Toplumsal tabakalaşma nedir?
Toplumsal tabakalaşma, bireylerin veya grupların belirli ve genelleştirilmiş özelliklerine göre ve birbirleriyle kurmuş oldukları ilişkiler bakımından“üst”, “eşit”, ve “alt” olarak değerlendirildikleri bir farklılaşma sistemidir.
Toplum biliminde ve bütün sosyal bilimlerde, toplumsal tabakalaşma kavramı hiyerarşik bir düzene ve toplum içerisindeki güç ve refahın bölümlenmesine, bireylerin bu bölümlenmedeki konumları hakkında değerlendirmeler yapılır. Toplumsal tabakalaşma, sosyo-ekonomik bir içerik taşıyan sınıf kavramıyla ilişkili olup ekonomik, toplumsal, siyasi ve ideolojik eşitsizlikler veya farklılıklar temelindeki sosyo-ekonomik koşulların farklı durumları üzerine kuruludur.
Toplumda tabakalaşma süreci, insanoğlunun birlikte yaşama güdüsüyle ortaya çıkan bir kavramdır. Toplumların temelinde bulunan katmanlaşma, farklı toplumlarda farklı şekillerde görebilmektedir. Tabakalaşma, toplumun sosyal yapısından bağımsız değildir. Toplumsal tabakalaşma, toplumda bazı sorunların varlığının işareti olarak kabul edilebilir. Özellikle çocuk ölümleri, obezite, çocuk yaşta hamilelik, cinayet, depresyon ve mahkûm nüfusundaki artışlar yüksek düzeyde toplumsal eşitsizliğin de göstergesi olabilir.
Her toplumsal tabakalaşmada genel olarak şu özellikler bulunur:
1- Bireyler ve gruplar arasında statü ve roller bakımında bir takım toplumsal farklılaşmalar vardır.
2- Bu farklılaşma alt ve üstlük düzeyine göre bir hiyerarşik yapı meydana getirmektedir.
3- Bu hiyerarşik yapıda statülerden her birine değerler sıralamasında belirli bir yer verilir.
4- Bu hiyerarşik düzen, daha çok toplumsal saygınlık, zenginlik ve iktidara toplum üyelerinin eşit olmayan katılımını içermektedir
Değişik kaynakları olan toplumsal eşitsizlik farklı bir biçimlerde ortaya çıkmaktadır:
1- Biyolojik eşitsizlik: Fiziksel özellik taşıyan cinsiyet, yaş, güç gibi ölçülerine dayalı olarak ortaya çıkar. Bilhassa bu eşitsizlik türü geleneksel toplumlarda görülür.
2- Dinsel eşitsizlik: Toplumların tarihsel gelişim süreci içinde mitolojik-yarı dinsel bir temele dayalı olan toplumsal tabakalaşma sistemine bilinen en iyi örnek, Hint toplumundaki kast sistemidir. Kast sisteminin ilk kuruluş döneminde sadece “temiz” ve “kirli” karşıtlığı vardı. Hindu dininde kir ve pislik, insanların kaçınacağı başlıca unsurlar olarak kabul edilmiştir. Hint toplumunda kirli işleri yapanların “kirli” ve “aşağı” , temiz işleri yapanların “temiz” ve “üst” olduklarına inanılırdı. Böylece toplum farklı işleri yapan kastlara ayrılmıştır.
3- Hukuksal eşitsizlik: Feodal Avrupa Ortaçağ toplumları ile bilhassa Fransa’nın eski düzeni, Prusya’nın asker ve toprak sahipliği egemenliğindeki sistemi ve İngiltere’deki zümre sistemi bu eşitsizliğe en güzle örneklerdir. Hepsinde ortak özellik olarak hukuksal güvence ve üst statülerin, kuşaktan kuşağa aynı zümre içinde aktarılmasıdır.
4- Ekonomik eşitsizlik: Tarih boyunca bütün toplumlarda egemen olarak ortaya çıkmış, bilhassa sanayi devrimi sonrası oluşan toplumlarda hiyerarşinin belirleyicisi olmuştur. Diğerlerin rolü ve önemi ikinci planda kalmıştır. Belirleyici olan üretimdeki, dağılım ve paylaşımdaki konumdur.
5- Diğer eşitsizlikler: Günümüzde prestij, eğitim vb. etkenlerdir. Toplumsal tabakalaşma sistemlerinin temel dayanakları farklı olmakla birlikte, değişmeyen ortak özellikleri; mal, iktidar ve toplumsal statülerin eşit olmayan dağılımlarıdır.
Toplumsal tabakalaşma türleri kapalı, yarı açık tabakalaşma ve açık toplumsal tabakalaşma olmak üzere üçe ayrılmaktadır :
1- Kapalı Tabakalaşma
Tabakalar arası geçişin söz konusu olmadığı, kişinin doğumunda itibaren sahip olduğu toplumsal pozisyonun ve mevkinin bütün hayatını etkilediği sistemdir. Kölelik ve kast sistemi bu tabakalaşmanın en güzle örnekleridir. İslamiyet’ten önce kölelik oldukça yaygındı. Köle; toplumsal norm ve değerlere göre başkasının malı olan kişidir. Efendi, köle üzerinde sonsuz otorite ve hakka sahip olan kişidir. Köle efendisinin her emrini kusursuzca yerine getirmek zorundaydı. Kast ise kesin ve ayrıntılı biçimde sınırlandırılmış olan toplumsal gruplardır. Tabaka üyelerinin statüleri süreklidir. Klasik örneği; Hindistan’daki dini temele dayalı sistemdir.
2- Yarı Açık Tabakalaşma
Zümre sistemi adını da verilen bu tabakalaşma sistemi genel olarak M.S. 8. Yüzyıl ile 18. Yüzyıl arasında Avrupa’da etkili olmuştur. Birbirinden kesin sınırlarla ayrılmış olan üç temel tabaka vardır: Bunlar soylular, rahipler ve köylüler idi. Soylular; yönetim, ülke savunması ve yargının hakimi olan sınıftı. Rahipler; halkın dinsel ihtiyaçlarına cevap veren okumuş zümredir. Köylüler ise diğer zümrelere hizmet eden kimselerdir. Her tabakanın hak ve yükümlülüğü kanunlarla belirlenmiştir. Geniş ve yaygın işbölümü olan bu tabakalar aynı zamanda birer siyasi gruptur. Her tabaka kendi içinde çeşitli alt tabakalara ayrılırdı. Örneğin; köylüler özgür, yarı özgür ve serf olmak üzere üç alt tabakaya ayrılırdı. Tabakalar arası geçiş, zor da imkansız değildi. Bu yönüyle kast sisteminden ayrılıyordu.
3- Açık Toplumsal Tabakalaşma
19. Yüzyılda Sanayi devrimi sonrası ekonomik yapının değişmesi ve siyasi yapı karşısında hukuki bakımdan insanların eşit olarak görülmesi yeni bir toplumsal tabakalaşmaya neden oldu. Buna açık sınıf tabakalaşması da denir. Sınıf; üretim araçları karşısındaki konumu üretimdeki rolleri ve aldıkları payları ile birbirinden farklılaşan ve bundan dolayı aynı yaşam biçimlerini, aynı koşulları paylaşan toplumsal kesimlerdir. Açık sınıf tabakalaşmasında kişinin statüsünü hukuk belirlemez. Sadece ağırlıkla ekonomik koşullar bunu belirler. Sınıflar arası geçiş için herhangi bir hukuki engeli yoktur