Türkiye’de buğday ıslah çalışmaları nasıl yapılmıştır?
13 Aralık 1925 tarihinde Türkiye’ de ilk araştırmalar Islah-ı Buzr (Büzür) adyla kurulan Eskişehir Tohum Islah İstasyonunda başlamıştır. Başlangıçta sadece ıslah alanında yapılan çalışmalara, 1929 yılında yine aynı kuruluşun içinde oluşturulmuş olan Kuru Ziraat Deneme İstasyonu ile yetiştirme tekniği alanında yapılan çalışmalarda eklenmiştir. Tek partili dönemde bile devlet tarıma öncelik vermiştir. Tarıma bağlı köylü her zaman desteklenmiştir.
Daha sonraki dönemlerde patoloji konusu diğer iki disiplin yanında yer almıştır. 1951 yılında iki istasyon Eskişehir Islah ve Deneme İstasyonu adı altında birleştirilerek tek kuruluş halinde aynı çalışmalara devam etmiştir. 1969 yılında kadar bu ad altında araştırmalarına devam eden Islah ve Deneme İstasyonu bu tarihte Eskişehir Zirai Araştırrma Enstitüsü adını almıştır. 1986 yılından önce Baklagil ve daha sonra da Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü ismini alan kuruluş 24 Ekim 1996 tarihinde yeni kampüsün açılması ile beraber Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitüsüne dönüştürülmüştür.
Türkiye’ de üzerinde ıslah çalışmaları yapılan ilk bitki buğdaydır. Yaklaşık 50 yıllık buğday araştırmaları başlangıçtan günümüze kadar gerek araştırma felsefesi ve gerekse uygulama yönünden son derece büyük değişmeler göstermiştir. Buğday temel besin kaynağı olduğundan dolayı çok daha önem arz eden bir bitkidir. Yeni bilgilerin ortaya çıkması, yönetim değişiklikleri uygulamaya başlanan yeni tarım teknikleri ile araştırma imkan ve organizasyonlardaki gelişmeler bu değişiklikleri hazırlamış ve hızlandırmıştır.
Eskişehir Zirai Araştırma Enstitüsünde buğday Islahı ile ilgili ilk ciddi çalışmalar, enstitünün kuruluş tarihi olan13 Eylül 1925 tarihinde başlamıştır. Türkiye’nin en eski araştırma kuruluşu olan, o zamanki adıyla Islah-ı Büzür yani Tohum Islah İstasyonu kuruluş tarihini takiben elinde bulunan ya da çevre ve bölgeden topladığı köy çeşitleri üzerinde seleksiyon ve adaptasyon çalışmalarına başlayarak ilk olarak bölgenin ekmeklik ve makarnalık çeşit ihtiyacını karşılamayı amaçlamıştır.
Kuruluş döneminde bölgede ekmeklik olarak ak buğdaylar, makarnalık olarak da sarı buğdayların ekimi yapılıyordu. Çiftçiler ekimi ge yapıyordu. Bu geç ekimden dolayı makarnalık buğdaylar ekmeklik buğdaylara nazaran daha avantajlıydı. Mibzerin kullanılmaya başlanmasıyla tav beklenmeden kuruya ekim mümkün hale gelince makarnalık lehine olan denge ekmeklik lehine bozulmuştur.
1925 yılından başlayarak Türkiye’nin ve iklimi Türkiye’ye benzeyen diğer ülkelerden toplanan çeşitlerin incelenmesi sonucu ancak yerli çeşitlerin Orta Anadolu’da yetişebildikleri, 1928-29 yılları verim denemeleri sonuçları alındıktan sonra Eskişehir-Konya-Sivas üçgeni içinden gelen çeşitlerin daha iyi sonuç verdikleri görülmüştür. Üzerinde araştırma yapılan çeşitlerden çok sayıda saf hat elde edilerek bunların adaptasyon yetenekleri ölçülmüş olup bölge için kışa son derece mukavim sarı buğday 710 makarnalık çeşidi elde edilmiştir.
İlkbaharda başlangıç aşamasında yavaş daha sonradan hızlı gelişen yumuşak buğday çeşidi Ak702 elde edilmiştir. 1931 yılında bulunan Ak702 Eskişehir civarında yetiştirilen ak buğdaylardan elde edilen iki saf hattın karışımıyla meydana gelen suni popülasyondur. Uzun yıllar sürmeye çok mukavim bir çeşit olarak ilaçlanmadan ekilmiş, daha sonra ırk değişiminden dolayı bu özelliği tamamen kaybolmuştur. Bu iki çeşidin yanından bazı çeşitlerde dikkati çekmelerine rağmen iyi vasıflar yanında kötü vasıflarıda taşımaktaydı. Bunu dikkate alan kuruluş, seleksiyon ıslahı yanında kombinasyon ıslahının da gerekli olduğuna karar vermiş ve ilk melezleme yapılmıştır. Bu çalışmalar II. Dünya Savaşı’nın başlamasına kadar sürmüştür. 1936 yılında Sertak52 çeşidi elde edilmiştir. 1939 yılında ise Türkiye için büyük önemi olan Yayla305 bulunmuştur.
1929-30 yıllarında başlayan melezleme ıslahı çalışmalarının ilk başarılı sonucu 1944 yılında Melez13 isimli çeşidin ortaya çıkarılmasıyla elde edilmiştir. Melez13 yüksek verimi ile tarımda bir hamle yapması açıdan çok önemlidir.
1967 yılında makarnalık buğdaylar için yeni gelişme, Kunduru1149 çeşidi olmuştur. Daha sonraki dönemlerde Sertak52 çeşitlerinin yerini Kıraç66 çeşidi almıştır. Bu buğday çeşidi elde etme çalışmaları hala devam etmektedir. Daha az alandan daha çok ürün elde amacı güdülmektedir.