Uzun yaşam ve sosyal çevre arasındaki ilişki nedir?
Uzun ve yalnız bir yaşam büyük olasılıkla, bir ödülden çok bir ceza olurdu. İnsanlar hayatı ancak paylaştığı zaman zevkle yaşamaktadır. Başka insanların varlığı kişinin mutluluğu ve sağlığı için gereklidir. Ancak sosyal yaşam beraberinde kıyaslanma ve göreceliliği getirecektir. Diğer insanlarla kurulan olumlu ilişkiler, sevgi, anlayış, dayanışma hayatımıza anlam katacak katkılardır. Bu olumlu katkıların elbette ki bir bedeli, çabası olacaktır. Bu çaba ne kadar zor olsa da, bedel ne kadar ağır olsa da, elde edilen şeylere değecektir.
Sosyal hayatta başka insanlarla bir arada olduğumuzda, sorunların temelinde yatan kıyaslanma sorunu göze çarpar. Ya başkalarını kendimize göre değerlendirip, ortak bir dil geliştirmekte zorlanırız, ya da kendimizi başkalarıyla kıyaslayıp, sahip olduklarımız konusunda mutsuz oluruz. Dünyadaki tek varlığın kendiniz olduğunu düşünürseniz, içinizden bir ses boyunuzun ne kadar uzun olduğunu, ne kadar hızlı koştuğunuzu, ne kadar akıllı olduğunuzu soracak olursa ona verecek cevap bulamazsınız. Çünkü kıyaslama yapacak birisi yoktur. İşte kıyaslamalara yer olmayan bir hayatın ne kadar sıkıcı olacağı ortadadır. Kıyaslamalarda bir hata yoktur. Varlıkların bir dayanak noktasına göre hareket etmeleri, insanlarında bu dayanakları sabit ve değişmez şeyler olarak ele almaları, işte gerçek neden budur. Dayanak noktaları olarak kabul ettiğimiz şeyler sürekli değişime uğramaktadır. Düşünün bugün sahip olduğunuz yaşama, bundan birkaç yüz yıl önce sahip olsaydınız, kendinizi varlıklı ve mutlu hissetmez miydiniz? Oysa bugün kendinizi sahip olduklarınızla, şanslı kabul etmiyorsunuz.
İçinde yaşadığımız sosyal hayatta, yaşadığımız her deneyimi, önceki deneyimlerimizle kıyaslamak, bizleri mutsuz etmekten öteye gitmez. İnsanlarla ilişkilerimizde bile, karşımızdakinin hal ve hareketlerini hemen kendimizle kıyaslayarak, yorumlamaya gideriz. Karşımızdaki insan da aynı şeyi yapıyordur, muhtemelen. Bu tutum sosyal ilişkilerimizde ortak bir lisan geliştirmemize engel olur. Sosyal yaşamdaki en büyük başarı, kendi ön yargılarımızdan kurtularak, karşımızdakinin lisanını anlamaya çalışmaktır.
Uzun yaşayan insanların sırrı, yaşama karşı yumuşak ve olumlu tavırlar sergilemeleridir. Hani deriz ya, iyi niyetli diye, işte aynen öyle. Bu kişiler kendilerini başkalarıyla kıyaslamadıkları gibi, kimseyi de kendileriyle kıyaslamazlar. Böyle kişilerin ortak özelliği, çevrelerinde daima yakın arkadaşlardan, aile bireylerinden oluşan sosyal destek grubuna sahip olmalarıdır. Arkadaşlık bağları güçlü olan insanlar, hayatın stresi ile daha kolay başa çıkarlar. Yaşamınıza şöyle bir bakarsanız, üç beş tane uzun süreli arkadaşlıklar kurduğunuzu fark edersiniz. Oysaki sayısız kişi hayatınıza arkadaş olarak girmiştir. Eğer sağlıklı, uzun, stressiz bir yaşam arzuluyorsanız, iyi ve uzun süreli dostluklara önem veriniz, ostluklar üzerinde emek harcayınız.