Yıldızlar nasıl oluşur?
“Yıldızlar nasıl oluşur?” sorusu aslında insanoğlunun dünya üzerinde yaşamaya başladığı ilk zamanlardan bu yana cevabını aradığı ve yakın geçmişe kadar da bu konuda oldukça farklı senaryolar ürettiği bir konudur. Hidrojen ve Helyum atomları sayesinde evrenin var olmasını sağlayan Büyük Patlama (Big Bang) sonrası oluşan yıldızlar, sonraki milyon yıllar içinde daha da farklı yıldızların oluşmasını sağlamıştır. Evrendeki yıldızlar tek bir tipte olmadığı gibi, Büyük Patlama sonrası oluşan ilk yıldızların yapısı da güneşimiz gibi genç yıldızlardan çok daha farklıdır. Gerçek anlamda birer “simyacı” olan yıldızları dev pişirme kazanları olarak da nitelendirmek mümkündür. Çekirdekte gerçekleşen nükleer reaksiyonlar sayesinde yeni elementler oluşmasını sağlayan ilk yıldızların patlaması ile birçok farklı element tüm evrene yayılmıştır. Bu elementler diğer yıldızların yapısına katıldığı gibi dünyamızın da oluşumunda yer aldığından, ünlü astronom Carl Sagan’ın da dediği gibi aslında tüm insanlar birer “yıldız çocuğudur”. Çünkü hepimizin bedeninde bu ilk yıldızların patlamasıyla evrene saçılan elementler bulunmaktadır.
Oluşum süreci
En baştan söylemekte yarar var ki, evrendeki gerek görsel gerekse de bilimsel açıdan en ilginç fenomenlerinden biri olan yıldızların oluşum sürecinden “birkaç kelime ile bahsetmek” pek de kolay değildir. Evrende Büyük Patlama ile yaşıt olan yani yaklaşık olarak 13,7 milyar yaşında olan yıldızlar olsa da, genel olarak yıldızlarının ömrünün 1 ila 10 milyar yıl arasında olduğu söylenebilir. Yıldızlar, uzaydaki çok yüksek yoğunluğa sahip olan moleküler bulutların içinde ortaya çıkar. Bu ifade ile yıldızların oluşumu çok basitmiş gibi görünse de, aslında çok geniş bir bölgeyi kapsayan bu moleküler bulutların bir araya gelerek bir yıldız oluşturması oldukça karmaşık ve uzun süre bir süreçtir. Kütleçekimsel bir kararsızlığın oluşması ile başlayan yıldızın oluşum süreci, genel olarak iki gökadanın çarpışması ya da büyük yıldızların patlaması ile tetiklenmektedir.
Madde yoğunluğunun sağlanması için oldukça yüksek yoğunlukta ve son derece geniş bir alana yayılmış moleküler bulutlara ihtiyaç vardır. Bu bulutların kütleçekimi sebebiyle giderek daha da yoğun bir hale gelerek birleşmesi sonucunda ortaya gazlardan ve çok yoğun toz kümelerinden oluşan kümeler oluşur. Bu kümeler sadece toz ve gazlardan oluştuğu için bulut gibi görünse de, aslında güneşimizin “50 katı” kadar bir kütleye sahip olabilmektedir. Yoğunluğun giderek aklın sınırlarını zorlar derecede artması ile birlikte kütleçekimi sebebiyle ısı enerjisi artar ki bu da, kümenin sıcaklığının da muazzam derecede yükselmesine sebep olur. Bulutun sıcaklığı “hidrostatik denge” adı verilen dengeli bir duruma geldiğinde ise yeni bir yıldız doğar.