Verem nedir?
Uygarlık tarihinin en eski zamanlarından bu yana var olan ve kesin nedeni bilinmesine karşın hala dünya genelinde en yayın görülen bulaşıcı hastalıklardan biri olmayı sürdüren Verem ya da diğer adıyla Tüberküloz, “Mycobacterium” adı verilen mikroorganizmaların ve genellikle de Mycobacterium Tuberculosis’in neden olduğu bir rahatsızlıktır. Son 50 yılı aşkın süredir hastalığın kesin tedavisi uygulanabiliyor olmasına ve gelişen tıbbi uygulamalar neticesinde korunulması mümkün bir rahatsızlık olmasına rağmen Verem modern dünyada hala her yıl 3 milyonun üzerinden insanın yaşamına mal olmaktadır. Günümüzde halen yılda ortalama olarak 8 milyon insana Verem teşhisi konulmaktadır ki, bu da şuanda yaşayan insanların neredeyse 1/3’ünün Verem hastalığına yakalanmış ya da Mycobacterium mikroorganizmalarıyla karşılaşmış olduğu manasına gelmektedir. Ülkemizde insanların büyük bir bölümü Mycobacterium Tuberculosis baterisi ile çocukluk yıllarında tanışmaktadır.
Halk arasında “İnce Hastalık” denen Verem hastalığının fark edilmeden geçirilmesi mümkün olmakta, bu sebeple uzun yıllar boyunca pek çok aile çocuklarının Tüberküloz geçirdiğini fark etmemektedir. Hastalık fark edilmeden geçirilmiş ve kişi tamamen iyileşmiş dahi olsa, Vereme sebep olan Mycobacterium Tuberculosis bakterisi uzun süre boyunca vücutta pasif konumda kalabilmektedir. Aradan yıllar geçmesine karşın kişinin bağışıklık sisteminde herhangi bir zayıflama söz konusu olması halinde bakterinin aktif hale gelmesi ve Veremin tekrar etme ihtimali bulunmaktadır. Bu sebeple kişiye “uzman bir hekim” tarafından Verem teşhisi konduktan sonraki 6 ay için muhakkak hastanın ilaçla tedavi edilmesi gerekir. Verem Savaş Dispanserleri, ilaç tedavisi gören Verem hastalarını belirli aralıklarla muayene ederek hastalığın kesin olarak iyileştiğinden emin olur. Kişinin kontrolleri önceleri kısa süreli periyotlarla yapılırken, zaman geçtikçe ve hastanın durumu stabil oldukça kontrollerin aralığı da uzamaktadır.
Bakteriyel ve oldukça uzun seyirli bir rahatsızlık olan Verem uzun seneler boyunca uykuda kalan bir tehdittir ve hastalık bulaşıcı olduğundan bu tehdidin tüm insanlığı ilgilendirmesi gibi bir durum söz konusudur. Birçok organın enfeksiyon kapmasına sebep olabilen Tüberküloz hastalığı genel olarak akciğerler ve akciğer lenflerinde görülür. Hastalık hapşırma, öksürme gibi eylemler neticesinde tükürüğün havaya yayılması sayesinde damlacık yolu ile yayılır. Hasta bireyin ağzından çıkan tükürük zerrecikleri havada asılı kalabildiğinden, bu havayı soluyan kişi de Mycobacterium Tuberculosis bakterisi vücuduna alarak Verem hastası olabilir. 20. yüzyılın ilk çeyreğinde Camille Guerin ve Albert Calmette isimli iki bilim insanı Verem hastalığına karşı ilk aşıyı geliştirmeyi başarmıştır. Günümüzde Verem aşısına BCG (Bacillus Calmette Guerin) denmesinin sebebi de aşıyı bulan bu iki bilim insanın soyadlarına atıfta bulunulmasıdır.