Tiran neresidir?
Tiran tarihinde uzun yıllar Osmanlı idaresinde kalan, Arnavutluk’un hem başkenti, hem de en büyük şehridir. 17. Yüzyıldan itibaren gelişmeye başlamış olan şehir, Balkan savaşları zamanında Osmanlıların elinden çıkmıştır. Tiran uzun yıllarca Osmanlı egemenliğinde kaldığından, şehirde çok sayıda Osmanlı mimari özelliklerini taşıyan eser vardır. Şehrin denize kıyısı olmamasına rağmen, bulunduğu yer itibarıyla sahile ulaşmak oldukça kolaydır. İtalya’ya yakın olması nedeniyle, bu ülkeden olumlu etkiler almıştır. Şehirdeki binalarının çoğunluğu İtalyan mimarların eseridir. 1997 yılında olan iç savaştan sonra şehrin binaları yenilenmiş ve daha modern bir görünüme kavuşmuştur.
Şehrin çevresi dağlar ve tepelerle çevrilidir. Bölgeye hâkim olan iklim koşulları ise kış döneminde soğuk ve yağışlı, yazın sıcaktır. Dağların verdiği etkiyle iklim biraz yumuşar. Bölgede yaşayan insanlarının sıcakkanlı ve yardımsever olması, bölgeye yapacağınız gezide sizleri de etkileyecektir. Yörede yaşayanlar kendi dili dışında İngilizce ve İtalyancayı da konuşmaktadır. Şehrin içinde tren ağı bulunmasına rağmen, bu çok ilginç bir şekilde kullanılmaz. Trenleri İtalyanlar müze olarak tasarlamış ve bu amaçla kullanılır. İtalyanların yaptığı bu düzenleme şehri etkilemiş ve trenle ulaşımı etkisiz hale getirmiştir. Buraya gideceklerin görmesi gereken yerler arasında;
PETRELA KALESİ: Bu kale Bizans İmparatoru tarafından yaptırılmıştır. Osmanlılar döneminde ise garnizon olarak kullanılan bir kaledir. Nehre doğru bakan sarp kayalıklar üstüne kurulmuş olan bu kale, günümüze kadar oldukça iyi korunarak ulaşmıştır. Bir üçgen içine yerleştirilmiş olan kalenin köşelerinde yuvarlak kuleler bulunmaktadır. Kalenin içinde güzel bir yemek ziyafeti çekerek, eşsiz manzarayı seyredeceğiniz restoran da vardır.
ULUSAL TARİH MÜZESİ: Müzede yer alan ve gösteri yapan gençleri gösteren resim, sosyalist dönemden sonra kaldırılmayan bir eser olarak dikkatinizi çekecektir. Ülkede bulunan en büyük müze olan Ulusal Tarih Müzesi, 1981 yılında açılmış ve 27.000 m2 bir alana sahiptir. Bu müzeyi görmenizi öneririz. Müzenin içinde antik çağ, orta çağ ve ikonografi kısmı, Arnavutluk kültürü alanı, Dünya savaşları kısmı ve soykırım alanını mutlaka ziyaret etmelisiniz. İç savaş döneminde bu müze yağmalanmış olsa da çoğu eser hasar almadan kurtulmuştur.
İSKENDER MEYDANI VE OPERA BİNASI: Meydan şehrin içindeki modern görünümüyle oldukça dikkat çekicidir. Şehrin diğer alanları ise kasaba gibi bir görünüme sahiptir. Meydanın içinde olan Opera binasının yapımını Çinliler gerçekleştirmiş. Binanın karşı tarafında olan Enver Hoca heykeli daha sonra yerinden kaldırılmıştır. Böyle zalim bir idarecinin mezarının olduğu yere bile daha sonra alışveriş merkezi yapılmıştır. Bu kişi hatırlanmak istenmeyen bir hükümdar olarak tanınmaktadır. Meydanda yer alan iki metrelik kaide üstünde bulunan İskender heykeli, Arnavutları tek çatı altında toplamış olan ve ülkenin kurucusu kişidir. Şaha kalkan bir at üstünde olan İskender o dönemde Osmanlılara büyük sıkıntı vermiş olan birisidir.
PARKU-İ MADH (BÜYÜK PARK): Şehrin güney tarafında yer alan bu güzel park alanının içinde aynı zamanda yapay bir gölde bulunur. Özellikle tatil günlerinde çok kalabalık olan bu park, 1950 yılında yapılmıştır. İçindeki ağaçlarla ve bitki örtüsü çeşitliliğiyle değerlendirildiğinde, 120 adet kadar çeşit bulunmaktadır. Parkın içinde devlet büyüklerinin heykelleri ve büstleri de yer alır. Parkta güney tarafta hayvanat bahçesi ve botanik bahçesi yer almaktadır. 1955 yılında yapılmış olan yapay göl, yüzme ve balık avlamak için kullanılmaktadır. Parkın içinde olan Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve St. Pocopius kilisesi ziyaretçilerin görmesi gereken yerler arasındadır.
ETHEM BEY CAMİİ: Bu caminin yapımına 1789 yılında yapımına başlanmış ve 1823 yılında tamamlanmıştır. Osmanlıların döneminden günümüze kadar gelmiş olan bu cami, komünist dönemde yıkılmamış olan bir eser olarak ilgi çekicidir. Komünist dönemde bile insanların ibadet için kullandıkları bu camiyi yıktırmamış olması bu eseri görmemize faydalı olmuş.
SAAT KULESİ: Kule 1821 yılında Ethem Bey tarafından yaptırılmıştır. Bu kulenin tepesine 90 basamakla çıkılır. Şehrin sembolü haline gelmiş olan bu eser ziyarete açıktır. 35 metre yüksekliği olan yapının içine, ilk yapıldığı zaman Venedik yapımı bir çan koyulmuştur. Daha sonra yeniden Almanya’dan getirilen saat düzeni İkinci Dünya Savaşında tahrip edilmiştir. Günümüzde ise 1970 yılında Çinliler tarafından hediye olarak gönderilen saat düzeneği bulunmaktadır.
PİRAMİDA KÜLTÜR MERKEZİ: Burası Enver Hoca tarafından mezar yeri olarak yaptırılmış ve ölümünden sonra kültür merkezi olarak kullanılmaya başlanmıştır. 1987 yılında ise, Enver Hocanın kızı tarafından yeniden tasarlanmıştır. Günümüzde bina sanatsal etkinliklerin yapıldığı bir alan olarak kullanılmaktadır.