Yönetişim nedir?
Yönetim kelime anlamı olarak, insanların tek tek gerçekleştiremeyecekleri amaçlara ulaşabilmek için yürütülen bir grup faaliyetini ifade etmektedir. Yönetişim, bir toplumsal-politik sistem içerisinde olan bütün aktörlerin ortak çabalarıyla elde edilen sonuçların meydana getirdiği yapı ya da düzen olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımın yanında kavramın içeriği hakkında birbirinden oldukça farklı değerlendirmeler yapılmaktadır. Ancak çoğunluk tarafından kabul gören tanımında yönetişim, ayrımı bulanık olan kamu kuruluşları ve özel sektör arasındaki sınırlarda gelişen yönetim tarzlarını göstermekte ve yönetimin daha iyi yönetebilmek amacıyla yeniden yapılandırılmasına vurgu yapmaktadır.
Geleneksel yönetim kavramı artık yerini yönetişim kavramına bırakmış görünüyor. Yönetim daha çok hükümet etme anlamına gelirken yönetişim, yönetim sürecinde rol alan bütün aktörler ve örgütler arasındaki etkileşimi sağlamayı ifade etmektedir. Yönetişim son zamanlarda çok sık duyduğumuz bir sözcük haline geldi.
Yönetişim (governance), yönetmek ya da yönetim anlamına gelen “to goven” sözcüğünden türemiştir. Dünya Bankası ilk defa 1989 tarihli raporunda bu kelimeyi kullanmıştır. Son otuz yıl içerisinde oldukça popüler hale gelen “yönetişim” yönetim sözcüğünün alternatifi olarak her yerde yaygın olarak kullanılmaktadır. Yönetişim genel olarak devlet-toplum ilişkilerinde karşılıklı etkileşime dayalı yeni bir yönetim anlayışını ifade etmektedir.
Yönetişim kavramını açıklarken 1970’lerin sonlarından itibaren kamu yönetimi literatüründe çok kullanılan verimlilik, hesap verebilirlik, etkinlik kavramlarına da değinmek gerekir. Çünkü kamu yönetimim etkili ve verimli işlemesini sağlayacak bir fikri çerçeveye ihtiyaç duyulmuştur.
Kompleks bir sistem olarak tanımlamamız gereken yönetişim, kamu yönetimi, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarını da kapsamakta olup kendi aralarındaki ilişkiler ağı ve karşılıklı etkileşimlerini ifade etmektedir. Burada merkezi yönetim ve yerel yönetim kuruluşlarından başka sivil toplum kuruluşları, özel girişimciler ve kar amacı gütmeyen kuruluşları kapsayan geniş bir aktörler yelpazesinin varlığı ve bunların yönetim sistemine dahil edilmesi söz konusudur.
Yönetişim kavramı toplumu yönetmek ve doğru bir biçimde yönlendirmek konusunda sorumluluk dengesinin devletten sivil topluma doğru kaymakta olduğunu göstermektedir. Bir başka ifade ile yönetişim kavramı, kamu yönetimini, devletin ve siyasal iktidarın (hükümetin) faaliyetleri ile sınırlandırmamakta bunlarla birlikte sivil toplum kuruluşlarını ve özel sektörü yönetimin vazgeçilmez aktörleri olarak kabul etmektedir.
Yönetişimin devlet, özel sektör ve sivil toplum olmak üzere üç temel aktörü bulunmaktadır. Bu aktörlerden her birinin kendine özgü rolleri vardır. Yönetişim kavramında, yönetim kavramından farklı olarak, hiyerarşik ilişki yerine heterarşik ilişki söz konusudur. Bu açıdan baktığımızda heterarşi; karşılıklı ilişki ve bağımlılık durumundaki faaliyetlerin eşgüdümünü ve kendi kendini organize eden kişiler arası ağları, örgütler arası eşgüdümü ve sistemler arası döngüyü ifade etmektedir.
21. yüzyılın yönetişim anlayışı 20.yüzyılın yönetim anlayışını oldukça fazla kapsamlı bir değişime uğratmış olup üniter yapı yerine federalizmi, merkeziyetçilik yerine, yerelliği, katı bürokrasi yerine katılımı, hiyerarşi yerine hesap verebilirliği,kapalılık yerine açıklığı ve sorumluluğu getirerek, adeta “yönetsel anlamda bir devrimin altına imzasını” atmıştır.
Ayrıca yönetişim kavramı yönetime katılma kavramına bir alternatif olarak da görülmektedir. Bu haliyle gerçek anlamda demokratikleşmeyi sağlaması düşünülen katılmalı yönetimle, yönetilen temsilcilerin karar sürecinde yer almaları amaç edinilmiştir. Bu perspektiften değerlendirdiğimizde yönetişim kavramı, dışarıdan herhangi bir baskı olmadan, aralarında etkileşimin olduğu aktörlerin etkilediği bir sistemi ifade etmektedir.
Yönetişimin kalitesi, kararların alınma şekli, kararların uygulanması şekli ile insanların bu sürece nasıl katıldığı şekli ile belli olmaktadır.