Türkiye’nin NATO üyeliği neden önemlidir?
Asya ve Avrupa arasında yer alan Türkiye, sahip olduğu bu önemli jeopolitik konumu nedeniyle dünya politikasında önemli bir ülke olarak görülmekteydi. Akdeniz ve Karadeniz arasındaki geçişi sağlayan Boğazlara sahip olması, Orta Doğu’ya hâkim olan bir konumda olması etkeni, jeopolitik önemini artıran etkenlerin başında gelmekteydi.
Türkiye, ikinci Dünya Savaşı’na fiili olarak girmemesine rağmen, kendi sahip olduğu bu jeopolitik konum yüzünden savaşın sonrasında nerede bulunduğunu, yerini belirlemek zorundaydı. Ayrıca Sovyetler Birliği Türkiye’den kendisine Kars ve Ardahan’ın verilmesini istemekte, Boğazlardan da kendisine üs talep etmekteydi. Bu yüzden Türkiye için NATO’ya üye olmak hayati derecede önemli olmaktaydı.
Türkiye, 2. Dünya Savaşı yıllarından başlayarak NATO üyesi devletlerle uyumlu bir dış politika takip ettiği için 1952 yılında Yunanistan ile birlikte bu ortak savunma örgütüne kabul edilmiştir.
Türkiye’nin kendi sahip olduğu bu coğrafyanın herhangi bir savaş sırasında Avrupa, Asya ve Orta Doğu için askeri açıdan büyük önem taşıması nedeniyle NATO’ya kabul edilmesini kolaylaştıran bir unsur olmuştur.
NATO’nun çalışmalarında izlemiş olduğu yol
NATO’nun, dünya üzerinde meydana gelebilecek herhangi bir krize karşılık vermede izlediği üç aşama vardır. Bu aşamalar genel olarak savunma, caydırıcılık ve tırmanmadır. Savunma, NATO’nun kuruluş amacının temelinde yatan önemli bir etkendir. Caydırıcılık ise, NATO’nun barışı tehdit edecek olan ülke ya da ülkelere karşı diğer tüm dünya kurumları ve kuruluşları ile ittifakın ortak hareket etmesi olarak tanımlanmaktadır. Caydırıcılık içinde krize sebep olacak ülke veya ülkeler grubunun önce NATO ülkeleri ve olabildiğince ilişkide olduğu tüm dünya ülkeleri tarafından siyasi ve ekonomik ambargoya tabi tutulması ve yalnızlığa itilmesi sağlanmaktadır. Böylece önce siyasi platformda görüşmeler yolu ile halledilmeye çalışılan sorunun askeri güçlerin olaya karışmasına gerek kalmaksızın çözülmesi hedeflenmektedir. Tırmanma aşamasında ise, silahlı kuvvetler bizzat görev yerlerine yerleşmeyi tamamlamış ve savaşa hazır vaziyette bekler. Ancak henüz savaş ilanı olmamıştır.
NATO temel olarak askeri bir örgütten çok, bir güvenlik örgütüne dönüşmektedir. NATO, yalnız Avrupa’da değil tüm dünya için en itibarlı ve kuvvetli güvenlik kurumu olmaya devam etmektedir.
NATO üyeliği ve Türkiye
NATO ülkemizin tam yetki altında söz sahibi olduğu, çok önemli bir uluslararası örgüttür. Bu yüzden NATO üyeliği Türkiye için önemlidir. Tarihte en başarılı savunma İttifakı olarak tanımlanır. 2010 senesinde Kasım ayındaki Lizbon Zirvesinde kabul edilmiş olan Stratejik Konsept, ittifakın kendini günümüzün koşullarına uyarlama kapasitesini bir defa daha ortaya koymuştur. NATO’nun kurulmasına neden olan Washington Antlaşmasının müşterek savunma hakkında olan beşinci maddesi diğer müttefikler için olduğu kadar, Türkiye içinde önemli bir güvenlik teminatı olmuştur. NATO forumu ülkemiz açısından, uluslararası güvenlik konularına ilişkin olan görüş ve beklentilerimizi ortaya koyup, transatlantik eğilimleri etkileme bulunma olanağı da sağlamaktadır.
Ülkemizin 1952 yılında üye olduğu NATO, ülkemizin uluslararası güvenlik ve savunma politikamızın temel unsuru olma özelliğini devam ettirmektedir. NATO’ya üyeliğimizin 60. yıldönümü 18 Şubat 2012 tarihinde kutlanmıştır. Bununla anılan tarih öncesinde ve sonrasında, NATO’nun savunma ve güvenliğimize katkılarının önemini vurgulayan çeşitli etkinlikler düzenlenmiştir.
Bunun yanı sıra, Türkiye’ de NATO için önemlidir. Ülkemiz soğuk savaş döneminde ittifakın güneydoğu sınırını savunma sorumluluğunu üstlenmiş. Soğuk savaş sonrası kriz yönetimi ve barışı koruma harekâtlarına yaptığı katkıyla ve izlemiş olduğu aktif dış politika sonucunda ülkemizin NATO için önemi artarak devam etmektedir. Türkiye, NATO üyeleri arasında ikinci büyük ordusuna sahip bir üyedir. Nüfusun çoğunluğunun Müslüman olduğu bir müttefik olma özelliğiyle NATO içinde özgün bir konumu olan ülkemiz, gerek sert güç gerekse yumuşak güç kapasitesi ile ittifakın faaliyetlerini devam ettirdiği coğrafyalar açısından vazgeçilmez bir konumda bulunmaktadır. NATO’nun Bosna-Hersek, Kosova ve Afganistan’daki faaliyetlerine yaptığımız kapsamlı katkılar neticesinde, bu kapasitemizi seferber etme iradesine sahip olduğumuzun bir göstermiştir.
Türkiye’nin NATO üyeliği uluslararası kimliğimizin bir parçasıdır. Ülkemiz ittifakın faaliyetlerine hem NATO’nun Türkiye açısından, hem de Türkiye’nin NATO açısından ifade ettiği ehemmiyet kapsamında aktif katkıda bulunmaya devam etmektedir. Türkiye NATO içinde olan konumunu hem kendi ulusal çıkarlarını gözetmekte, hem de ittifak dayanışmasını destekleyerek devam ettirmektedir.
Ülkemiz ittifakın faaliyette bulunduğu dünya üzerindeki geniş coğrafyadaki ülke ve halklarla tarihten gelen derin bağlarını kullanarak yumuşak gücünü seferber etmektedir. Bu Lizbon Zirvesinde kabul edilen yeni Stratejik Konsept belgesinde ittifakın kendisi için çizdiği eylem planıyla da örtüşür. Bu belgede “işbirliğine dayalı ortaklık” NATO’nun asli görevlerinden biri durumuna gelmiştir. Bu değer aynı zamanda ülkemizin dış politikasına yön veren bir anlayıştır. Ülkemizin bu yönde izlediği aktif dış politika sayesinde, Türkiye potansiyeli en güçlü ülkelerden biri haline gelmiştir.