Türk kahvesinin sağlığınıza etkileri nelerdir?
İnsanların günlük yaşamında oldukça sık içtiği, içinde yüksek oranda kafein olan Türk kahvesini içmek herkes için büyük bir keyif olsa da, genel sağlık için zararları da olduğu için fazla miktarda içilmesi tavsiye edilmemektedir. İçerisinde olan kafeinin direkt olarak beyni etkileyen özelliği ve kafeinin zamanla alışkanlık yapması kahve tiryakilerini bundan vazgeçilmez hale getirir. Fazla miktarda içilmediği zaman mide ve karaciğer sorunlarından, geçmeyen bağ ağrısını gidermeye kadar bazı faydalı etkileri bulunsa da, kahvenin dozuna dikkat edilerek tüketilmesi önerilir.
Türk kahvesinin zararlı etkileri nelerdir?
Kahve içeriğindeki kafeinin yüksekliğiyle insanlar için ciddi tehditler içeren bir içecektir. Kalp ve damar hastalıkları, hiper tansiyon, ülser, şeker hastalığı ve su kaybı yüzünden oluşan bazı rahatsızlıklar kahvenin etkisiyle olabilecek sorunlardan biridir. Bu daha çok kahveyi keyif almaktan ziyade alışkanlık derecesinde içen kişiler açısından oluşan zararlı etkiler arasındadır. Kahveyi gün içinde 2-3 bardak ya da daha fazla miktarda içenlerin bu tür hastalıklarla karşılaşma olasılıkları daha yüksektir.
Yüksek tansiyon riski: Türk kahvesinin günde 5-6 bardak tüketilmesi kişilerde yüksek tansiyon hastası olma olasılığını % 45 oranında arttırır. Bu bilimsel olarak yapılan araştırmalarla tespit edilmiş olan değerlerdir. Kahve içildiği zaman tansiyon değerleri hızlı bir şekilde yükselir. Bu yüzden tiryakilerin içtikleri kahvenin miktarına dikkat etmesi tavsiye edilir.
Kalp hastalıkları riski: Yüksek tansiyon rahatsızlığında olduğu gibi, gün içinde 5-6 bardak içilen kahve kalp ritmini düzensizleştirmesi yüzünden kalp krizi olasılığı artar. Kişilerde içilen kahve miktarına göre, kalp çarpıntısı olma olasılığı artar. Özellikle kalp hastalığı olan kişilerin kahveyi daha az oranda içmesi tavsiye edilir.
Ülser riski: Aşırı oranda kafein içeren kahve ülserin oluşmasını hızlandırır. Midede asit salgısını arttırdığı için ülser hastalığında etkisi yükselir. Uzmanların ülser ve gastrit hastası olan kişilerde günlük kahve tüketiminin bir bardağı aşmayacak şekilde önerileri bulunmaktadır.
Şeker hastalığı riski: Araştırmalarda yemek yerken doğal olarak kan şekerinin yükselmesi ve bu etkinin üstüne hemen Türk kahvesinin içilmesi halinde, kanda şeker oranının daha hızlı yükseldiği belirlenmiştir. Bu yüzden şeker hastaları da günlük olarak en çok bir bardak kahve içmelidir.
Gebelik döneminde olan riskleri: Kahvede bulunan kafeinin zararlı olabileceği herkesin bildiği bir gerçektir. Gebelikte fazla miktarda kahve içilmesi durumunda, anne karnında olan bebekte etkilenmektedir. Bu nedenle kadınların gebelik döneminde günde bir bardak kahve dışına çıkmaması önerilir.
Migren riski: Aşırı oranda kahve içildiği takdirde, migren rahatsızlığını tetiklenir. İçinde bulunan bileşenlerle beyinde bulunan kan hücrelerini tetikler ve migren oluşma riskini arttırır.
Vücutta vitamin ve mineral kaybı oluşması: Kahve vücudunuzda başta demir minerali olmak üzere diğer yararlı maddelerin emilimini azaltır. Vücudunuza aldığınız kalsiyumun idrarla dışarıya atılmasına neden olur. Bu durum kahve tiryakileri için ciddi oranda osteoporoz yani kemik erimesi riskini meydana getirir.
Türk kahvesinin kadınlar açısından zararları
Kadınlar günde üç bardak ya da daha çok kahve tükettiklerinde, doğurganlık özellikleri % 15-20 oranında azalır. Bu miktardan fazla içildiği takdirde, rahatsızlıklara yakalanma riski artar ve doğurganlıkları etkilenir.
Türk kahvesinin erkeklere zararları
Bunun hakkında yapılan araştırmalara göre günde düzenli olarak 1-2 bardak Türk kahvesi içen erkeklerin sperm kalitesinin yükseldiği tespit edilmiştir. Uzmanlara göre kafein spermler üzerinde uyarıcı etki yapmaktadır. Bu olumlu etkinin sinir sisteminin uyarılmasıyla gerçekleştiği düşünülür. Fakat erkekler kahvenin hastalıklara neden olma risklerini göz önüne alıp, tüketimde dikkatli olmaları gerekir.
Türk kahvesinin vücutta su kaybına neden olması
Kahve kafein içeriği nedeniyle vücutta su kaybına neden olur. Bunun hakkında uzmanlar aşırı kahve tüketmenin vücutta riskli bir şekilde su kaybına neden olacağını savunsa da, bazı uzmanlarda bu kaybın çok önemli olmadığını söylerler.