Yarı başkanlık sistemi nedir?
Yarı-başkanlık rejimi halk tarafından seçilen ve son derece güçlü yetkilerle donatılmış olan bir cumhurbaşkanının, meclise karşı sorumlu olan bir hükümet ile yürütme iktidarını paylaştığı Başkanlık sistemi ile parlamenter sistemin karışımı olan bir sistemdir. Yürütme gücü halk tarafından seçilen devlet başkanı ile meclis güvenine dayanan hükümet başkanı arasında paylaşılmaktadır. Fiili anlamda yürütmenin başı devlet başkanıdır.
Bu sistemin başkanlık sisteminden farkı yürütme organının iki başlı olmasıdır. Yani tek bir başkan yoktur yürütme organı olarak, başkanın görevini bakanlar kurulu ve cumhurbaşkanı üstlenmiştir. Başkanlık sisteminden bir diğer farkı yürütme organının bir kanadı olan bakanlar kurulunun, yasama organının yani meclisin güvenine dayanmasıdır. Bu durumda yasama organı, mevcut bakanlar kurulunu güvensizlik oyu ile görevden alabilmektedir.
Sistemsel açıdan bu rejimin cumhurbaşkanının veya hükümetin siyasal hayatta belirleyici olduğu iki farklı işleyiş şekli vardır. Bu rejim tipinde, birbirleri ile anlaşamayan cumhurbaşkanı ile hükümetten bir kanadın diğerinin önceliğini tanımaması halinde sistem içinde bir kilitlenme sorunu ortaya çıkmaktadır. Türkiye’de bugünlerde bütün yapılan tartışmalar, cumhurbaşkanının sistem içinde belirleyici olduğu bir model üzerinedir. Bu çerçevede cumhurbaşkanının belirleyici olduğu bir model olarak bu duruma en güzel örnek teşkil edecek olan Fransız siyasal sisteminin incelenmesi, ülkemizde konu üzerindeki tartışmaların anlamlandırılmasına yardımcı olacaktır.
Fransa yarı-başkanlık rejiminde cumhurbaşkanı herhangi bir ön şarta tabi olmadan meclisi feshetme, yürütmenin düzenleyici işlemlerine karşı imza yetkisini bir tür veto gibi kullanabilme, yasa tasarılarını referanduma sunabilme(halk oylaması) ve yasalara anayasal öndenetim yaptırabilme, olağanüstü durum ilan edebilme ve bu belirli dönemlerde düzenleyici işlem yapabilme, bakanlar kurulunun başkanlığını yürütme gibi son derece güçlü yetkilerle donatılmıştır. Cumhurbaşkanı, meclis çoğunluğunun desteğine sahip olduğu zamanlarda, bu yetkilerini kolay bir şekilde kullanabilmekte, görevlendirdiği hükümeti, meclisin güvenoyuna ihtiyaç duymadan görevde tutabilmekte, anayasal yetkisi olmamasına rağmen anlaşamadığı başbakanı istifaya zorlayabilmekte ve hükümet bileşimine kolaylıkla müdahale edebilmektedir. Cumhurbaşkanının meclis çoğunluğu tarafından desteklendiği dönemlerde hükümet cumhurbaşkanına sorumlu bürokratik bir örgüt gibi çalışmakta, cumhurbaşkanı ülke siyasetini belirleyen tek adam olarak ön plana çıkmaktadır. Bu işleyiş başkanlık rejimine son derece yakın bir model olarak görülmektedir.
1958 Anayasası’nda Fransa Parlamentosu’nun yetkileri, “rasyonelleştirilmiş parlamento” doktrini çerçevesinde oldukça dar bir alana sıkıştırılmıştır. Fransa’da parlamentonun kendi gündemini belirleme yetkisi çok sınırlıdır. Hükümet, hem Millet Meclisi’nin, hem de Senato’nun gündemine istediği gibi yerleştirebiliyor. İki meclise, ayda yalnızca bir gün kendi gündemini belirleme yetkisi tanınıyor. Parlamento, yalnızca belirlenen alanlarda yasama yetkisini kullanabiliyor. Yasalarla yalnızca “temel ilkeler” konabileceği belirtilen alanlar genel ulusal savunma düzeni, mülkiyet, yerel yönetimlerin düzeni ve kaynakları, eğitim, sözleşme ve ticari ilişki düzeni, iş-sendika-sosyal güvenlik hukuku alanlarıdır.
Fransa’da parlamentonun yasama yetkisi özetle şu dört yöntemle sınırlandırılmıştır:
1- Cumhurbaşkanı’nın referanduma başvurarak yasa koyma yetkisi.
2- Kanunlar yürürlüğe girmeden yapılan Anayasa’ya uygunluk denetimi.
3- Hükümetin parlamentoda oylama bile yaptırmadan yasa çıkarabilmesi.
4- Parlamentonun yasa çıkarabileceği konuların Anayasa ile sınırlandırılması.
Hükümetin yasama yetkisini kanun hükmünde kararnamelerle devralmasının yanı sıra cumhurbaşkanına tanınan bir yetki vardır. Cumhurbaşkanı Anayasa’nın 16. maddesindeki özel yetkisine dayanarak doğrudan yasa da koyabilmektedir.Ulusal savunma ve dış politika konularında tek yetkili olan Cumhurbaşkanı olduğu görülmektedir. Cumhurbaşkanı’nın tek imza ile istediği ismi Başbakan olarak atamak ve çekildiğini bildiren hükümetin görevine son verebilmektedir.
Bakanlar Kurulu’na Cumhurbaşkanı başkanlık yapıyor. Bu sembolik bir başkanlık değildir. Cumhurbaşkanının katılmadığı ve klasik hükümet yetkilerinin kullanılmadığı Bakanlar Kurulu toplantılarına “kabine toplantısı” denilmektedir.
Fransa örneğinde açık bir biçimde görüldüğü gibi cumhurbaşkanının belirleyici olduğu bir yarı-başkanlık modelinde yasama iktidarının yürütme karşısında zayıftır. Fransız parlamentosu anayasal açıdan sınırlandırılmış olan bir yetki yapısına sahiptir ve bu durum ülkede güç merkezinin yürütmeye kaymasına yol açmaktadır.
Bu sistemi uygulayan ülkelerin başlıca ülkeler şunlardır:
1. Suriye
2. Fransa
3. Rusya
4. Portekiz
5. Finlandiya
6. Namibya