Üflemeli çalgılar nedir?
Müzik aletlerinin en eski örnekleri üflemeli çalgılardır. Kökeni eskiçağlarda işaretleşme amacı ile kullanılan ilkel aletlere dayanmaktadır. İnsanlar tarih öncesi devirlerde içi boş olan kamışları , hayvan kemiklerini ya da boynuzları üfleyerek ses çıkarmayı , zaman içerisinde müzik yapmayı öğrenmişlerdir.
Üflemeli çalgılar başlangıçtan bu yana geçirmiş olduğu değişiklikler ve yenilikler neticesinde bugünkü şekline kavuşmuş ve modern orkestraların önemli bir üyesi durumuna gelmiştir.
Üflemeli çalgılar tahta üflemeli ve bakır üflemeli çalgılar olmak üzere kabaca iki ayrı gruba ayrılmıştır. Klarnet, flüt ve obua aileleri tahta üflemeli çalgılar grubuna girmektedir. Flüt ve klarnetin metal alışımından yapılmış olanları da bulunmaktadır. Borazan, trompet, trombon ve tuba aileleri bakır üflemeli çalgılar grubuna girmekte olup tamamı metal alışımdan yapılmaktadır.
Herhangi bir nesneden ses elde edebilmek için o nesnede bir titreşim meydana getirmek gerekmektedir. Örneğin, davul bir tokmak ile ya da çubuk ile vurularak, bir keman yay ile sürterek ya da parmak ile çekerek titreştirilmektedir. Üflemeli çalgılar temel olarak içi boş silindir biçimli bir gövdeden oluşmaktadır. Ağızlık bölümünden üflendiği zaman içindeki hava sütununun titreşmesi ile ses elde edilmektedir.
Üflemeli çalgılarda ses üç ayrı şekilde oluşmaktadır. Örneğin, flütte üflenmekte olan hava üflenme deliğinin karşı tarafındaki yüzeye çarparak borunun içindeki hava sütununda uyumlu titreşim dizileri oluşturmaktadır. Aşağı doğru tutularak çalınmakta olan blok flütün ağızlık bölümünde gövde içinde titreşim dizileri oluşturan bir dil bulunmaktadır.
Korno ya da trompet gibi bakır üflemeli çalgılarda hava sütunu aleti çalanın soluğuna ve dudak hareketlerine bağlı olarak titreşmektedir. Çalan kişi dudaklarını bir kamış gibi kullanarak, titreşimin gövde içindeki hava sütunu boyunca yayılmasını sağlamaktadır.
Titreşen hava sütununun uzunluğu aletin gövdesini meydana getiren borunun uzunluğuna bağlıdır. Titreşimler kısa bir hava sütununda çok daha hızlı yol alır. Sesin perdesi yani sesin pesliği ya da tizliği titreşimlerinin hızına bağlı olduğundan dolayı kısa gövdeli, dolayısı ile içinde daha az hava bulunan bir üflemeli çalgının sesi uzun gövdeli çalgıların sesinden çok daha tizdir.
Her aletin gövde uzunluğuna göre değişen kendine özgü bir ses perdesi ve belirli bir ses aralığı bulunmaktadır. Bilhassa korno türündeki ilk üflemeli çalgılar sadece belirli bir nota dizisi çıkarabilmekteydi. Doğal armonikler ismi verilmiş olan bu nota dizisi portede renkli notalar ile gösterilir.
Besteciler beste yaparken sadece doğal armonikler ile sınırlı kalmaz, diğer nota dizilerini de kullanırlar. Üflemeli çalgılara ses zenginliği kazandırmayı düşünen yapımcılar farklı notalar elde etmek amacı ile aletlerin yapısına çeşitli değişiklikler ve yenilikler getirmişlerdir. Tahta üflemeli çalgılara uygulanan ilk değişiklik aletin gövdesinin üzerine açılan bir dizi delikti. Parmakların uzanabileceği biçimde dizilen deliklerin hepsi kapatıldığında , borunun içindeki havanın tamamı titreşiyor, dolayısı ile en kalın sesler elde edilmekte idi. Delikler aletin alt kısmından yukarıya doğru tek tek açıldığında, hava sütununun hacmi küçülüyor, bu da daha tiz seslerin çıkmasını sağlamaktaydı.
Ses aralığını geliştirmeye yönelik diğer önemli bir değişiklik 19. asırda bakır üflemeli çalgılara eklenen piston düzeneği ile yapılmıştır.
Bir takım üflemeli çalgıların ağızlık bölümünde inceltilmiş bambu kamışından yapılmış bir dil bulunmaktadır. Üflendiğinde hava basıncı ile titreşen dil titreşimin gövde içindeki hava sütunu boyunca uzayıp kısalır ve farklı ses tonları bu şekilde elde edilir.