Vahdettin kimdir?
Vahdettin son Osmanlı padişahı olan ve 115. İslam halifesidir. (6. Mehmet) Vahdeddin, Sultan Abdülmecid’in sekizinci oğludur. Henüz çok küçük yaşında anne ve babasını kaybetmiştir. Kendisinden büyük çok sayıda ağabeyi olduğu için, kendisinin tahta geçebilmesi pek ön görülmemiştir. Bu nedenle gözlerden uzakta bir yaşamı olmuştur.
Vahdeddin’in gençlik dönemi
Ağabeyi olan 2. Abdülhamid’in himayesinde ve Şayeste Hanım tarafından büyütülmüştür. Gençlik döneminde gizlice medrese derslerini takip etmiş ve bu nedenle padişahlığı döneminde kendisine arz edilmiş olan şer’i konulara müdahale edebilme şansı olmuştur. Yaşamında ilk evliliğini Emine Nazik Eda Hanım ile yapmış. Bu kişi ablasının çok sevdiği bir hanım olduğundan ablası, Emine Hanım’dan başka bir eş almaması kaydıyla onları evlendirmiştir. Fakat bu evlilikten doğan kızları Sabiha Sultan ve Fatma Ulviye Sultan dünyaya geldikten sonra, doktorlar tarafından Emine Hanım’ın daha sonra başka çocuk doğuramayacağını söylemeleri üzerine, Emine Hanım’ın da rızasıyla başka evlilikleri de olmuştur. Başka evliliklerinden oğlu Mehmet Ertuğrul dünyaya gelmiştir.
(6. Mehmet) Vahdeddin’in padişahlık dönemi
5. Mehmet Reşat’ın vefatından sonra, Vahdettin 4 Temmuz 1918 yılında hem padişahlığa çıkmış, hem de halife olmuştur. Padişahlığı başladığı sırada ülkede, 1. Dünya savaşının korkunç tablosunun etkisi bulunmaktaydı. Bunun sonucunda, savaş Osmanlının yenilgisiyle bitmiştir. Bu dönemde Vahdeddin’in elinde parça parça haline gelmiş, işgallerle dolu olan bir ülke bulunmaktaydı.Vahdeddin Dünya savaşının sonunda imzalanmış olan Mondros Mütarekesinde imzaları olan delegeleri kabul etmemiştir. Ülkede olan ikinci sorun ise ittihat ve terakki partisinin devletin başına geçmek için yaptıkları çalışmalardı. Anadolu bu dönemde işgal altındaydı ve İtilaf devletlerinin ülke üzerindeki büyük baskıları nedeniyle, milleti ayağa kaldırmak İstanbul’dan yapılamayacak kadar zordu. Bunu oldukça çok iyi bilen Vahdeddin, Anadolu’ ya milleti bu konuda cesaretlendirecek ve ülkeyi yeniden diriltecek özellikleri olduğuna inandığı bir heyeti, oldukça iyi yetkilerle donatıp, yeteri kadar mühimmat ve parayla birlikte gönderdi.
Vahdettin’in sürgün edilmesi
Anadolu’ya gönderilmiş olan heyet aynen Vahdeddin’in düşündüğü gibi vatanın kurtarılmasında oldukça iyi çalışmalar yapmıştır. Bu dönemle birlikte her şey yavaş yavaş düzelmekte ve vatan salahiyete kavuşmaktaydı. Ancak 1 Kasım 1922 tarihinde, hilafet ile saltanat ayrılmış ve saltanatın kaldırıldığı ilan edilmiştir. Kurtuluş Savaşının zaferle sonuçlanması, hilafetin kaldırılmasından sonra, hakkında vatan haini olduğuna dair bazı haberlerle birlikte, aleyhinde yazılan yazıların çok fazla artması nedeniyle, onlara karşı muhalefet göstermeyi kendi evlatlarına karşı muhalefet etmek gibi görerek, Dolmabahçe Sarayından bindiği bir kayıkla ülkeden ayrılıp, başka bir ülkeye gitmeyi uygun görmüştür. 17 Kasım gününde, oğlunu ve haremini alarak, yanında devlet hazinesinden bir kuruş bile almadan, Malta’ya, doğru yola çıkmıştır. Bu sırada en son okuduğu kitabı bile, üstünde mücevherler olduğu için devlet hazinesine iade etmiştir. Vahdettin sarayda olan her şeyde milletin malı ve milletin hakkı olduğunu düşünür, bu nedenle yanına hiç bir kıymetli eşya almadan ülkeden ayrılmıştır.
Vahdeddin’in vefat etmesi
(6. Mehmet) VahdeddinMalta’ya gittikten sonra Melik Hüseyin’in daveti üzerine hacca gitmiştir. Bundan sonra İtalya’nın San Remo kentine giderek, bir süre burada yaşamıştır. Ülkesinden ayrılmasından sonra, henüz 4 yıl bile geçmeden 16 Mayıs 1926 tarihinde vefat etmiştir. Bu şekilde acılar içinde geçen yaşamı İtalya’da noktalanmış, cenazesi bile kasaba, bakkala, manava olan borçları yüzünden haczedilince, burada 15 gün süreyle kaldırılamamıştır. Bu haczi, Fransa’da olan kızı Sabiha Sultan kendine ait olan bir kaç parçalık mücevherini satarak kaldırmış. Ancak cenazesinin nereye defnedileceği tartışma konusu yaratmıştır. Ülkeye getirilmesi kesinlikle yasak olan cenazesinin defni, bazı izinler alınıp Şam’da Yavuz Selim’in yaptırmış olduğu camide yapılmıştır.