Yaşlılara nasıl davranmalıyız?
Doğumla başlayan, bebeklik ve çocukluk evreleri ile devam eden, gençlik ve erişkinlik dönemleri ile olgunluğa ulaşan ömrümüzün son durağı yaşlılık dönemidir. Hayatının son dönemini yaşayan bu yaş grubundaki insanlar, hem hal ve tutumları ile hem de beklentileri ile ömrün ilk dönemlerinden olan çocukluk evresine benzerlikler göstermektedirler.
Yaşlıların, ömürlerinin son evrelerinde olduğu bilincinde olması gereken diğer insanların, onlara, misafire gösterdikleri nezaket, merhamet, anlayış ile yaklaşmaları gerekmektedir. Tıpkı bir çocuk gibi şefkat ve hoşgörü bekledikleri unutulmamalı ve bir çocuğa gösterilen sabır aynı şekilde kendileri için de gösterilmelidir.
Yaşlılarımız, toplumumuzun en değerli grubunu teşkil etmektedirler. Annelerimiz, babalarımız, akrabalarımız, komşularımız ya da hiçbir bağımız olmayan tanıdıklarımız olabilirler. Arada bir bağlantı ve akrabalık olması beklenmeksizin hakettikleri sevgi ve saygıyı onlara karşılaşılan her anda ve her ortamda sunmaktan imtina etmemeliyiz.
Bir çocuk gibi saf ve korumasız olan yaşlılarımız, fiziki yetersizlikler ile de yüzyüze olabildiklerinden onlara yürümelerinde, çantalarını taşımalarında, yolda karşıdan karşıya geçmelerinde, evlerimizde tüm eylemlerinde yardımcı olmalıyız, bunu bir lütuf değil, bir görev bilinci ile gerçekleştirmeliyiz.
Günümüzde huzur evlerinde birçok sahipli sahipsiz ihtiyarlar yaşamaktadır. Bir çocuğu, bir yakını olduğu halde buralarda kendi istekleri dışında yaşamaya mecbur edilen bu insanlar, her ne kadar ilgi alaka görseler bile, ömürlerinin son durağında unutulmanın, dışlanmanın, yalnızlığın acısı ile başbaşa bırakılmaktadırlar. Her türlü sıkıntı ve cefaya katlanarak yetiştirdileri, belirli bir yaşa getirip meslek sahibi yaptıkları evlatları tarafından dışlanmalarını hiçbir insan anlayamamakta olsa da, sorumluluğu sadece evlatlarda bırakmamalı, özellikle bayram gibi özel günler başta olmak üzere, huzur evlerimizdeki yaşlılarımız bulunan her fırsatta ziyaret edilmelidirler.
Her bireyin kendi evinin önünü temizlediğinde ışıl ışıl olan kentler misali, her insan kendi hayatındaki yaşlılara ilk etapta sahip çıkmalı, onlara karşı olan sorumluluklarını istekle ve özveriyle yerine getirmekten kaçınmamalıdır. Annelerimiz ve babalarımız bu kapsamda en önde gelen insanlardır. Bir bebeğin büyütülmesinin ne kadar zor olduğunu anlamak için anne ve baba olmak beklenmemeli, anne ve babalarımıza olan ahlaki, vicdani, dini, sosyal, vb. tüm görevlerimizi zamanında ve büyük bir sevgiyle yerine getirmeliyiz. Haksız olduklarına inandığımız anlarda dahi isyan etme hakkımız olmadığını unutmamalı, kendilerine gerekli saygıyı sunuyor olmalıyız.
Hayat bir serüvendir ve bu serüvenin en son durağı yaşlılık dönemidir. Yaşlılar bir toplumun misafir yolcularıdır. Onlara hayatlarının son dönemlerinde hakettikleri sevgi ve saygıyı göstermeli, yaşamlarını konfor ve huzur içinde geçirmeleri için tüm tedbirleri alıyor olmalıyız.