- Fudayl bin Iyad : “Tefekkür, iyilik ve kötülüğünü gösteren bir aynadır.
5- Bişr-i Hafi : “Allahü teâlânın azametini düşünen insan, Ona isyan edemez.”
6- İmam-ı Şafii : “Tefekkür zekâyı açar.”
7- Ebu Süleyman Darani: “Dünyayı düşünmek, ahirete perdedir. Ahireti düşünmek, gafletten kurtarıp hikmet konuşturur.”

İnsanlar her fırsatta Allahü teâlânın yarattıklarını mutlaka tefekkür etmelidir. Mesela eline bakmalı ve parmakları olmasaydı, bir şeyi tutup alması ne kadar zor olurdu. Ya da parmakları hiç kıvrılmasaydı işlevini kaybederdi, ellerimiz, gözümüz hiç olmasaydı, gözümüz yüzümüzde değil başka yerde olsaydı, halimiz nasıl olurdu? Gibi bir çok soruyu sormalı insan kendisine ve tefekkür etmeli.

Bir Cevap Yazın