Toplumsal kurallar nelerdir?
İnsanoğlu binlerce yıldır dünya üzerindeki hayatını bir arada geçirmekte ve kurduğu kentlerde bir arada yaşayarak “toplumu” oluşturmaktadır. Bireylerin bir araya getirerek ortak bir hayatı paylaşması toplumu meydana getirmiş ve sonuç olarak da toplum hayatında düzeni sağlamak için bir takım kurallar belirlenmiştir. Uyumlu bir hayat için gerekli olan toplumsal kurallar, toplumu oluşturan bireylerin daha rahat bir şekilde yaşamasını amaçlar. Toplumu meydana getiren tüm bireylerin uyması beklenen bu kurallar yazılı olabileceği gibi örf ve adetler gibi herhangi bir yazılı kaynağa dayanmıyor da olabilir. Bireyin içinde yaşadığı toplumdaki düzenin korunması için uyması beklenen toplumsal kurallar; örf ve adetler, hukuk kuralları, görgü kuralları, dini kurallar ve ahlak kuralları olarak sıralanabilir.
Adaletin “herkes için eşit seviyede” var olduğu bir toplum inşası için bir takım genel kuralların belirlenmelidir. İnsanların uyumlu ve en önemlisi de “huzurlu” bir hayatı paylaşması için belirlenen bu kurallar, toplumda kaosun hakim olmasını engeller ve belirli bir düzenin oluşmasını sağlar. Tarih boyunca insanoğlunun belirli kurallara tabii tutulmasının yarar ve zararları ile ilgili pek çok farklı görüş hakim olsa da, bireylerin aklına esen her şeyi istediği zaman yapması halinde bir kaosun hakim olacağı da kesindir. Toplum hayatının “daha çekilebilir hale gelmesini sağlamak” adına belirlenen toplumsal kurallar, hukuk kuralları gibi her vatandaşın uyması zorunlu olan ve Anayasa ile belirlenen kesin kurallar da olabilir.
Hukuk kuralları; toplumdaki tüm bireylerin uymak zorunda olduğu ve uymaması halinde de önceden Anayasa ile belirlenen hükümler doğrultusunda bir takım cezai yaptırımlara maruz kalacağı nihai kararlardır. Ancak hukuk kurallarından tamamen farklı olarak örf ve adetlerde bu tür bir kesin hüküm bulunmamaktadır. Her ne kadar örf ve adetlere uyulması için kesin bir yaptırım bulunmasa da, kişinin içinde yaşadığı bölgeye göre bu kurallar hukuk kuralları kadar önemli olabilmekte ve hatta bazen hukuk kurallarından daha da öncelikli olarak dahi görülebilmektedir. İnsanların sahip olacakları yetkilerin çerçevesini belirleyen toplumsal kurallar aynı zamanda uyulması gereken emir ile yasakları da açıkça ifade eder.
Sosyal ilişkilerin herkesi memnun edecek bir düzen içinde sürmesini sağlayan ya da en azından sağlaması gereken bu kurallar, insanların inançlarına göre de değişebilmektedir. Dini kuralların ilk önceliği birey ile inandığı Tanrı arasındaki ilişkilerin belirli bir düzene oturtulması olsa da, toplumu da bireyler oluşturduğu için bu kuralların genel toplum hayatını ilgilendiren maddeleri bulunabilmektedir. Ayrıca ahlak kuralları da toplumdaki bireylerin davranışlarını “iyi ve kötü” olarak belirlemektedir. Ahlak kurallarının “kötü” olarak belirttiği hareketlerin toplum refahı için bireysel olarak yapılmaması beklenir.