Yıldız Sarayı nedir?
Eski Saray, Topkapı ve Dolmabahçe Sarayı’ndan sonra Osmanlı Devleti sultanlarının oturmuş olduğu dördüncü saraydır. Ortaköy ile Beşiktaş semtleri arasında yer alan Yıldız Sarayı, bugün Çırağan Sarayı arkasındaki caddeden başlayarak bütün sırtı kaplayan 500 bin metrekarelik korunun içindeki köşk, kasır, yönetim ve hizmet binalarından oluşmaktadır. Yıldız sarayının bulunduğu tepeden Ortaköy’e kadar uzanan yamaçlar eskiden tamamı ile ormanlarla kaplı bulunuyordu. Kanuni sultan Süleyman’dan başlayarak bu korular padişahların ev ve mesire yeri idi.
I. Ahmed’in Beşiktaş tepesi korusunda yaptırmış olduğu küçük kasırlar buranın ilk yapısıdır. Yıldız Sarayı ismi ilk defa III. Selim2in annesi Mihrişah Sultan için yaptırdığı, ama günümüze ulaşamayan kasra verilmiştir. Ayrıca III. Selim’in emri ile gerçekleştirilen dört cepheli rokoko üslubundaki çeşme bugün Yıldız sarayı2nın iç bahçesinde bulunmaktadır. Yıldız Sarayı’nın bahçesinde düzenlenen ok atışlarını ve güreşleri seyretmek için buraya gelen II. Mahmud korunun tepesine büyük bir bahçe içinde küçük bir köşk yaptırmıştı. Daha sonra babasının bü küçük köşkünü yaktıran Abdülmecid, yerine annesi Bezm-i Alem Sultan için daha büyük bir köşk olan kas-ı Dil-kuşa’yı yaptırmıştır.
Ortaköy caddesi üzerine yaptırmış olduğu köprü vasıtası ile Çırağan sarayı ile Yıldız Bahçesi’ni birbirine bağlayan Abdülaziz dış bahçe adı verilen bu kısma Malta Köşkü, Çadır Köşkü ve ikinci dış bahçedeki Dere Havuzu’nda Çıt Kasrı ismi ile anılan köşkleri yaptırmıştır. Sonradan II. Abdülhamit2in katip ve mabeyincilerine vermiş olduğu Büyük Mabeyn isimli köşkün yapımına da Abdülaziz döneminde başlanmıştı. II. Abdülaziz tahttan indirilir iken Dolmabahçe Sarayı’nın denizden kuşatıldığını göz önüne alan II. Abdülhamid 1877 yılında Yıldız Sarayı’na taşınınca buraya Yıldız Sarayı Hümayunu ismi verilmiştir. Bu dönemde çevrede bulunan topraklar da alınarak Yıldız Parkı ismi verilen dış bahçe genişletilmiştir. Saray sultan ve şehzadelerin konutları ile devlet görevlilerinin oturduğu köşklerin haricinde tamirhane, müze, tiyatro, mescit, bakımhane, hamam gibi çeşitli yapıları da kapsamaktaydı.
Sarayı dış dünyadan ayıran duvarların üstündeki birçok kapıdan ancak birkaçı kullanılmaktaydı. Bunlardan Koltuk kapısı gün boyu açık bulundurulurdu. Paşalar, nazırlar, yabancı ziyaretçiler ve saray çalışanları bu kapıdan giriş yaparlardı. Koltuk Kapısı’ndan sarayın birinci bölümüne geçilirdi. Burada sağ tarafta Cuma Selmalığında hazır bulunacak yabancı konuklar için bir set ile Küçük Köşk ve Büyük Mabeyn Dairesi sol tarafta Kiler-i Hümayun ve kiler çalışanlarının oturduğu yapı, mutfak, hazine-i Evrak, tercüme odası bulunmaktaydı. Sultan Kapısı Koltuk Kapısı’nın hemen üstünde yer alırdı. Bu kapıdan sadece padişah geçerdi. Harem Kapısı’nı ise sadece harem ile ilişkisi olan kişiler kullanırdı. Beşiktaş’tan Ortaköy’e giden sahil yolu üzerinde ve Çırağan Sarayı’nın karşısında ise Mecidiye Kapısı bulunmaktaydı.
Yıldız Sarayı’nı meydana getiren yapılar korunun kuzey bölgesine kümelenmiştir. Korunun bütün etrafı yüksek duvarlar ile çevrilmiş, harem ve padişaha ait olan köşklerin bulunduğu Hasbahçe’de ayrıca duvarlarla ayrılmıştı.
Dış bahçe Mecidiye Kapısı’ndan girilince iki tepe arasında yer alan 30 metre genişliğinde çağlayan ve gölcüklerin bulunduğu bir boğazla karşılaşılmaktadır. Dış bahçede ayrıca Acem Köşkü, Merasim Köşkü, Talimhane Köşkü, Yıldız Porselen Fabrikası ve Ferhan köşkü bulunuyordu.
Harem Kapısı’ndan girilip sol tarafa gidilince Hasbahçe’ye ulaşılmaktadır. Burada önemli yabancı misafirlerin konuk edildiği Şale Köşkü bulunuyordu.