Toplu taşımacılık nedir?

Şehirlerin giderek kalabalıklaşması ve banliyölere doğru genişlemesi, bu arada hızla çoğalan otomobiller nedeni ile trafik sıkışıklığının bunaltıcı bir probleme dönüşmesi, çağımızın yöneticilerini toplu taşımacılık için her an yeni çözümler bulmaya zorlamaktadır.
toplu_tasima4
1820 yılında Paris’te omnibus adıyla işletmeye konulan atlı otobüsler, dokuz yıl sonra aynı isim ile Londra sokaklarında sefere çıkmaya başlamışlardır. Üç at ile çekilen bu dört tekerlekli otobüslerin içinde 22 yolcu için oturacak yerler bulunuyordu. Çevre kirliliğine sebep oldukları için elektrikli ve benzinli araçların ortaya çıkmasıyla önemini kaybetmişlerdir.
Benzin ile çalışan ilk motorlu otobüs 1904 yılında yapılmıştır. 8 yıl içerisinde atlı otobüslerin yerini almışlardır.
Atlı otobüslerden hemen sonra yollara döşenmiş rayların üzerinde gidip gelen atlı tramvaylar kullanılmaya başlanmıştır. 1832 yılında ilk kez New York caddelerinde çalışmaya başlayan atlı tramvaylar o asrın sonlarına doğru Avrupa’da yayılmaya başlamıştır. 1871 yılında ilk kez İstanbul caddelerinde yolcu taşımaya başlamıştır. Ancak çok geçmeden tıpkı atlı otobüsler gibi atlı tramvayların da sonu gelmiştir. Vagonları çeken atların yerini önce buhar makinesi, sonra da elektrik motoru almıştır. Elektriği boynuz ya da pantograf adı verilen düzenekler aracılığı ile caddelerin üzerine gerilmiş havai hatlardan alan ilk elektrikli tramvay 1881 yılında Berlin’de halkın kullanımına sunulmuştur. 1909 yılından başlayarak İstanbul’daki atlı tramvayların da yerini elektrikli tramvaylara bıraktıkları görülmektedir. Uzun bir süre kullanılan bu taşıtlar otomobiller çoğaldıkça trafik sıkışıklığından sorumlu tutulmuş ve 1961 yılından sonra bütün raylar sökülmüştür. Bugün bu taşıtların bir kaç simgesel örneği 1990 yılında motorlu taşıt trafiğine kapatılan Beyoğlu’ndaki İstiklal Caddesi boyunca Tünel ile Taksim arasında yolu taşımaktaydı.

Bu arada dik yokuşlu şehirle için çok daha uygun olan kablolu tramvay ilk defa 1873 yılında ABD’deki San Francisco şehrinde kullanılmaya başlanmıştır.

Kent içi ulaşımda tramvaydan sonraki gelişme yine havai hatlardan almış olduğu elektrik enerjisi ile çalışan ama tramvay gibi rayların üzerinde gitmeyen troleybüslerin kullanılması olmuştur. 1880 yılından sonra ABD’de 20 asrın başlarında ise Avrupa ülkelerinde yolcu taşımaya başlayan troleybüsler 1930’lardan sonra hızla tramvayların yerini almışlardır. Türkiye’de ilk troleybüs seferleri 1947 yılında Ankara’da başlatılmıştır. 1954 yılında İzmir’de 1961 yılında İstanbul’da kullanılmaya başlanmışlardır. Ancak elektrik hatlarının bakımı çok masraflı idi. Ayrıca tellerden uzaklaşamadıklarından manevra yetenekleri çok kısıtlıydı. Bu yüzden yerlerini otobüslere bırakmışlardır.
Motorlu taşıtların yaygınlaşması özellikle gelişmiş ülkelerde günlük yaşamı büyük oranda etkilemiştir. Şehir içindeki yoğun olan karayolu trafiği giderek şehirlerin görünümünü değiştirirken, bir taraftan da büyük yerleşim yerlerini birbirine bağlayan otoyollarla hızlı ve hareketli bir ulaşım yoğunluğu, kazalar, trafik tıkanıklığı, egzoz gazlarından kaynaklanan hava kirliliği ve gürültü için umut verici çözümler olarak görülmektedir.

Gerek şehir içi ulaşımda gerek şehir merkezleri ile banliyöler arasında toplu taşımacılık sorununa köklü bir çözüm getirebilecek en iyi yöntem hızlı taşıma sistemleridir. Kuruluş ve bakım giderleri biraz pahalı olmak ile birlikte karayollarındaki aşırı yükün büyük kısmını üstlenen bu ulaşım araçlaırnın başında metro ve monoray gelemktedir.

Bazı dağlık yerlerde bilhassa İsviçre’de yaygın olarak kullanılan ilginç bir ulaşım sistemi de teleferiktir. Kayakçıları ve turistleri dağ yamaçlarındaki istasyonlara taşıyan teleferik kabinleri boşlukta gidip gelmektedirler.

Bir Cevap Yazın