Uzay mekiği ve laboratuvarı nedir?
ABD’nin uzay mekiğinin 12 Nisan 1981 yılında fırlatılması ile uzay araştırmaları yeni bir çığır açılmıştır. Mekik yeniden kullanılan bir uzay aracıdır. Uzay mekiği uzaydan geri dönüşünde bir uçak gibi yere inebildiği ve bundan dolayı defalarca kullanılabildiği için uzay uçuşlarının maliyeti son derece azalmıştır. 1986 yılına kadar ABD ve Avrupa uydularının birçoğu mekik ile fırlatılmıştır. Mekiğin başlıca rakibi Avrupa Uzay Ajansı’nın geliştirmiş olduğu “Ariane” adlı roketi idi. Ariane insansız uydu fırlatmak için kullanılan konvansiyonel bir rokettir.
Mekik sisteminin ana bölümünü DC-9 gibi orta boy bir yolcu uçağı ile aşağı yukarı aynı büyüklüğe sahip olan delta kanatlı bir yörünge aracını oluşturur. Uzunluğu yaklaşık olarak 37 metre kanat açıklığı ise 24 metre kadardır. Mekiğin kendisi üç ana motoru için gerekli olan itici unsurlarla (sıvı hidrojen, sıvı oksijen) dolu olan büyük bir yakıt tankının üzerine oturtulmuştur. Tankın yanlarına katı yakıtlı iki itici roket bağlanmış durumdadır. Bütün bunlar rampada dikili halde yani mekik kuyruğunun üzerine oturmuş durumda bulunmaktadır. Mekik en çok yedi astronot taşıyacak şekilde tasarlanmıştır. Mekiğin yük güvertesi yani yörüngeye yerleştirilecek uyduyu taşıyan depo bölümü 18 metre uzunluğunda ve 4 metre genişliğindedir.
Kalkış esnasında katı yakıtlı itici roketler ile üç ana motor birlikte ateşlenir. Yaklaşık iki dakika sonra yakıtını tüketmiş olan katı yakıtlı itici roketler tanktan ayrılır ve paraşüt yardımı ile Dünya’ya iner bu roket bakımları yapıldıktan sonra yeniden kullanılabilir. Ana motorlarının yardımı ile mekik tırmanmasını devam ettirir. İçindeki yakıt tükendiği zaman büyük yakıt tankı da sistemden ayrılır ve bu tank dünyaya geri düşerken atmosferin içinde yanıp yok olur. Daha sonra mekik genel olarak yerden 30 km kadar yüksekte bulunan bir yörüngeye oturtmak için motorlarını ateşleyerek gerekli olan itme kuvvetini sağlar.
Uçuş görevi sona erdikten sonra Dünya’ya geri dönebilmesi için mekiğin iki küçük motoru yeniden ateşlenir; böylece hızının azalması ve yörüngeden ayrılarak alçalmaya başlaması sağlanmış olur. Dünya atmosferine yeniden girişte havayla sürtünmenin yol açtığı ısınmaya karşı, aracın dış çeperi ısıyı yalıtan bir madde ile ana bölümü de seramik karalor ile kaplanmıştır. Hava aracı daha da yavaşlatır ve mekik manevra yapmak için kanatlarını kullanmaya başlar. Böylece uzay aracı bir planör şeklini alır ve bir planör gibi süzülerek normal bir pistin üzerine iner.
12 Nisan 1981 tarihinde fırlatılan ilk uzay mekiği “Columbia” idi. NASA sonradan üç mekik daha geliştirmiştir. İkinci mekik “ Challenger” ilk uzay uçuşunu 1983 yılının Nisan ayında yapmıştır. Discovery 1984 yılında ve Atlantis 1985 yılında fırlatılmıştır. Bu mekikler isimlerini tarihteki ünlü keşif gemilerinden almışlardır.
Mekikler temel olarak yörüngeye uydu yerleştirmek ,için geliştirilmişti, ama bir süre sonra bunlar ile uzaya taşıyabilecek bir dizi başka özel uzay aracı da tasarlanmıştır. Bunlardan bir tanesi Avrupa uzay Ajansı tarafından yaptırılmış olan yeniden kullanılabilir uzay laboratuarı idi. Uzay laboratuarı sözcüklerinin İngilizce karşılığından kısaltılarak Spacelab ismi ile de anılan bu laboratuar yörünge aracının yük bölümüne yerleştirilmektedir.
İlk mekik uçuşlarının başarısı herkesin bunları sıradan bir araç olarak görmesine sebep olmuştur. Uzayda çalışmanın artık kolay başarılabilir bir hale geldiği sanılmıştır. 28 Ocak 1986 yılında Challenger mekiğinin uzay üssünden fırlatıldıktan sonra düşmesi ve içindeki yedi astronotun ölmesi bu çalışmaların sanıldığı gibi basit olmadığını göstermiştir.