Yalan söyleme hastalığı nedir?
Yalan aldatma amacıyla gerçeğe aykırı olarak ve bilerek söylenen sözdür. Kişinin kendi işine geldiği gibi konuşmalarında, anlatımlarında devamlı olarak yalan söylemeyi alışkanlık haline getirmiş olması, tıpta yalan söyleme hastalığı olarak tanımlanmaktadır. Yalan insanlarda alkol, madde kullanımı gibi kişilerde bağımlılık yapmaya başlar. Yalan söyleme alışkanlığı madde alışkanlığında olduğu gibi küçük kullanımlar şeklinde başlar ve giderek artış gösterir. Günün her saatinde yalan söyler duruma gelir. Yalanın patolojik hale gelmesiyle beraber, ortaya ciddi bir sorun olarak çıkar. Yalan her zaman değişik koşullarda, er veya geç kendi gerçekliğiyle ortaya çıkar. Bununla beraber bir takım sosyal sorunlar yaşanmaya başlar. Kişi bu aşamadan itibaren, davranışları ve sözleriyle çevresinde takip edilen, kuşku duyulan birisi haline gelir. Kendisine etrafındaki kimse güvenmemeye başlar. En iyi yalancılar önce kendisini kandırabilen kişilerdir. Bu özellik yalanın doğasında vardır. Kişinin kendi söylediklerine inanması halinde, söylediği yalanların başkaları tarafından doğru olarak algılamasını sağlar. Bunun sebebi yalan söyleyen kişinin beden dilini ve iletişim araçlarını mükemmel kullanmasından kaynaklanır. Yalan söyleyen kişinin sesinde titreme olmaz, yanakları kızarmaz, gözlerini karşısındaki kişiden kaçırmaz. Kısaca bundan sonra profesyonel bir yalancı konumuna gelir.
Kişiyi yalan söylemeye iten sebepler nedir?
- Acıyı erteleme ihtiyacı: İnsanın hayatı genel olarak acı ve haz dengeleri üstüne kurulmuştur. Bu nedenle kişiler acılardan kaçmak ya da bunları erteleme ihtiyacı duyarlar. Bu halde yalan acı verecek durumları ertelemek için ortaya çıkmış bir mekanizma haline gelir. İnsanlar acılardan kaçmak için sıkça yalan söyler konuma gelir.
- Anlaşılamama kaygısı taşıma: Anlaşılma empati kavramıyla beraber anılır. Empati duygusal zeka ve olgunluk olmadan elde edilebilen ya da kurulduğu düşünülen bir olgudur. Kişinin başkaları tarafından anlaşılamama duygusuna kapılması halinde, kendini daha farklı göstermek için yalana başvurduğu sıkça görülür.
- Özgüven eksikliği: Kişi yaşadığı iç güvensizlik nedeniyle yalana başvurur. Temel güveni sağlayabilmek için, başkalarından yardım almak veya güven ihtiyacını sağlayabilmek amacıyla türlü şekillerde ilgi çekmek için yalana başvurur.
- Kişilik bozuklukları: Kişide bulunan narsistik, bağımlı, sınırlı gibi kişilik bozuklukları durumunda, türlü sebeplerle yalana başvurulur.
- Sosyal ortam ve toplumsal ahlaki erozyon: Kişinin içinde olduğu sosyal ortam, toplumun ahlak değerleri nedeniyle oluşan aşınma kişileri yalan söylemeye iten durumlardır. Bunlar kişileri yalan söylemenin kötü bir alışkanlık olmadığına inandırabilir. Herkes yalan söylüyor gibi savunmalar sunarak, bunlara sığınıp yalan söyleme yaygınlaşır.
- Model alma: Kişinin yakın çevresinde yalan söyleyen kişilerin bulunması halinde, yalan söylemeye yatkınlık oldukça kolaylaşır. Özellikle en yakını olan anne ve babanın, öğretmen gibi kişilerin yalan söylemesi, kişileri etkileyen ortam oluşturmaktadır.
- Suçluluk duygusu: Kişinin yaşadıkları ya da yaptıkları yüzünden suçluluk duygusu duyup yalan söylediği sıkça görülebilir. Bu öz suçluluk duygusu olarak kabul edilir. Kişiler söyledikleri yalana kendileri de inanmaya başlar.