Truman doktrini dayanağı ve sonuçları nedir?
İkinci Dünya Savaşının bitişiyle birlikte Sovyetler Birliği, komünizmin yayılmasına destek olabilmek için İran üstünden Ortadoğu petrollerinin, Basra Körfezi ve Hint Okyanusu’nun, Türkiye üstünden ise Boğazların, Ege Denizi ve Doğu Akdeniz, Yunanistan üstünden ise Doğu Akdeniz bölgelerini hedef almıştır. Bu konumlar İngiltere için çok önemli olmasına rağmen, bu durum savaşın etkisiyle ve İngiltere’nin bu yolları savunması için Rusya’nın karşısında yer alması oldukça olanaksız durumdadır. İngiltere bu çok önemli yerleri Rusya’ya kaptırmamak amacıyla Doğu Akdeniz’de kendi isteğiyle bıraktığı toprakların ABD tarafından doldurulmasını talep etmiştir. İngiltere ise, Türkiye’nin batı savunması için önemini belirtip Türkiye’ye hem ekonomik açıdan, hem de askeri açıdan yardım yapılmasının gerektiğini, ancak bunu kendisinin yapamayacağını ve bu halde Yunanistan’daki askerlerini bile geri çekmek zorunda olduğu belirtilmiştir. İngiltere’nin uygulamaya koyduğu bu politika Truman doktrininin dayanağı olmuştur. Bu gelişmeler Truman doktrininin yürürlüğe girmesine etkili olmuştur.
Truman Doktrini Nedenleri
İkinci Dünya Savaşına girmemesine rağmen her açıdan bu savaştan etkilenen Türkiye, bu savaşın bitmesiyle Amerikan ve İngiliz yardımının sona ermesi nedeniyle oldukça zor bir durumda kalmış ve ülke uluslararası alanda tek başına bırakılmıştır.
İkinci Dünya Savaşının bitişiyle birlikte Sovyet Komünist propagandasının hızlı bir şekilde yayılması, ABD’yi çok korkutmuştur. Sovyet tehdidine karşı uluslararası alanda tek başına mücadele etme zorunda kalan Türkiye’nin durumu, Yunanistan’ın içinde olduğu zor günler ve en son olarak İngiltere’nin var olan konumunu terk etme zorunluluğunu bildirmesi gibi etkenler Truman doktrini nedenleri içinde yer almıştır. ABD ise bunların devamında 1947 yılından başlamak üzere Amerikan dış politikasının temel felsefesini, bu sürecin ardından komünizme karşı savaşma olarak belirlemesine etkili olmuştur.
Truman Doktrini ilan edilmesi
ABD Başkanı Truman; ABD Hükümetinin bu dönemde Yunanistan hükümetinden acil bir mali yardım başvurusu almış olduğunu, Yunanistan’da olan Amerikan Ekonomik Misyonu ile ABD Büyükelçisi’nin raporlarını göz önüne alıp, Yunanistan’ın özgür bir ülke olarak kalması için söz konusu olan bu yardımın gerekli olduğunun yeteri kadar anlaşıldığını ifade etmiştir. Türkiye’nin de mevcut haliyle ABD’nin ilgisini çekecek kadar önemli olduğunu belirten başkan Truman, Türkiye’nin hem ABD, hem de Batı dünyası için taşıdığı önemin altını vurgulamıştır. Truman’ın konuşmasında en fazla vurgu yaptığı konu, Sovyet yayılmacılığıyla komünizm yıkıcılığından meydana gelen totaliter saldırganlığın çevrelenip durdurulması ve dünyadaki özgür halkların desteklenmesi gereği haline gelmiştir. Truman’ın düşüncesine göre; Doğu Avrupa’nın kaybedilmesi üzerine yapılacak olan tek hareketin, Yunanistan, İran ile Türkiye’nin aynı sona uğramasının engellenmesine çalışmak üzere hareket edilmeliydi.
Yapılacak bu yardım yasasına göre, mali yardımın yanında malzeme, hizmet ve bilgi yardımı da yapılması karar altına alınmıştır. Ayrıca yapılacak olan yardımın amacı dışında kullanılmaması konusunun üzerinde önemle durulmuş ve yardımın nasıl kullanılacağı konusunda denetleme yapmak için, her iki ülkeye Amerikan askeri ve sivil personelinin denetleme amacıyla gönderilmesi karara bağlanmıştır.
Truman Doktrini Süreci
İlk aşamada Yunanistan’da olan komünistlerin, merkezi hükümete karşı daha fazla güçlenmesini engellemek için merkezi hükümete 300 milyon dolarlık mali yardımla birlikte 2. Dünya Savaşında kullanılan silahlar sağlanmıştır. Bu destekle birlikte Yunanistan’daki komünistlerin zayıflama süreci başlamış oldu. Bununla birlikte Türkiye’nin de aynı bu tehdit altında olması nedeniyle ABD, Türkiye içinde 100 milyon dolar nispetinde mali yardım ile askeri malzeme desteği sağlamıştır. Sovyetler Birliği’nin Türkiye’de olan boğazlarda ve Kars bölgesinde toprak istemesi yüzünden ve “Batılılaşma” hedeflerinin etkisi nedeniyle Türkiye Hükümeti, ABD ile müttefik olmayı tercih etmiştir. Sovyet tehlikesine karşı tek başına durmaya çalışan ABD’nin aldığı bu tavır, yardıma çok büyük bir ihtiyaç duyan Türkiye tarafından da oldukça olumlu karşılanmıştır. Truman doktrini ise, Türk kamuoyu tarafından, Türkiye’nin Sovyet tehdidi karşısında kendi bağımsızlığını koruması için büyük bir adım olarak değerlendirilmiştir.
Truman Doktrini Sonuçları
Türkiye kendine yardım amacıyla verilen malzemenin sadece bakım ve onarımı için yılda 400 milyon lira ayırmak durumunda kalmıştır. Bu etken Türkiye’nin dış ekonomik ve siyasal bağımlılığını arttırıcı bir etken durumuna gelmiştir. Kendisine gönderilen malzemelerin yine kullanılmasının öğrenilmesi için çeşitli kurslar açılmıştır. Askeri okullarda ve harp akademilerinde bazı değişikliklere gidilmiş, subay yetiştirme sisteminde Amerikan usulüne dönülmüştür.
Türkiye’de ise batıya dönük olan bir dış politika ağırlık kazanmıştır. Bu doktrin ise, Türk Amerikan ilişkilerinde müttefik olma yolunda atılmış olan ilk adım olarak kabul görmüştür. Sovyet basını ise, bu duruma oldukça büyük bir tepki vermiştir.
Bunun dışında bu tarihe kadar Filistin sorununda Arap ülkelerini desteklemiş olan Türkiye, ülkenin kuruluşundan 10 ay sonra İsrail’i tanımış olan ilk Müslüman ülke olmuş. Ülkesinde bulunan Yahudilerin İsrail’e göç etmeleri amacıyla izin vermiş, Filistin’de Yahudi nüfusunun artması için bir anlamda destek olmuştur. Türkiye’nin uyguladığı bu politika yüzünden ülkenin Arap devletleriyle ilişkilerinin bu aşamada soğuk bir döneme girmesine neden olmuştur.
Yunan iç savaşının seyrini değiştirip, merkezi hükümetin komünistleri yenmesine yardımcı olacak bir yol olmuştur. Böylece soğuk savaşta olan ilk silahlı mücadelelerden birinden Batı Bloğu kazanarak çıkmayı başarmıştır.
Bu şekilde yapılan yardımın Türkiye ve Batı Bloğu arasındaki ilişkileri iyileştirdiği görülmüştür. Bu etken Türkiye’nin NATO’ya girmesini sağlayacak olan sürece katkıda bulunan oldukça önemli bir unsurdur.
Ayrıca bu Marshall Planı’na öncülük etmiş ve doktrinin elde ettiği başarı Marshall Planı’nın hazırlayıcısı bir etken olmuştur. Bu doktrinin yürürlüğe girmesinden sonra soğuk savaş tam olarak başlamıştır. Bunun yanı sıra 2. Dünya savaşında İngiltere’nin zayıflaması yüzünden, onun yerine ABD geçmiş ve birliğin batıda olan sınırları tam olarak kesin netleşmiş hale gelmiştir.