Yalan nasıl anlaşılır?
Sosyal yaşamla birlikte var olan insanoğlu için yalan, karşısındaki insan ya da insanların öğrenmesini istemediği olayları ve düşünceleri örtbas etmenin en iyi yoludur. Ayrıca insanların belirli olaylar ile ilgili farklı bir düşünce edinmesi istendiğinde de yalan söylenerek kişiler üzerinde istenen bir etki yaratılması da mümkündür. Pembe yalan olarak nitelendirilen masum yalanlardan çok ciddi olaylara sebebiyet verebilen büyük yalanlara kadar insanoğlu yüzyıllar boyunca yalan mekanizmasını anlamaya çalışmış ve karşısındaki insanın ne zaman yalan söylediğini belirlemek için birçok çalışma yapmıştır. Popüler kültürün yakından takip ettiği ve son dönemde özellikle iş dünyasında mucize olarak nitelendirilen NLP teknikleri(Neuro Linguistic Programming-Duygusal İletişimin Planlanması), insanların yalan söylediklerinde gösterdikleri çeşitli fiziksel tepkilerin okunması ile yalanın anlaşılabileceğini iddia etmiştir. Ancak yeni dönem araştırmaları NLP tekniklerinin iddia ettiği birçok fiziksel davranışın yalanın işareti olarak yorumlanamayacağını da ortaya çıkarmıştır.
Yalan söyleyen insanların karşısındakinin gözlerine bakmaktan çekindiğinde dair düşünceler yalnızca NLP tarzında popüler kültür öğretilerinde değil, birçok farklı kişisel gelişim akımında mevcuttur. Edinburgh Üniversitesi akademisyenlerinden olan Caroline Watt liderliğinde yapılan son dönem araştırmaları ise, karşısındaki kişinin doğrudan gözlerine bakarken de birçok insanın “çok rahat bir şekilde” yalan söyleyebildiğini ortaya çıkarmıştır. Ayrıca kişisel gelişim tekniklerinde iddia edildiği gibi insanların baktığı yönleri belirleyerek yalan söyleyip söylemediklerine dair fikir sahibi olmanın da mümkün olmadığını gösteren bu araştırmada çalışan bilim insanları, yalan söylenmesi ile bakışlar arasında herhangi bir bağlantı bulamadıklarını ifade etmiştir.
Dünya genelinde pek çok kişisel gelişim programında ve iletişim konusunda eğitim veren kurslarda gerek iş hayatında gerekse de özel hayatta yalan söyleyen insanların anlaşılmasına yönelik öğretiler bulunmaktadır. Yalan söyleyen insanların göz bebeklerinin büyüdüğünden yüzlerinin kızaracağına pek çok iddia, modern bilimin insan davranışları üzerine yaptığı çalışmalarla çürütülmüştür. Bu nedenle “yalan makinesi” olarak nitelendirilen ve insanların fiziksel tepkileri ile vücutlarındaki kimyasal değişimleri ölçen aletler, birçok ülkede hala yasal bir delil olarak kabul edilmemektedir. ABD eyaletlerinin bazılarında bir dönem yalan makinesi sonuçları adli bir delil olarak kabul edilmiş olsa da, tarafsız uzmanların görüşleri doğrultusunda bu uygulamadan vazgeçilmiş ve yalan makinesi sonuçlarının “%50 oranında güvenilir olduğu” görüşüne varılmıştır.
Kişi, karşısındaki insanın yalan söylediğini hayat tecrübesine dayanarak veya 6. hissini kullanarak anladığını iddia edebilir. Bilimsel yöntem natüralizm çerçevesinde olaylara yaklaştığından ve deneyler ile ölçülemeyen verileri “gerçekdışı” olarak kabul ettiğinden ruh, geleceğe dair rüyalar, içine doğma gibi kavramları kabul etmemekte ya da çelişkili cevaplar vermektedir. Metafiziğin konusu olan 6. his sayesinde bazen insanlar kendileri dahi nedenini bilmese de, karşısındaki insanın yalan söylediğine dair bir düşünceye kapılabilir.