Tekel nedir?

Bir ürünün yapımının ya da bir hizmetin sağlanmasının tek bir kuruluş tarafından gerçekleştirilmesine tekel adı verilmektedir. Daha geniş anlamda tekel ya da monopol az sayıda firmanın (oligopol) bir ürünün toplam üretiminin önemli bir bölümünü üretmesi, dolayısı ile ürünün fiyatını istediği gibi belirleyebilmesi durumudur. Firmaların birbiri ile rekabet etmediği, fiyatların bu rekabet sürecinden etkilenmediği, tersine firmaların fiyatları belirlediği koşullara tekelci piyasa denilmektedir. Tekelci piyasalarda firmalar normalin üstünde tekel karı elde etmektedirler.
11
Tekellerin oluşumunda, devletlerin onlara tanımış olduğu ayrıcalıklar ender bulunan hammadde ya da mineral kaynaklarına sahip olma, belirli bir pazarın talebinin tek büyük bir firma tarafından karşılanabilmesi, bazı büyük firmaların küçük firmaları satın alarak ya da iflasa zorlayarak büyümesi ve pazara egemen olması gibi faktörler sıralanabilir. Tekel gücü üretimin kısılarak fiyatların yükseltilmesini y a da aynı ürünü farklı piyasalarda farklı fiyatlar ile satabilmeyi mümkün kılmaktadır.

Ortaçağda tarım dışı üretimde önemli bir rol oynayan loncaların bir anlamda tekelci bir gücü bulunmaktadır. Şehirlerde loncalara bağlı olarak çalışmak zorunda olan esnaf ve zanaatkarların hangi malı nasıl ve ne kadar üreteceği ile fiyatlar loncalar tarafından belirlenirdi. Loncalar başka şehir ve ülkelerde üretilen malların kendi kentlerinde serbestçe satılmasını engelledikleri yani rekabete izin vermedikleri için tekelci bir konumda idi. Üretimi sınırlı başlayarak Afrika ülkeleri coğrafi keşiflere ve keşfedilen yerlerin sömürgeleştirilmesine (kendilerine bağlanmasına) öncülük eder iken, tekelci ayrıcalıklar vermiş oldukları ticaret şirketlerinden yararlanmışlardır. Bu dönemde devletler ayrıcalıklar tanımış oldukları kendi ticaret şirketlerine, keşfedilen yeni toprakların zenginliklerini, ticaretini ve yönetimini bırakarak, bu alanlara başka şirketlerin girmesini önlemişlerdir.

18. asırda Avrupa’da gerçekleşmiş olan sanayi devrimine kadar tekelci ticaret şirketleri dünya ticaretine egemen olmuştur. Sanayi devrimi sırasında ve sanayileşmenin Avrupa’da yaygınlaşması sürecinde devletler, yeni buluşlara patent vererek gelişen sanayilerini başka ülkelerin rekabetinden koruyarak, su, kanalizasyon gibi büyük alt yapı yatırımları, demiryolları, kanallar gibi ulaşım yatırımlarını ya doğrudan üstlenerek ya da bunlara ayrıcalıklar verdikleri şirketlere yaptırarak değişik şekillerde pek çok tekelci piyasanın oluşmasına ve yüksek tekel karlarının elde edilmesine önayak olmuştur. 19. asra gelindiği zaman dünyanın en büyük sanayi ülkesi konumundaki İngiltere, tekelci uygulamalara karşı bütün dünya için “serbest rekabet” ve “ serbest ticaret”’i önermeye başlamıştır. Kıta Avrupa’sındaki ülkeler kendi sanayilerini geliştirmek için bu öneriyi benimsemedi, ama Osmanlı Devleti gibi ekonomisi az gelişmiş pek çok ülke İngiltere ile serbest ticaret anlaşmaları imzalamak zorunda kalmıştır.

Serbest rekabetçi deneme çok kısa bir süre için (1830-1870) İngiltere’de gerçekleşmiştir. 1870 yılından başlayarak sanayileşmiş ülkelerde yeni bir tür tekelci dalga ortaya çıkmıştır. Aynı üretim dalındaki büyük sanayi ve madencilik şirketleri aralarındaki rekabeti kaldırmak üzere fiyatları yüksek bir seviyede belirleyerek karlılığını artırmak amacı ile kartel adı verilen birlikler kurmuştur. Kartel’e katılan firmalar bağımsızlıklarını korur, fiyatların saptanması, satış koşulları ve pazarların paylaşılması konularında anlaşma yapar. Anlaşmanın kapsamadığı konularda bağımsız hareket ederler. Karteller ilk kez Almanya’da kurulmuş, daha sonra başka ülkelerde de görülmüştür. İlk kez ABD’de gerçekleşen başka bir tekelci uygulama tröstlerdi. Tröstlerde değişik şirketlerin hisse senetlerinin çoğunu satın alan dev bir şirketin yönetime egemen olur.

Bir Cevap Yazın